Çok eski olmayan bir tarihte tıpkı sizler gibi Melek'lere gülümsermişim uykulu hallerimde! Kesişen ortak noktalarımız yaramazlıkların normal kabul edildiği yaşlara kadar da devam etmiştir muhtemelen! Ama sonrasında her birimiz hayat sahnesinde başrolü kapma yarışına girdik içgüdüsel bir şekilde! Lamı cimi yok, gerekirse soğan ekmeğe katık edilecek ille de okuyup büyük adam olunacaktı! Annemin telkinleri de bu yöndeydi ancak Babam sağ kolum olacaksın demişti bir kere, geriye dönüş yoktu! Oysa demircilik gibi zor bir zanaatı öğreneceksin dayatmasına henüz hazır değildim. Atalarımızın “ağaç yaşken eğilir” sözünü ıskalamıştım elde olmayan sebeplerle. Ama “öğrenmenin yaşı yoktur” telafisini pek bir mutlulukla karşılamıştım! Dışarıdan okul bitirme sınavlarına katılarak Lise diploması almaya hak kazanmam aynı zamanda Üniversitenin kapısını aralamıştı. Hayata bambaşka bir pencereden bakıyordum artık. Yollar bazen düz, bazende engebeliydi ama yapılan her yolculuk yeni yerler keşfedileceğinin adeta habercisiydi. Büyük bir hastanenin acil servisinde geçen nöbet ağırlıklı çalışma sürem sonrasında şimdilerde emekliyim. Yani yazmak açlığımı giderecek bir fırsat olarak gördüğüm sınırsız bir tatil dönemindeyim! Bana böyle bir imkan sunduğu için Milliyet'e teşekkürler.
- Toplam blog
- : 1021
- : 1607
- Kayıt tarihi
- : 19.10.07