Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ağustos '09

 
Kategori
Siyaset
 

Abdullah Öcalan'ın desteksiz atışları -1

Abdullah Öcalan'ın desteksiz atışları -1
 

Ne Dtp, Ne Öcalan, ne de Pkk samimidir. Pkk'yı simgeleyen park bu ülkenin bir doğu şehrinde yapıldı.


Öncelikle bugünlerde terörü durduracak, Kürtlerle-Türkler arasında kalıcı barışı sağlayacak olan ‘açılımlardan” bahsederken adına “Kürt açılımı” diyoruz ya! Bence bu açılımın ismini önce değiştirmek gerek. Nasıl ki, Kürtleri temsil ettiğini söyleyen zümreler ve kurumlar, hatta bazı STK’lar gerek Anayasa’da, gerekse muhtelif kurumsal literatürlerde ‘Türk’ kavramının bir etnik kökeni ifade ettiği söylüyorlarsa ve bundan rahatsızlıklarını söylüyorlarsa, bu açılım projesinin isminin de ‘Kürt’ ifadesi ile belirtilmesi beni açıkçası rahatsız ediyor. Çünkü, ben hala bu sorunun bir “Kürt sorunu” olmadığı iddiasını ileri sürenlerdenim. Eğer, benden başka varsa tabiki! Burada Kürtlerden ya da Kürt isminden rahatsızlık duyduğum falan anlaşılmasın. Bilakis tam tersi “Kürt meselesi” ya da “kürt açılımı” bir etnik ayrımı ifade ettiği hatta sınıflandırdığı izlenimi bırakıyor bende. Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi buna belki de “Türkiye Toplumsal Barış Projesi” denilebilir.

Her kesimden bireyler ve kurumların, bu proje için fikir beyan ettiği bir dönemde, gerek Öcalan’ın olduğu söylenen açıklamaların, gerekse Kürtleri temsil eden tek kurum olduğu ifade edilen DTP’nin birçok vekili ve yetkilisi tarafından yapılan açıklamaların sivriliği, bir dönemece giren “Kürtlerle-Türklerin barışıklığı” projesine darbe vurur niteliktedir. Özellikle Emine Ayna, bu süreci baltalayabilecek açıklamalar yapmaktadır. O kadar çok yapılası imkansız talepler ve istekler vardır ki, bu şartları öne sürenler, çözümsüzlük senaryosunun, baş aktörleri olarak, buna imza atmaktadırlar. Bu şartlarla değil çözüm, kalıcı barışın olması bile mümkün gözükmemektedir. Bakın ne diyorlar. Beraber irdeleyelim:
<ı>
1- Operasyonlar durmalı. Bunun yol haritasının en önemli ve ilk adımı olması gerektiğini düşünüyoruz.
Silahların susmamasını, operasyonların ve akan kanın durmamasını istemeyen Türk halkı ya da devletimidir. Herkes bu işin bitmesini istemektedir. Kaldı ki, bu talep tek taraflı bir taleptir. Bunu söylemende önce Pkk’nın silah bırakması çağrısı yapılsa daha yapıcı ve hem barışa hem sürece daha pozitif bir katkısı olmaz mı ?

