Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Aralık '07

 
Kategori
Mizah
 

Acil serviste şenlik. (1)

Acil serviste şenlik. (1)
 

Görev süremin uzunca bir bölümünü üç günde bir gelinen acil servis nöbetleri şeklinde tamamlamıştım.

Bu tercihimin sebebi gündüz mesailerinin gerektirdiği kargaşaları yaşamamak içindi.

Sabah erkenden yola koyulmak ve otopark sorunları olmamasının yanı sıra kendi kendimin amiriydim adeta.

Gecenin geç saatlerine kadar süren yoğun bir çalışma sonrasında uyumak yerine sabahın erken saatlerinde son bulan muziplikler yapmak tüm yorgunluğumuzu almaktaydı.

Göreve giderken yol boyunca bugün kime ne yapsam diye düşünürdüm hep.

Malzeme seçiminde tercihim kendisini çok uyanık zannedenler olurdu.

-Mesela sen benim gözüme bak gözümee.-Ben adamı sulu götürür susuz getiririm ha diyenler gibi.

Yaptıklarım seçtiğim kurban dışında bir çok kişi tarafından bilinirdi ve değişik sesler çıkarabilme yeteneğim sayesinde çok defalar istek şakalar yapmak zorunda kalırdım.

Güvenlikten sorumlu X kişi ile odalarımız yanyanaydı.
Dahili telefonla sürekli işlettiğim halde her defasında oltayı yutanlar arasında başı çekmekteydi .Yutmak zorundaydı çünki karşısına her an gerçek bir yetkili çıkabilirdi. Baltayı taşa vurmak görev hayatını sona erdirmek demekti. bu yüzden korkak davranırdı.

O çok bilmişlik taslayan aslında bir kara cahildi ve müthiş otlakçı tipte bir insandı.
Onu bayağı bir masrafa sokmalıydık.
Değişik isimler altında arayarak defalarca yapmıştık da zaten.

Telefonu açtığında kiminle görüşüyorum diye sordum.
Ben X efendim diye cevapladı.
Ben Dr Hacı merhabalar.
-Tanıdın dimi?
Tanımazmıyım hocam. hi hi hi.

-Geçen seni sordum nöbetten çıktı dediler nasıl gidiyor varmı bir sorun?
Yok hocam sayenizde. hih hih hih..!
Yav senin hanımın yaptığı gözlemeler, katmerler herkesin dilinde valla.

Öteki nöbette getirde biraz midemiz bayram etsin.
Hanımda çocuklarda çok sever.
Sen bizden erken çıkıyorsun.Arif beyin odasına bırakıver geçerken oradan alırım.
Ne demek hocam ne demek. yengeme saygılar.

Birde senin yaptığın çayın lezzetini evde bile bulamıyorum.
-Demlesende elinden içsek.
Emrin olur hocam hemen altına su çekiyorum.
Sağol canım benim.Hastan falan olursa çekinme çık gel odama.
-Hangi bölümdeydiniz hocam?
Hacı ben Dr Hacı taş kafamısın nesin? aaaa.
-Şimdi hatırladım hocamda. bölümünüzü sormuştum!

Telefon kapandıktan sonra hemen yanıma koştu
-Dr Hacı kimdi la Arif bey..?
Benden gözleme istiyor. sana bırakacakmışım.
Sakın içinden alma haa. Sana da ayrı getiririm.
Tüh sana. Kaç yıldır buradasın ve adamı tanımıyorsun. Uzman o uzman.
Taş kafamısın nesin?
Oda aynısını söyledi.Çayımı çok seviyormuş bir çay demle dedi.
Para katın da kantinden çay şeker alalım.
Yok ya dedim sen hocaya yalakalık yapacaksın diye...Git kendi paranla al.

Yarım saat sonra tekrar aramıştım.
Canımcım yine ben .
Buyur uzmanım.
Ne uzmanı be? ben çavuş muyum?
Arif öyle dedide hocam.
-Operatörüm. Operatör.
Sen beni hala hatırlayamadın herhalde gücendim.
Madem öyle ocağın fişini çek gelmiyorum. cık. cık. cık
Şimdi hatırladım hocam. Hemen çık gel zaten çay çökmek üzere.
Tekrar yanıma koştu adam devamlı kızıyor laaa. tanımadım diye.

-Telefonu kaçtı ki? Özür dilesem!

Bir süre sonra hepimiz elimizde bardaklarımızla başına üşüşmüştük.

-Çöktümü çöktü mü.?

Elinde cop ile yaklaşmayın diye bağırdı orta yerde.

Hoca gelecek çayı bozmayın tadı acı olur rezil olurum uzmana.
Sıra son hamleyi yapmaya gelmişti.
Bu defa amir pozisyonunda arayarak bakanlıktan geleceklermiş bahanesiyle uzağımızdaki binanın kapısına göndermiştim.

Döndüğünde bardakları yıkamaya koyulmuştu.
Ayıp oldu la adama.
Çay şeker bitmiş iki kere mi demlediniz? kaç kişiydiler ki?

Hocanın telefonu kaçtı ki yaaa....

 
Toplam blog
: 1021
: 1607
Kayıt tarihi
: 19.10.07
 
 

Çok eski olmayan bir tarihte tıpkı sizler gibi Melek'lere gülümsermişim uykulu hallerimde!  ..