- Kategori
- Sosyoloji
Adaletin yok olmasına göz yummayalım

Ne kadar bencilleştik farkında mısınız? Kimse, kimseyi düşünmez oldu. Herkes sadece kendisi için yaşıyor, etrafında olan bitene yalnızca seyirci kalmakla yetiniyor. Dünyanın herhangi bir yerinde bilmediğimiz insanlar açlık çekiyor, her gün binlerce insan ölüyor, öldürülüyor. Hatta çok uzaklara gitmemiz gerekmiyor, yanı başımızda da olanlar bunun en belirgin örneği. Ama bunlara sessiz kalmayan birileri var yine de.
Bir avukat 280 gündür açlık grevinde. Ne için dersiniz? Halkının hakları için. Ölüm orucunda ölenler için. Düşüncelerinden soyutlanmak istenen insanlar için. Bir hücreye kapatılıp deliliğe terkedilmiş insanlar için. Hücrede bir süreden sonra konuşmayı dahi unutan insanlar için. Psikolojik olarak çökertilen insanlar için. Evet bu direnişi gerçekleştiren bir hukuk adamı bir avukat. Şimdi kendi vicdanının da el vermemesi üzerine yaşananlara "tecride" karşı ölüm orucunda ve onun gibi daha niceleri. Yoksa size çok mu basit geliyor insanların inançları uğruna ölmeyi seçmeleri?
Kim bilir belki de haklısınızdır ama bu ülkede bir şeylerin anlaşılması için maalesef birilerinin ölmesi gerekiyor bu dayatılıyor onlara, başka alternatif verilmiyor. Frankfurt F tipinde yatan Gunter Sonnenberg tecritte yaşadıklarını şu kelimelerle ifade ediyor: ''İnsan uzun süre kapalı bir odada kaldığında, hiçbir ses duymadığı ve hiçbir insan görmediği zaman, pencereden dahi bakamadığı zaman, yani ses, görme gibi uyarıcıları almadığı zaman, hastalaniyor. Bu bir işkence. hiç delil bırakmayan bir işkence. Yani vücutta herhangi bir yara izi yok. Ama insan fark ediyor. Çünkü bilincini kaybediyor. Hafıza kaybediliyor. Gerçekle hayal arasındaki çizgi kalkiyor. İnsan konuşmayı da unutuyor, konuştuğunu ve düşündüğünü ayırt edemiyor. Yıllar sonra dışarı çıktığımda, insanlara soru soruyordum ama cevap alamıyordum. Çok kızıyordum. Sonra fark ettim ki konuşmuyormuşum, sadece soruyu düşünüyormuşum... İnsan, tecriti kelimelerle anlatamıyor. Serbest kaldıktan sonra, tecridi insanlara anlatabilmek için birçok etkinliğe katildim. Her seferinde fark ettim ki, insan bunu anlatamıyor. Bunu ancak yaşayan anlayabilir. Tecritin insanin kişiliğine verdiği zararları hissediyorsunuz, ama anlatamıyorsunuz. Bunu anlatabilecek kelimeler yok. Sorun da burada zaten."
Evet onun yaşadıkları üzerine söylenecek kelime yok gerçekten. İnsan doğası gereği konuşmadan, paylaşmadan duramaz. Ki onun yaşadıklarını hissettiklerini düşünün bir de. İşte belki o zaman bu kadar basit gelmez size bu ölüm oruçları, direnişler. Av.Behiç Aşçının da dediği gibi: "Adaletin Olmadığı Yerde Direnmek Haktır."
Biz de bu hakkımızı sonuna kadar kullanalım. Adaletin yok edilmesine daha fazla göz yummayalım.