- Kategori
- Güncel
Adressiz mektup...

Gencecik yaşlarında, daha çocuk sayılacak yaşlarda yaşı büyütülerek darağaçlarına çekilenler sizler için sonsuzluğa gittiler. Yeniden perdeler açılsa sorar mısınız, onların suçu neydi diye.
Biliyorum ki yazdıklarım pek çok kimsenin umurunda bile olmayacak.
Ama ben yinede “su taşıyan karınca” misali vicdanıma karşı sorumluluğum gereği yazmaya devam ediyorum.
Bazen ülkeme mektuplar yazarım, bazen annelere yazarım, bazen iki âlemin nuruna yazarım, bazen cumhuriyetimizin kurucusuna, bazen çocuklara, bazen gençlere…
Bazen de adressiz mektuplar yazarım.
Bu da bunlardan bir tanesi.
Bu günde gençleri anlamayanlara, adreslerini bilmediğim orta yaş insanlarımıza yani yeri geldiğinde akillik yapabilecek insanlarımıza yazmak istedim.
Gençlerden korkmayın diye başlamak istiyorum.
Bu gençler, darbeler sonucu ülkemizde yaşanan gençlik talanından bizler kalan çocuklardır.
Ne zaman ki ülkemizde darbe kokan rüzgârlar esse kırılıp dökülen hep gençler olmuşlardır.
Şimdi bakıyoruz da geçmişten size kalan ne;
Size kalan; yaşadığınız darbelerin izlerini saklayan babaların çocuklarıdır.
Onlarda tıpkı babaları gibi ve aynı ruhla yaşanılır bir ülke istiyorlar.
Anlaşılmak istiyorlar, düşüncelerine değer verilmesini istiyorlar.
Çok mu şey istiyorlar.
Siz elli, altmış yaşını aşmış aklı başında olgun nesil,
Yılları geri getirebilseydiniz, bu gün hangi rolü oynardınız?
Saçınızla, küpenizle, pantolonunuzun paçasıyla, başörtünüzle, kıyafetinizle, dinlediğiniz müzikle uğraşılmasını ve sınırlar çizilmesini ister miydiniz?
O gençlerin giydikleri parkaları yeniden giyer miydiniz?
“Milliyetçi Türkiye”,“Tam Bağımsız Türkiye” ve ya “Tek Yol İslam” diye bağırır mıydınız?
Gencecik yaşlarında, daha çocuk sayılacak yaşlarda yaşı büyütülerek darağaçlarına çekilenler sizler için sonsuzluğa gittiler.
Yeniden perdeler açılsa sorar mısınız, onların suçu neydi diye.
Unutmayın ki; her genç dünyayı değiştirmek ister. Çünkü kendisi değişmektedir.
Korkmayın, onlar sadece hayallerindeki dünyayı haykırmaktalar. O dünyayı istemekteler.
Yarın hayata atıldıklarında onlarda bu acımasız çarkın dişlileri arasında öğütülecekler. Tıpkı sizin öğütüldüğünüz gibi.
Fidanlar kırılmamalı, fidanlar sevgi ile büyür.
Onların yeri bu ülkenin geleceğinde olmalı, soğuk mezar taşlarında değil.
O gençler ki gerektiğinde bu ülke için seve seve canlarını verenlerdir.
Bakın şehitliklere bunu göreceksiniz.
Yazdıklarım sizi rahatsız ediyorsa,
Hemen televizyonlarda yarışma programlarını, maçları, magazin programlarını izleyin.
Yalan yanlış yazan, bir futbolcu fotoğrafı veya magazin dünyasının bir güzelinin fotoğrafı ile bir sayfayı dolduran gazeteleri okumaya devam edin.
Yeni bir yazıda buluşmak dileği ile…