Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ekim '10

 
Kategori
Müzik
 

ADSO 2010-2011 Konser Sezonu’nu dünyaca ünlü piyanist Gülsin Onay’la açıyor

ADSO 2010-2011 Konser Sezonu’nu dünyaca ünlü piyanist Gülsin Onay’la açıyor
 

Değerli piyanistimiz Gülsin Onay'ı geçen yıl Antalya Piyano Festivali'nde de konuk etmiştik.


Antalya Devlet Senfoni Orkestrası, yeni konser sezonuna 22 Ekim’de, iyi piyanist Gülsin Onay’la merhaba diyecek. Sezon açılış konserinde, Polonyalı ünlü besteci Chopin’in 200. doğum yıl dönümü nedeniyle, piyano dağarının önemli eserlerinden birini, İkinci Piyano Konçertosu’nu seslendirecek değerli sanatçımız Gülsin Onay.

Antalyalı müzikseverler, bu yıl orkestralarıyla biraz gecikmeli olarak buluşuyorlar. ADSO, aslında 2010-2011 konser sezonunun ilk konserlerini, Arkeolojik kazıların 40. yılı nedeniyle Arykanda Antik Kenti’nde, Side Festivali’nde verdiler. 47. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde de 12 ve 14 Ekim’de ödül töreni ve kapanış konserleri verecekler.

ADSO konserlerini AKM(Kimine göre Antalya Kültür Merkezi, kimine göre Atatürk Kültür Merkezi)’nde Aspendos Salonu’nde vermekte. 22 Ekim Cuma akşamı saat 20:00’de başlayacak konserde, ADSO’nı Azeri şef Fahrettin Kerimov yönetecek.

Konserde çalınacak eserlerle ilgili detaylı bilgi:

F. CHOPIN – Piyano Konçertosu No.2, op.21, Fa minör:

* Maestoso (Görkemli, heybetli)

* Larghetto (Oldukça ağır tempoda)

*Allegro vivace (Hızlı tempoda-canlı)

Kontes Delphine Potocka’nın adına sunulan bu konçerto, Birinci’den önce yazılmış olmasına karşın, yayımlanma tarihi daha sonra olduğu için, ikinci olarak sıralanmıştır. Yazıldığı yıl 1826’dır. İlk olarak bestecisi tarafından Varşova’da 17 Mart 1830 günü seslendirilmiştir. Bütünü ile, Mi Minör Birinci Konçerto’dan daha dramatik olan vurgulamaları ile dikkati çeker.

Birinci bölüm, orkestranın temaları ,ilkin durgun bir biçimde, sonra da güçlü olarak tanıtması ile başlar. Tahta üflemeli çalgıların lirik bir motifi kısaca sunmalarının ardından, piyano ateşli biçimde atılıma geçer ve ilk temayı işlemeye başlar. İkinci tema, daha duyguludur virtüozca süslemeler içerir. Dinamik bir gelişme kesimini, temaların birbiri ardından sıralanması ve çeşitli modülasyonlar izler. Bu kesim boyunca solist hep ön plandadır. Bölümün sonunda ilk tema kısaca, yeniden sunulur.

İkinci bölüm de, belli etmeksizin Birinci Konçerto’nun ağır bölümünde olduğu gibi Chopin’in “favori”lerinden genç bayan Konstanze Gladowska’ya adanmıştır. Yine bundan önceki konçertoda olduğu gibi, bölüme İtalyan stilinde, uzun bir “şarkı” egemen olmaktadır. Bu şarkıyı sunarken solist, bir recitatifi de ön plana çıkarır. Bu “largetto”yu Schumann ve Liszt, hayranlık verici bulmuşlardır. Özellikle Liszt’in Mi bemol majör Konçertosu’nun ağır bölümünde, Chopin’in bu seçkin sayfasından etkilendiği bilinmektedir.

Son bölümde dramatik bir biçimde Fa minör tonuna dönülür. Bu bölümde de Polonya halk havalarından esinlenmiştemalar kullanılmaktadır. Birinci tema, hafif bir valstir. İkinci tema ise mazurka temposu ile sunulur. Eserin sonunda, kornoların çağrısı ile birlikte, piyanonun eşlikli bir kadansı duyulmakta, eser Fa majör akoru ile son bulmaktadır.

A. DVORAK – Senfoni No.8, op.88, Sol Majör

* Allegro con brio (Hızlı tempo ile parlak, gösterişli)

* Adagio (Yavaş)

* Allegretto grazioso (Orta hızda-yumuşak-tatlı-zarif)

* Allegro ma non troppo (Hızlı ama çok değil)

Antonin Dvorak, dokuz senfonisi arasında özel bir yeri olan, dinleyici yakınlığı ve sıcak, dinlendirici havasıyla sevgi derleyen Sekizinci Senfonisi’ni 1889 yılının Eylül-Kasım ayları arasındaki dönemde yazdı. Eser, bestecinin yönetiminde2 Şubat 1890 günü Prag’da seslendirildi. Yedinci Senfoni Sainte Ludmilla Oratoryosu ve Hayaletin Nişanlısı adlı kantat gibi ciddi, sıkı yapılı eserlerden sonra, dinlenmek amacıyla bulunduğu Vysoka kasabasının sakin atmosferinde yazılmış olması, esere bu “doğaya yakın” karakteri vermiş olmalıdır. Dvorak, bu senfonisinde “Yaratılışın harikalığı” üzerinde duygularına kapılan, coşup taşan bir ozan gibidir. Müzikal açıdan ise, senfoninin, romantik senfonilerde pek kullanılmayan Sol majör tonunda yazılmış ve bestecinin sık sık bvaşvurduğu, majör tonlardan minör tonlara geçişin ve tekrar majör tonlara dönüşün burada bolca kullanılmış olması dikkat çekicidir.

Senfoni, bir yandan da o güne dek yazılmış en ulusalcı, yerel renkleri, Çek halkının neşeli danslarını en güzel biçimde veren eserlerden biridir. Eserin her bir bölümünde coşku, benzersiz bir yaşama sevinci, doğa dinginliği, dünyasal zevklerin yüceltilmesi bardır. Senfoni, törensel bir havada, Sol minör tonun da başlar ama ansızın, flütün Sol majör tonundaki sevinç dolu cıvıltısına dönüşür. Ağır bölümün girmesiyle birlikte, eser bu doğal kıpırdayışları arkada bırakıp, içe dönük bir atmosfere bürünür. Yaylı çalgılar grupları ağıtsal bir motif sunarlar, flüt buna cıvıltılarıyla yanıt verir. Daha sonra da obua ile flüt, ardından solo keman, orkestranın yankılanmasıyla daha da vurgulanan, aydınlık bir ortama sürüklerler dinleyiciyi. Bir bakıma, senfoni, “uyanmaktadır”.

Kaynak: Dinleyicinin Kitabı-Üner Birkan

 
Toplam blog
: 355
: 1099
Kayıt tarihi
: 16.05.07
 
 

1960 Ankara doğumlu bir Çankırılıyım. İşimin burada olması nedeniyle, Antalya'da yaşamaktayım. Ti..