- Kategori
- Güncel
ABD, Cerablus ve DAEŞ konusunda Türkiye ile aynı çizgiye geliyor; geliyor ama....

Bu haber ne kadar doğrudur bilemiyorum...Ama böyle bir plan kesinlikle yapılmıştır. Önemli olan uygun bir zamanda harekete geçmektir.
ABD, AZEZ VE CERABLUS ARASINDAKİ "GÜVENLİ BÖLGE" OLUŞTURULMASI KONUSUNDA HALA TEREDDÜTLÜ...
Suriye ve Irak'ta, özellikle de Suriye'de, "eller ve cepler birbirine karıştı"... Kimin eli kimin cebinde belli değil. Hele hele, 2015 Eylül ayı sonunda, Birleşmiş Milletler toplantısı sırasında, Obama ve Putin'in arasındaki ikili görüşmenin ardından, Rusya, "IŞİD'in peşinden gitmek ve Suriye Hükümetine destek vermek" amacıyla bölgeye müdahil olunca ceplerle birlikte ilişkiler de değişti.
Rusya, IŞİD'la savaşacağım derken, Aza-Cerablus çizgisi güneyinde 10-15 Km. derinliğindeki bölgeye IŞİD'in girmesini önlemeye çalışan Türkmenleri ve diğer muhalifleri vurmaya başladı...
Hem Esad hem de Putin, gelecekte, Suriye'nin Türkiye ile sınırdaş olmasını istemiyor; Türkiye'nin yeni komşusunun IŞİD(x) ya da başka bir yönetim olmasını istiyordu.
ABD ise, başlangıçta, bölgenin PYD tarafından kontrol alınmasını, Suriye'nin kuzeyi boyunca, Azez-Cerablus çizgisi ve güneye uzanan bölgenin PYD'nin kontrolüne girmesini, Türkiye'nin güneyi boyunca uzanan kesintisiz bir "Kürt koridoru" oluşturulmasını istiyordu.
Türkiye ise, başlangıçtan beri buna karşı olduğunu, Azez-Cerablus hattını ve bu hat arasında kalan bölgeyi bir "güvenlik meselesi" olarak gördüğünü ileri sürmektedir...ABD de, bunu bilmektedir. Hatta, ABD ve Türkiye arasında, "PYD Fırat sınırını aşamaz" konusunda, geçtiğimiz 2015 Ağustos ayında bir "protokol" bile imzalanmıştı.
Şimdi, bu bölgenin güneyinde, Suriye, Rusya ve IŞİD arasında sanki gizli bir anlaşma varmış gibi, Rusya'nın IŞİD yerine Türkmenleri ve diğer muhalifleri vurarak, sanki Türkiye'nin, "kırmızı çizgisini" ve "güvenlik bölgesi" hassasiyetini test etmektedir...
x
ABD, "AZEZ-CERABLUS HATTTI" KONUSUNDA, TÜRKİYE'NİN ÇİZGİSİNE YAKLAŞIYOR GİBİ...
ABD'nin Ankara Büyükelçisi John Bass, bir gazetenin kendisi ile yaptığı röportajda, "PYD veya YPG'nin, Suriye'nin kuzeyinde Arap toplumları yerinden eden bir güç olmasını" istemediklerini ve "Türkiye sınırından DAEŞ'i süpürmek için çalıştıklarını" söylemiştir(1).
Büyükelçinin bu sözleri, yalnızca "Cerablus bölgesi" içindi. Yani, Türkiye'nin, Suriye'nin kuzeyinde şu anda PYD'nin kontrolünde, (bana göre "yapay" ya da "sözde" kontrolünde) bulunan bölgeyi kapsamıyordu...
x
TÜRKİYE "KIRMIZI ÇİZGİSİNİ" KISA TUTMUŞTU...
Bazıları, Türkiye'nin Fırat'ın doğusundaki Kürt Bölgesi oluşumuna karşı da, Fırat'ın batısındaki gibi neden karşı çıkmadığını, burası için de, neden "kırmızı çizgi" çizmediğini düşünebilir...Türkiye, Suriye kuzeyinde oluşacak Kürt Bölgesi'nin oluşumuna karşı çıkmamış, bölge halkının yalnızca Kürtlerden değil; Türkmenlerden, Araplardan, etnik yapısı, dinsel ve mezhebi tercihleri farklı diğer halklardan oluşmasını yeterli görmüştür.
Yukarıda değindiğim ABD ve Türkiye arasındaki protokolde de, bu konuya açıklık getirilmiş ve Suriye'nin kuzeyinde, oluşturulması istenen bölgenin demografik yapısının bozulmaması ve göçe zorlanan halkın geri dönmesi" şartı da vardı...
Türkiye'nin, Fırat'ın doğusundaki Kürt bölgesi için "kırmızı çizgi" koymamasının nedenini, Suriye ve Irak'taki şu anda yaşanan "siyasi ve askeri nitelikli" hareketlilik, bir şekilde sona erdikten sonra, bu bölgenin de "Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi" gibi bir yönetimi kavuşacağı ve "onunla birleşeceğine" dayandırabiliriz.
