Acaba Anadolu'm hangi sütüyle emziriyor bu doymak bilmez iri ikizleri..?

Oğlumla 30 Ağustos’ta Anıtkabir’i ziyaret etmek için Ankara’ya gitmiştik. 4 gün Ankara’yı gezdik. Ankara’yı gezmeye gidilirde Ankara Kalesine çıkmamak olur mu? Tabii ki biz de çıktık. Nüfusu 10 milyona dayanmış devasa bir metropol.

Hemen her mahallesinde koca gökdelenler görkemli binalar. Hemen hepsi de devlet binaları. Bakanlıklar, genel müdürlükler ve birçok resmi kurum. Ankara kalesinden kuşbakışı bakılınca Anadolu bozkırının ortasındaki bu büyük başkent, gerçekten sadece nüfusu ve kapladığı alan bir yana devasa bir devleti de gözler önüne sererek insanı hayrete düşürüyor.

Kurban bayramı öncesi kayınbiraderimle de İstanbul’daydım. Adeta uçsuz bucaksız 15 milyona dayanmış nüfusuyla dev bir metropol. Görkemli binalar, siteler, alış veriş merkezleri, rezidanslar. Boğaz köprüsünden geçerken İstanbul daha bir görkemli görünüyor. Türkiye’nin şirketlerinin, holdinglerinin, bankalarının merkezleri. Hemen hepsi bu görkemli şehirde. Türkiye ekonomisinin başkenti.

Bu her iki görkemli şehirde de Türkiye’nin en tuzu kuru, en üst gelir gurubundan on binlerce insan yaşamakta. Bürokratlar, yöneticiler, amirler, İşadamları, tüccarlar, sanayiciler ve onların aileleri. Tabii ki garibanlar hariç. Ve bu iki görkemli şehrin tuzu kuru insanları zenginlik ve refahlarından asla ödün vermiyor.

Birde yurdumun henüz büyük şehir bile olamamış orta halli hatta gariban şehirleri geldi aklıma ve sormadan edemedim kendime.