- Kategori
- Deneme
Adı hayat II

Dedim ya işte toplamında adı hayat ve bizde o hayatı yaşıyoruz bazen mecburiyetten bazen keyiften bazense insan olmanın gereğinden… İnsan olmanın gereği yaşadığımız ve bizlere bahşedilen tüm bu güzelliklerinden yararlandığımız dünyanın büyüklüğünü düşünürsek, insanınoğlu şunu sormadan edemiyor; şu ölümlü dünyada neyi paylaşamıyoruz?
Gelişen ve gün be gün büyüyen bu dünyada her şey parmağımızın ucuna kadar getirilmişken nedir bu tatminsizliğimiz. Her şeye gereğinden fazla ve gereğinden kolay ulaşıyor olmamız mı? İşte tam bu noktada kelebeğin kozasından çıkış hikâyesi geldi aklıma, herkesin bildiği ve benimse anlatmaktan hiç bıkmadığım bir hikâye;
‘Kırlarda gezintiye çıkmış bir adam, yorulup da bir çalının gölgeliğine oturunca, çalının dalında, küçük bir kozanın varlığını fark eder. Bu bir kelebek kozasıdır ve tam da o anda kelebek kozadan çıkmaya çalışmaktadır. Adam, bir kelebeğin dünyaya gelmesine ilk defa tanıklık edeceği için heyecanlanır. Onu izlemeye koyulur… Saniyeler dakikalara, dakikalar saatlere yer bırakır ama kelebek bir türlü kozadan çıkmayı başaramaz. Sonunda adamın da sabrı biter ve şöyle düşünür: “Kelebek dışarı çıkmak için tüm çabasını harcadı ama başaramadı. Ben insanlık görevimi yapmalı ve onun kozadan çıkmasına yardım etmeliyim.” Ve cebinden çakısını çıkarıp, usul usul, kelebeğin çıkacağı deliği açmaya, genişletmeye başlar. Nitekim de bir iki dakika içinde kelebek kolayca dışarı çıkıverir. Fakat zavallı kelebeğin bedeni kuru ve kanatları buruş buruştur!
Adam kozadan çıkıp yere düşen kelebeğin, kanatlarını düzeltip uçmasını nafile bekler. Yazık ki kelebeğin ne buruşuk kanatları açılır ne de vücudu narin ve zarif halini alır. Adamın bütün iyi niyetine ve yardımseverliğine rağmen anlayamadığı şu olmuştur: Kozanın kısıtlamasına karşın kelebeğin daracık bir delikten dışarı çıkmak için göstermesi gereken çaba, kelebeğin vücuduna can yürümesi ve kanatlarının ütülenip açılması için zorunlu kılınmış ilahi bir yasadır! Kelebeğin, kozanın o dar çıkış yolundan geçerken yaşayacağı tüm sancıları, ağrıları ve ıstırapları onun, yaşamını türünün tüm özelliklerine uygun yaşayabilmesi içindi. Ama büyük bir şansızlık sonucu, bir insanoğlu ona “sezaryen” uygulayıp dünyaya o şekilde gelmesine yardımcı(!) olmuş ve böylece kelebek olup göklerde pervaz etmesi gereken bir tırtılı, tırtıl bile olamayacak özürlü bir hale çevirmiş yerde sürünmeye mahkûm etmiştir.’
Adı hayat, öyle ya da böyle… Seçim sizin…