En azından, ben böyle düşünüyorum...Çünkü, şu anda Türkiye ile "Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi" arasında önemli bir sorunu bulunmamaktadır...İlişkiler iyidir...Yarın, Fırat'ın batısında, ama Türkiye ve ABD arsındaki protokole uygun, bir yönetim olursa, sanırım fazla bir sorun olmayacaktır...Benim düşünceme, Kuzey Irak ve Kuzey Suriye'yi kapsayan bir "bölgesel yönetim", orta ya da uzun vadede, bir şekilde Türkiye topraklarına katılacaktır(xx).
x
ABD, TÜRKİYE'NİN, AZEZ-CERABLUS ARASINDAKİ "GÜVENLİ BÖLGE" İSTEĞİ KARŞISINDA NEDEN TEREDDÜT EDİYOR?
ABD, DAEŞ'ın bölgeden temizlenmesinden sonra, tekrar geri dönmemesini sağlamak için, bölgeyi temizleyen güçlerin, temizledikleri bölgeyi ellerinde tutabilme kabiliyetine sahip olmasını istemektedir(2)...Ayrıca, ABD ve Türkiye, Rusya'nın bölgedeki askeri faaliyetinin %70'inden fazlasının DAEŞ'e yönelik olmadığını da bilmektedir...
ABD'nin, Ankara Büyükelçisi, ayrıca, bölgeyi DAEŞ'ten temizleme konusunda, ABD tarafından bir isteksizliğin söz konusu olmadığını da ifade etmiştir...
İlgili röportajın tamamını okuduğumuzda, bir "isteksizlik" olmadığını; ancak bir "tereddüdün" olduğunu anlayabiliyoruz.
Türkiye'nin, Azez-Cerablus arasında "güvenli bölge" isteği, ABD tarafından hala "ilgi görmüyor"...Çünkü ABD, bu konuda Rusya ile karşı karşıya gelmek istememektedir...ABD'nin bu tavrı da, bölgeye hakim olmak isteyen Rusya ve İran için fırsata dönüşüyor.
x
TÜRKİYE İÇİN "İŞ BAŞA DÜŞÜYOR."..TÜRKİYE, "KENDİ İŞİNİ KENDİ GÖREME" DURUMU İLE KARŞI KARŞIYADIR...
Türkiye, DAEŞ tarafından gerçekleştirilen Sultanahmet Meydanı "canlı bomba" katliamından sonra, bunun ilk örneğini verdi...Katliamdan sonra, sınırımıza yakın DAEŞ hedeflerine tank ve toplarla yaptığı bombalama ile 200 DAEŞ'lıyı imha etti..
Eğer, ABD bu tavrında ısrar ederse ve diğer koalisyon ülkeleri de ABD'nin tavrını gösterirse; Türkiye, daha önce Kuzey Irak'a bilmem kaç defa girdiği gibi, uluslararası hukuk kurallarının gereği olarak, "Azez-Cerablus" arasından Suriye'ye girebilir ve bölgeyi DAEŞ'ten temizleyerek, istediği "güvenli bölgeyi" oluşturabilir ve bir süre sonra da çekilebilir...
Genelkurmay Başkanlığı'nın da, çok daha öncelerden bu konuda "harekat tarzları farklı" çok sayıda plan çalışması yapmış olduğunu düşünüyorum...
Bu harekat, bir "sınır güvenliği" konusu olduğu için de, kimse sesini çıkaramaz...Ne ABD, ne Rusya, ne Suriye ne de İran....
cdenizkent
---------------------- :
(1) "sabah.com.tr", "ABD'nin Ankara Büyükelçisi John Bass ile yapılan ilk 2016 yılının ilk röportajı",15 Ocak 2016
(x) IŞİD, DAEŞ, DEAŞ, DAİŞ...Bunlar, bildiğimiz terör örgütünün anıldığı farklı adlardır...Ancak, bu terör örgütü ile ilgili haberler geçen gazete ve televizyon kanallarında, bu adların herhangi biri kullanılmaktadır. Bir televizyon kanalında haberi okuyan spiker "DAEŞ" derken, ekranın altında "DEAŞ" yazdığını bizzat gördüm...Türkiye'de, "IŞİD" yerine "DAEŞ"i kullanan ilk kişi Cumhurbaşkanı Erdoğan'dır. Erdoğan Fransa'ya,
sanırım 2015 Ekim ayında Fransa'ya yaptığı ziyarette, "IŞİD" yerine "DAEŞ" adını kullandı. Nedeni de, IŞİD'ın(Irak Şam İslam Devleti) açılımında "İslam" sözcüğünün geçmesi idi. Yani, Erdoğan, "terör" ile "İslam"ın birlikte kullanılmasını doğru bulmuyordu.(xx) Bu düşüncem, Türkiye'nin, "milli hedefi" olan "Misak-ı Milli" hudutları ile ilgilidir...Bu, benim burada en çok sayıda blog yazdığım konudur...
(2) A.g.y, Dipnot(1)...