<ı>2-Anayasa değişikliği ile Türkiye'deki tüm farklılıkların ifadesini Anayasa'da bulması sağlanmalıdır. Türkiye’lilik, Türkiye halkı, Türkiye ulusu vb. buradan hareketle vatandaşlık tanımını ulusal etnik kimlik üzerinden değil, coğrafik kimlik üzerinden tanımlamak, bu coğrafyada yaşayan herkesin ortak adı haline gelebilir. Anayasa'nın tüm maddelerinin ırkçı ve tekçi zihniyetten arındırılması ile Kürt sorununun çözümü mümkündür.
Anayasa’dan Türk ibaresini kaldırınca etnik farklılık ortadan kaldırılacak ama Kürt ibaresi konulunca bu etnik farklılık olmayacak? Böyle bir şey mümkün mü ? Türkiye halkı yazıldığı vakit, o halk kendini nasıl hissedecek. Anayasa’da belirtilen ‘vatandaşlık bağı ile bağlanan herkes’ kavramının içi nasıl doldurulacak? Coğrafik kimlik tanımlamasına gelince, zaten bu ülkede, doğulu, batılı, kuzeyli yada Karadenizli, ege’li, Akdenizli tanımlamaları yapılmıyor mu ? Bunlar etnik bir tanımlamalar mıdır? Bence değildir! Ama ‘Kürdistan’lı tanımı tapılırsa, asıl o zaman etnik bir tanımlama yapılmış olmaz mı?
<ı>
3-Muhataplık sorunu doğru çözülmelidir. Öcalan'ın muhatap alınması 'olmaz ve kabul edilemez' bir olgu
değildir. Kürt halkı ancak muhataplıkla ulusal ve siyasal bir tanıma kavuşabilecektir.
Öcalan’n muhataplığı bir devlet olgusu içinde kabul edilmesi mümkün değildir. Terörün bu boyutlara gelmesi neticesinde en baş sorumlu Öcalan iken, siyasi olarak onun muhataplığının alınmasında belli bir kesimi memnun ederken, acılarla yoğrulmuş Türk halkının gönül yarasını tekrar kanatmaz mı? Devlet onları karşısına almış olmaz mı? Şehitler, şehit aileleri, bu savaştan en çok zarar gören her kesimi dışlamak manasına gelmez mi? Sonra Öcalan ne kadar samimidir? Neden Dtp kendini muhatap görmez? Bu da ayrı ve düşünülmesi gereken bir sorundur.
<ı>
4- 1980 dünyası ve Türkiye'sinde silahlı mücadeleyi seçen PKK'nın demokratik siyasete
<ı> katılımı için yasal düzenlemeler yapılmalı, demokratik siyaset kanalları açılmalıdır.
Pkk’nın bu ülkede kırk bin cana mal olan terörün mimarı olarak hiçbir suçu yokmuş gibi sütten çıkmış ak kaşık gibi siyasileştirilmesi, çözümün bir parçası değil, her zaman çözümsüzlüğün sırıtan bir parçası olacaktır. Pkk’nın genel bir af ile af edilip siyasileştirilmesi fikri ne samimidir, ne de doğal bir süreci ifade etmektedir. Amaç başkadır.
<ı>
5-Silahlı güçlerin geri çekilmesi ve Kuzey Avrupa ülkelerine gönderilmeleri gibi öneriler DTP'nin gündemini aşan önerilerdir. Bunlar işin muhatapları tarafından değerlendirilmelidir.
Dtp’nin bir çok önde gelen ismi, Pkk’nın tasfiye ve örgütün lider kadrosunun Kuzey ülkelerine gönderilmesi gibi bir fikre karşı çıkıyorlar. Pkk tavsiye edilmemeli af edilmeli ve siyasete girmeli diyorlar. Bu ülke Karayılan’ı meclis’te görmek ister mi acaba? Kaldı ki, devlet hiçbir suça bulaşmamış olanlar için eve dönüş yasası çıkartmadı mı? Dileyen hemen teslim olup, ailesine ve yaşamına kaldığı yerden devem etmiyor mu? O zaman amaç nedir?
<ı>
6- Şiddet politikaları ve şiddet dilinden vazgeçilmelidir. Devletin dilinde, literatüründe barış dili hakim
<ı> olmalıdır.
Evet, şiddetin nereden gelirse gelsin iyi bir tarafı yoktur. Ancak, şiddeti bu boyutlara ulaştıran herhalde devlet değildir. Örneğin, barış ortamının yaratılmaya çalışıldığı, bir çözüme doğru gidildiği bu günlerde, pkk yanlılarının hala şiddet içeren eylemler yapması, şiddetin tarafının devlet olmadığının belirtisi değil midir? Devletin silahlı kuvvetleri, güvenliği tehlikeye soktuğu gerekçesiyle, her türlü şiddet olayına, tepki vermekte hem özgürdür, hem de haklıdır. Bunu ortadan kaldırmak, kimsenin haddine değildir. Zaten Pkk silah bırakırsa, silahlı kuvvetleri de karşı tepkiyi silahla ve şiddetle yapmayacaktır.
<ı>
7- Kürtler kendi meclisini, eğitimini, kolluk gücünü oluşturmalı.
Bu ülke sınırları içinde yaşayan her etnik kökendeki insanların, kendi dilini konuşması ve kültürünü geliştirmesi en doğal hakkıdır. Ancak, her etnik kökendeki insanlar, kendi kolluk kuvvetlerini oluşturur, kendi meclislerini kurarsa, o ülke bir üniter devlet olmaktan çıkar. Bu sistem de demokratik değil, bir federatif yapının tam da kendisidir. Öcalan <ı>“ben federasyon istemiyorum” derken samimi değildir. Halkın kendi savunma gücünü oluşturması istemi federasyon yada ayrı bir devlet tanımı içinde kabul edilebilir bir yöntem değil midir?

Öcalan’ın, Kürtlerin demokratik bir ulus tanımlaması, yani ayrı bir ulus olarak tanımlamasıdır. Bu ulus için ayrı bir meclis hatta ayrı bir anayasa istemektedir. Bununla da kalmayıp, ‘bu halkın kendi kolluk kuvveti olmalıdır‘ gibi bir zırvalama içinde bile olmuştur. Türkiye bu şartı kabul etsin, dağdaki teröristlerde, sizin sözde Kürdistan’ınızın kolluk kuvveti olsun. O zaman da dünya’da Kürtler terörist bir halk değil, Türkiye ile savaşan özgür bir ülke tanımlaması yapıp, bütün bir dünya kamuoyunu bölgeye toplarlar.

Görülen, maliye ve içişlerini merkez devlete bırakıp, Kürtlerin öz savunma gücü olan, eğitimin Kürtçe olduğu, dini örgütlenmelerinin bulunduğu, meclisini kendisinin kurduğu, belediyelerini istediği gibi örgütlediği bir demokratik Kürt ulusudur. Böyle bir profil, siyasi ve fiziki bir bölünmedir, bir ayrışmadır. Hatta ayrı bir devlet kurmanın bir ifadesidir. Bunun üniter devlet ve ulus devleti kavramıyla bağdaşması mümkün değildir.

İşte Dtp’nin ve Pkk’nın muhatap alın dediği Öcalan’ın desteksiz atışlarından, başka bir anlamda zırvaşamalarından bazıları bunlar. Şimdi hem bu adamı muhatap alın diyorlar, hem de bu şartları kabul edin, etmeseniz daha kötü olur deyip, etek altından sopa gösteriyorlar. Peki, bu şartlar kabul edilecekse, Türkiye 25 yıldır dağdaki teröristle niye mücadele etti? Şimdi bir müzakere ortamının yaratılmak istenmesi, bu mücadeleyi Pkk’nın kazandığını mı gösteriyor yoksa AB ve ABD böyle olmasını mı istiyor.

(devam edecek)

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..