Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Aralık '09

 
Kategori
Siyaset
 

Açık konuşma zamanıdır

Açık konuşma zamanıdır
 

Başbakan geçen çarşamba günü, özellikle MGK’ya katılan bakanlarla dört saati aşan bir toplantı gerçekleştirdi. Bu toplantıda önce Abdullah Öcalan’ın cezaevi koşulları, daha sonra da DTP’nin kapatılması bahane edilerek hem doğu ve güneydoğudaki kentlerimizde, hem de bazı büyük şehirlerimizde sürdürülen sokak terörü ve alınabilecek önlemler konuşuldu. Bir gün sonra, yani 17 Aralık Perşembe günü de İç İşleri Bakanı Beşir Atalay bir açıklama yaptı.

***

Hem bu açıklama, hem de Başbakan’ın Konya’dan verdiği bu açıklamayı destekler mahiyetteki beyanatlar beni kesmedi. Üstüne üstlük hükümete ve bu açılım meselesini sonuçlarına olan güvenimi daha da aşağılara geriletti.

Ne demektir bu; “Biz bu işleri yapan provokatörlerin kimler olduğunu çok iyi biliyoruz” lafları?

Sayın Bakan polisleri taşlayan çocukları kastederek “Bu çocukların bir eline taş, diğer eline para tutuşturuyorlar. Ama biz bütün ayrıntıları araştırıyoruz. Bu işleri tezgahlayan provokatörleri de çok iyi biliyoruz” diye konuştu.

Milletimizin yarınları olan çocuklarımızı ellerine taş verip de polisimizin üstüne salan, molotof kokteyllerle sokakların yangın yerine çevrilmesine neden olan devlet ve millet düşmanlarını bu ülkenin iç güvenliğinden sorumlu Bakan ve de Başbakan biliyor da gereğini yapmıyorsa ortada çok ciddi bir sorun var demektir. Eminim ki, bakanımızın bu millet düşmanı ve de çocuk düşmanı olan kişilere bir teveccühü söz konusu değildir. Bu durumda acaba ortada bir zafiyet sorunu mu vardır? Devletin vatandaşını ve çocuklarını ard niyetli insanlara karşı korumada zafiyet içinde olduğu düşünülebilir mi?

Galiba bizim en önemli sorunlarımızdan biri de bu. İktidar sahipleri bazen iktidarda olduklarını unutup muhalefet gibi konuşuyorlar.

***

DTP kapatılıp da bu partinin kurucu eş başkanları Ahmet Türk ve Emine Ayna yasaklı olunca biliyorsunuz gündemi bir “sine-i millet” lafları işgal etmeye başladı. Her ne kadar bunun bir blöf olduğu sonradan anlaşılsa da bizim özellikle iktidar partisinde anlaşılmaz bir telaş ve panik yaşandı. Söz birliği etmişçesine istifalara ret oyu vereceklerini beyan ettiler.

Sebep?..

Sebep acaba ağızlara sakız edilen demokrasi aşkı mı?

***

Hükümetin işi gerçekten de zor. Güçlükle de olsa bazı pazarlıkları DTP ile yapabiliyordu. DTP meclisten çekilirse bu iletişimi sürdürebilecek siyasi bir işbirlikçi kalmayacaktı. Korktukları olmadı, eski DTP’liler yeniden meclise döndüler ama, AKP’yi daha da zora sokacak açıklamalarla. Şimdi artık bu iş daha da zora girdi. Çünkü Ahmet Türk açıklamalarını yaparken adeta üzerine basa basa, gerekli-gereksiz, defalarca “Sayın Abdullah Öcalan” ifadesini kullanıp mecliste kalma talimatını da kendisinden aldıklarını ifade etti. Yani eski DTP’liler genel başkanlarının ağzından açık açık Kürtleri değil, Abdullah Öcalan ve PKK’yı temsil ettiklerini ifade etmiştir.

Hangi parti çatısı altında siyaset yaparlarsa yapsınlar, artık onlarla işbirliği yapan bir hükümet PKK ve Öcalan ile işbirliği yapmış olacaktır.

***

Herkes kartlarını açtı. Rengini ve duruşunu, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ve Türk Milletinin geleceğiyle ilgili beklentilerini ve hesaplarını ortaya koydu. Bu konuda tereddüt eden bir tek AKP var.

Halbuki gün açık konuşma günüdür.

 
Toplam blog
: 114
: 548
Kayıt tarihi
: 18.11.09
 
 

Emekli öğretmenim. Üç yıldır Söke Ekspres gazetesinde günlük yazılar yazıyorum. 2008 Yılında röpo..