- Kategori
- Psikoloji
Acıya acıya Acınacak insan Oldum!!!

Kafamın içine mi kazınmış yoksa sonradan organ nakli yada benzeri yollarlamı yerleştirilmiş bilmiyorum ama insanları kendimden çok düşünme huyunun esiri olduğumu düşünürdüm çoğu zaman. Yaşım her ne kadar gençliğimin göstergesi olsada sanırım yaşadığım birçok olayın altındaki ana etmen bu. Biraz bencillik her insanın içinde nufüs etsede benimki oyununu ruhumun biraz daha arka planında sergiliyor sanırım oyununu. Eğer gerçekten ''çevremdekilerin herşeyi tam olsun, aman hiç dertleri olmasın, zaten yeterince sıkıntılı bir hayatı paylaşıyor bende zorluk yaratmayayım'' diyor ve her seferinde düşünceli ve anlayışlı olmak için kendinize bahaneler üretiyorsanız sizi kendine hızla çeken bir uçurumun eşiğinde bulursanız kendinizi birgün hiç şaşırmayın. Bu haklarında mükemmeliyetçliğinizi geliştirdiğiniz insanlar ailenizdeki fertler dahil olmak üzere herkes olabilir ve bunun size yansıması sevgiliniz dahil herkesten gelebilir, hemde hiç ummmadığınız anda.
Hayatta yaratıcı tarafından yada yaratılanlar tarafından her konuda bir sınır koyulduğunu düşünmüşümdür,her ne kadar bu tez iyilik seviyesine getirilen sınırların yalanlamasını kanıtlayan sözlerle, cümlelerle çürütülsede. En yaygın olanlarından birkaçını irdelemek gerekirse mesala; ''İyilik eden iyilik bulur'' bu cümleye içinde yaşadığımız yüzyılı düşünerek ve gerçekçi olarak bakarsak verilebilecek tek cevap ''iyiliği kim kaybetmişte ben bulayım'' olur elbette.
Ne zaman babamı insanlara elinden gelenin en iyisini yapmasına karşın çoğu zaman o insanlardan olumsuz bir davranışla cevap aldığını söylesem, ''iyiliğe iyilikle cevap vermek her kşinin işi,kötülüğe iyilikle cevap vermek ise sadece er kişinin''. Kişisel olarak artık ben bu sözün doğruluğuna canı gönülden inanmıyorum. Ödediğimiz vergilerin bize yol, su, elektrik olarak değilde mafya, çete, gasp, arbede olarak döndüğünü, iki dakika önce hayatını kurtardığım bi insanın arkamı döner dönmez kuyumu kazmaya çalıştığını düşünürsek durum içler acısı kavramına uygun.
Orta yaşları çoktan atlamış ihtiyarlık yolarına meyillenen insanların bile kişilere değerlerinden fazla değer verdiklerini görüyorum da onlar bile kestiremiyorlarsa insanlığın en değerli madeni olan,sadece gerçek insanların sahip olabileceği insan ruhunun varlığını ben bu yaşımda nasıl üstesinden gelebilirim ki....
Bu durum aynı hemen hemen hergün gördüğümüz, asıl yüzlerini bildiğimiz ama yinede onların sömürdüğü iyi niyetlerimize yenik düşüp yine elimizi cebimize atıp para verdiğimiz dilencilerle olan ilişkimize benziyor. Her seferinde sizi kıran, buna rağmen iyi niyetinizi kırmamaya çalıştığınız, her seferinde size köstek olanlara her dönemeçte yol vermeniz sonucunda sizin yolunuzu kesenlere yaptıklarınızın birikip birikip sonunda sizin önünüze dağ gibi bir sorun olarak birikmesine izin vermenize bekliyor.
Sevgililerimiz tarafından aldatılıyoruz, kabullendiğimiz taktirde yarın bir başkasıyla aldatılacağımız ihtimalini biliyoruz ama yinede affediyoruz, arkadaşımıza kefil oluyoruz ödenmeyen borç yüzünden evimize icra geliyor bunun tekrarlanma ihtimalinin yüksek olduğunu biliyoruz ama yarın önümüze kefil arayan biri olarak gelen ilk kişiye kalemimizi çıkararak hafif bir gülümsemeyle imzamızı çakıyoruz....
Hayatta mutlu olamayan insanların sorunlarının tamamen kendinden kaynaklı olduğunu savunanlardan değilim, inandığınız birinden kaba bir tabirle kazık yemişseniz eğer demek istediğimi çok iyi anlamışsınızdır.
Herkesin yalnız kendini düşündüğü böyle bir dönemde birine güvenebilmenin ne demek olduğunu yaşayabilen insanların sevinç çığlıklarını kulağımda çınlatırken bir taraftanda güvenleri yıkılmışların keşkelerinin yankılarıyla sarsılıyor bedenim.Bir zamanlar herkesin çok iyi bildiği ve her duyduğumda doğruluğuna birkez daha inandığımız sözün gücüne birkez daha inanıyorum..
HERŞEYİMİ KAYBETMEYİ GÖZE ALABİLİRİM AMA İNSANLARIN BANA OLAN GÜVENİNİ ASLA!!!!