ABD Suriye'de Yenildi mi?

Suriye iç savaşı sonunda gelinen aşama itibariyle bazı çevrelerde ABD’nin yenildiğine dair sevinç duyguları dile getiriliyor.

Yedinci yılını tamamlamak üzere olan savaşın öncesindeki ve sonrasındaki durumu mukayese etmeyen bu analizleri paylaşamıyoruz.

İç savaştan önce Suriye güçlü bir merkezi idareyken bugün süren uzun iç savaş sonucunda tüm kaynaklarını tüketmiş, kentleri yerle bir olmuş, insanları dünyanın dört bir yanına savrulmuş, harap olmuş bir ülke durumundadır.

Yaşanan savaşın ektiği düşmanlık tohumları önümüzdeki yüzyıllar boyunca fitne üretmeye devam edecektir.

Bunlar bir yana, güncel durumu gösteren haritada da görüleceği üzere ülke bugün artık fiilen 2’ye bölünmüş durumdadır.

Suriye’nin, Fırat’ın doğusunda kalan bölümü ABD tarafından silahlandırılan, organize edilen ve askeri, ekonomik ve siyasi olarak her anlamda arkalarında durulan Kürt örgütlerin yönetimine sokulmuştur.

Ayrıca aynı bölgede kurulan pek çok ABD askeri üssüyle de bu bölge ABD tarafından sahiplenilmektedir.

Ülke’nin Esat yönetiminde kalan bölümü için de Suriye yönetiminin bağımsız egemenliğinden söz etme olanağı yoktur.

Esat yönetimi ancak Rusya’nın koruma şemsiyesi altında varlığını sürdürebilmektedir.

Yani, çıkarılan iç savaş sonucunda Suriye 2’ye bölünüp paylaşılmış ve bu bölünmüşlüğün devamlılığı için ABD ve Rusya arasında bir mutabakata da varılmış gibidir.

Ortaya çıkan bu tablonun Suriye iç savaşından önceki durumla uzaktan yakından bir benzerliği yoktur.

Savaşta eski Suriye yok olmuş, yerine bir tarafı Rusya’nın ve bir tarafı da ABD’nin egemenliğinde 2 yeni bölge oluşturulmuştur.

Bu bölünmüşlüğe son verilemediği sürece Suriye iç savaşında ABD’nin yenilen taraf olduğunu ileri sürme olanağı yoktur.

Bu savaşta yenilen 2 ülke vardır.

Birincisi, savaştan önceki bütünleşik Suriye devleti, ve ikincisi de, burnunun dibinde bir anda üniter bütünlüğüne tehdit oluşturan ABD korumasındaki Kürt bölgesiyle burun buruna  içine yuvarlandığı zorlu durum itibariyle, Türkiye’dir.

Suriye’de Rabia, (yani tek devlet, tek millet, tek bayrak ve tek dil olmazsa) ki Türkiye-Suriye güçbirliğiyle imkansız olmasa da zor görünüyor.

İmkansız değil, çünkü, “Şemdinli’den Hatay’a kadar sınırımızda terörist barındırmayacağız” diyen Erdoğan tehlikenin farkındadır.

ABD işbirlikçisi Kürtleri vatan haini olarak nitelendirmesi, Esat’ın da mevcut tabloyu doğru okuduğunu göstermektedir.

Bağımsızlık hevesindeki Barzani’ye yaşatılan hezimetin PYD/PKK’ya da tattırılması şarttır. Aksi halde Kürtler vasıtasıyla ülkenin neredeyse yarısını elinde bulunduran ABD’nin yenilmiş olduğunu ileri sürmek aslında ABD karşısında yenilgiyi kabullenmek anlamına gelmektedir.

ABD savaşın yenileni filan değildir.

Kudüs cesareti nereden geliyor dersiniz?

Kimse rüya görmesin. Daha yapılacak zorlu ve çok iş var.

Kenan IŞIK