Acaba öyle mi…

Siyaset sahnesi son haftalarda toz duman. AKP kamyonu boş kasa ile salına salına sahnenin bir orasına bir burasına giderken, birden sahneye çıkan CHP kamyonu kasasındaki taşan yüklerini etrafa savurarak dolaşmaya başladı. Etraf toz duman. Sanki artık dolaşacak hali kalmamış Akp kamyonu bir köşeye çekilmiş seyirciler gibi CHP kamyonunu izliyor.

Olayların üzerine saçılan medya kirliliğini ve duygusal varyasyonları, beklentileri bir yana itersek olayları biraz daha net görebileceğiz diye düşünüyorum. Aslında nedenini kesin bilemediğimiz olayların kendi düşüncelerimize göre yorumlanması bir ölçüde komplo teorilerinden ileri gidemez ama bütün bu bahsettiğimiz gizleyici ögeleri bir tarafa bırakabilirsek, bazı şeyler de sırıtmıyor değil.

Türkiyede, çok partili rejime geçişten sonra oluşan seçimlerde kullanılan yöntemler bazen biraz az, bazen daha çok, ama kesinlikle demokratik olmayan yöntemlerdir. Ülkemizde oyların üçte birini alan partinin parlamentoda üçte iki çoğunluk ile temsil ediliyor olması buna en güzel örnektir. Kaldı ki, öyle veya böyle parlamentoya giren milletvekillerini de halk özgür iradesi ile seçmemektedir. O kişiler halka dayatma yolu ile seçtirilmektedir. Bu itibarla, ağzına demokrasi sözcüğünü alan herkes sakat, yanlış cümle kuruyor demektir. En son AKP hükümetinin dayattığı anayasa değişikliği paketinde bu bahsettiğimiz durumların düzeltilmesine neden olacak bir maddenin olmaması da dayatılan değişikliğin mevcut antidemokratik yapıyı daha kötüye götürecek diyenlere hak vermektedir.

Emperyalizm, halka dayanarak değil de, halkı kullanarak başa gelenleri çok rahat emir ve idaresi altına alır ve o ülkeyi perde arkasından yönetir. Bizdeki durumda aynen böyledir. Partilerin büyük bir kısmı emperyalizmin emrindedir. Bu itibarla yapılan bir seçimde, kendine en çok söz vereni iktidara getirir. Kaç dönem iktidarda tutacağı ise, verilen sözlerin ne ölçüde yerine getirildiği ile doğru orantılıdır.

AKP hükümeti, kim bilir ne sözler verdi ki, daha ilk döneminde ipi çekilecekti. Cüneyt Zapsu’nun büyük çabaları, “iktidar olduk ama muktedir olamadık” sızlanışları, ordu desteği de kullanılarak (28 Nisan) daha büyük bir destekle iktidarda kalmaları sağlanmıştır. Anlaşılan, Ergenekon düzeni, tele kulak depremleri, hukuk skandalları, bölücülük açılımları ve birçok iş verilen sözlerde yeterli ilerlemenin sağlanmasına yetmemiştir ki, destekler çekilmiştir. Desteklerin çekildiği bir iktidar eğer halka dayanmıyorsa, 2008 de oluşan ekonomik krize dayanması söz konusu değildir. Son dönemde ülkeye girdiği iddia edilen 18 milyar dolar menşei belli olmayan para, hükümetin ilk seçildikleri andan beri hiç yapmadığı bazı ABD emri dışı işler bu desteğin çekildiğinin bir göstergesidir.

Peki, hal böyle ise, bu kaset olayı ile zaten yükselmekte olan CHP ye artı destek vermek, tabir yerinde ise onu tek başına iktidara itmek neyin nesi acaba?

Sevgili okur, ben bu konudaki öngörülerimi yarınki yazımda yazacağım. Sizler buyurun fikirlerinizi yorumlarınızda yazın.

13:10

21/05/2010