Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Şubat '07

 
Kategori
İlişkiler
 

Adım

İlkokulu daha yeni bitirmiş kuzenime bakınca, gözlerinde kendi çocukluğumu gördüm bir ara... 11 yaşındaydım, ilkokul yeni bitmiş, zorlu bir sınav maratonu sonunda istenilen olmuştu, Anadolu Lisesi'ni kazanmıştım. Öyle bir süreç başlamıştı ki bizim için, dört kişilik çekirdek ailem tam dört parçaya bölünmüştü.

İlkokul öğretmeni olan annem, velilerinin ısrarlarına dayanamayarak, öğrencilerini mezun edene kadar görevine aynı okulda devam etmeye karar vermişti. Uzun yıllar doğup büyüdüğü yerden uzakta görev yapmış bir öğretmen olan babam o yıl, doğduğu yerin lisesine müdür olarak atanıp vefa borcunu ödeyecekti, kendi memleketinin insanları için birşeyler yapacaktı. Ortaokulu bitirmiş olan ağabeyim ise daha iyi bir eğitim almak üzere o yıl İstanbul'un köklü liselerinin birine kayıt ettirilmişi.

Ve ben...Evine sadece bir saatlik uzaklıkta olan, kış koşullarının hayatı zorladığı bir şehirde, sırf yolculuk yaparken büyüklerin gözü arkada kalmasın diye okulun pansiyonunda kalmaya başlayacaktım. Düşünsenize, sanki ayarlanmış da hepsi aynı yıla denk getirilmişti. Oysa ki daha çok küçüktüm.

Her hafta sonu evime giderken sırtımda taşıdığım çantadaki hazineyi çok zaman sonra anlayacaktım. Küçücük yaşımda aslında hayatın yükünü taşımaya başlamıştım.

Kuzenimin elindeki cep telefonuna ilişti bir ara gözüm, yüzümde bir gülümseme...Oysa ben her akşam elimde bir küçük jetonla annemi arayıp '' anne beni arayabilir misin? '' diyip öğretmenler odasının önünde telefonun çalmasını beklerdim. Sadece dört gün kalacaktım pansiyonda halbuki. Cuma akşamları ders çıkışı önce babamın gelmesini beklerdim, sonra iki olurduk, eve gittiğimizde üç... Ağabeyim geldiğinde de tam...

Bu böyle birkaç yıl devam etti, çantamdaki yük gittikçe ağırlaştı, yaşadıkça, gördükçe, anladıkça anlam kazandı. Büyüdükçe farkındalıklar arttı. Sorumluluk denen duygu farkında olmadan içime işlemişti artık. Kendi ayaklarımın üzerinde durabiliyordum, başımın çaresine bakabiliyordum artık.

O zamanlar anneme, öğrencilerini bana tercih etti diye içten içe kızmıştım, ama şimdi anlıyorum ki, aslında o zaman alınan karar benim hayata karşı dik durabilmeyi çocuk yaşta öğrenmemi sağlamış. O kadar şanslıymışım ki, büyüdükçe güçleniyordum.

Şimdi geriye dönüp baktığımda, küçük yaşta kazanılan bu sorumluluk duygusunun, ailemin benim kararlarım karşısındaki tutumlarını nasıl olumlu etkilediğini çok net görebiliyorum. Annem ve babamdan çok uzun zamandan beri ' benim kızım halleder, o başının çaresine bakar, o bir karar vermişse kesin doğrudur ' cümlelerini duymanın verdiği keyfi yaşıyorum şimdilerde... Annecim, babacım size minnettarım...

 
Toplam blog
: 18
: 1208
Kayıt tarihi
: 03.02.07
 
 

''Artık 28'imdeyim, büyümüş mühendis olmuşum, ama hala çocuk kalmış yüreğim. Her gün biraz daha b..