Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Eylül '16

 
Kategori
Deneme
 

Ağustos Böceği ile Karınca [full artı full masallar]

Ağustos Böceği ile Karınca [full artı full masallar]
 

UYARILAR: Bu blog [Full artı full Masallar] serisinin bir parçasıdır. Serinin diğer masallarını okumak için aşağıdaki linlere tıklayabilir, google'a full artı full masallar yazabilirsiniz. Serinin diğer masallarını aşağıdaki linklere tıklayarak okuyabilirsiniz:

Kırmızı Başlıklı KızRapunzelBremen Mızıkacıları,  Sindirella,  Hansel ve Gratel,

Ali Baba ve Kırk Haramiler,  Oz Büyücüsü

NOT: Ağustos böcekleri 17 yıl boyunca toprak altında bir larva olarak yaşar ve sadece bir ay için toprak üstüne çıkarlar. O bir ay boyunca, yani Ağustos ayında cırcır öterler. Onun amacı da çiftleşmektir. En etkili sesi çiftleşmeye hakkı kazanır. Ağustos ayı içinde 17 yıl boyunca toprak altında yaşamak üzere yumurtalarını bırakır ve ölürler.

HALKIN SEVGİLİSİ

Evvel zaman içinde kalbur saman içinde, zamanın birinde toprağın altında bir ağustos böceği yaşamaktaymış. Böcek yer altının önemli bir ismiymiş. Alemde ali kıran baş kesen bir kişilik olarak bilinmekteymiş.

Yer altı dünyasının bu karanlık ismini alemde bilmeyen yokmuş. Nerede bir yamuk yapan, mazluma eziyet eden varsa karşısında ağustos böceğini bulurmuş. Kendi çapında bir Robin Hood ruhu da taşırmış bizim böcek.

Mahallenin karısına kızına sarkan örümcekler, hırsızlık yapan hamamböcekleri ağustosu gördüklerinde hemen yollarını değiştirirlermiş. 

MAPUS YILLARI

Yine bir gün belediye binasına giden ağustos böceği rüşvet alan bir yağ böceğini görünce dayanamayıp rüşveti aldığı kolunu tuttuğu gibi koparıp atmış. Belediye binasında soğuk bir hava esse de kimse gıkını çıkaramamış. Ancak yasalar gereği kasten adam yaralamaktan tutuklanıp mahkemeye çıkarılmış.

Yargıç, ağustos böceğine 17 yıl ceza kesmiş. Ağırlaştırılmış larva cezasıymış çekmesi gereken. Ağustos böceği yıllarca kalacağı F tipi larvasına girmiş. Mapusta kendisini hiç bozmamış ağustos böceği. Delikanlı gibi girmiş, delikanlı gibi çıkmış dışarı.

ÖZGÜRLÜK

Bizim böceğin yokluğunda meydanı boş bulan iti kopuğu at koşturmuş ortada. Sarkıntılıklar, hırsızlıklar, tacizler almış başını yürümüş. Ancak ağustos böceği dışarı çıktığında hepsinini büyük bir korku almış. 17 yıl önce suç işleyenler artık yaşlandıklarından hem işi bırakmış hem de yakalanmamak için kaçıp gitmişler.

Ancak suça yeni bulaşıp ağustos böceğini bilmeyen yeni yetmeler onun neler yapabileceğini bilmediklerinden ne suç işlemeyi bırakmayı ne de kaçmayı gerekli görmüşler. İşte bizim ağustos, tam da bu ortamda yer yüzüne doğru yola çıkmış.

Larvanın çıkışında kendisini kalabalık bir kitle büyük tezahüratlarla karşılaşmış. Yer altı dünyasının önemli isimlerinden tespih böceği de gelip önce ağustosun elini öpmüş sonra kendisine el yapımı kehribar bir tespih vermiş. Artık ağustos yeniden özgürmüş.

HELAL SÜT EMMİŞ BİR BÖCEK...

Ağustos eski yıllarda iş tuttuğu ekibini yeniden bir araya toplamış. Çevresinden hiç ayrılmayan maiyetiyle birlikte yeniden doğup büyüdüğü sokaklara dönmüş. Kısa bir sürede mahallede dolanan hırsızların kolları, katillerin kopartılmış kafaları sokaklara saçılmış.

Ancak bir gün ağustos kendisinde bir değişim hissetmeye başlamış. Fiziksel olarak içinde bir şeylerin kımıldandığını görmüş. Adamlarını çevresine toplamış ve bir toplantı yapmış.

"Dostlar, hayatımda hiç yaşamadığım bir durumdayım. İçimde durdurulamaz bir kımıldanma oluyor. Anlayacağınız biraz kızışma yaşıyorum. Delikanlılığa pek yediremesem de bu kızışmadan biraz gözüm dönmeye başladı. Milletin karısına kızına bakma gibi bir şerefsizlik de yapmak istemiyorum. Ne yapacağımı bilmez haldeyim."

O an tespih böceği sakallarını avuçlayıp girmiş söze.

"Usta, bunda utanacak bir şey yok. Hepimiz erkeğiz, olur böyle şeyler. Abi sana şöyle güzel ahlaklı bir eş yaraşır. Lakin buralarda pek öyle sana uygun birileri yok. En iyisi biz yer yüzüne çıkalım. Sana helal süt emmiş iyi birisine bakarız abi."

Ağustos bu öneriye sıcak bakmış. Adamlarını toplayıp yeryüzüne çıkmış. Ağaca çıkıp "bir eş arıyorum" diye bağırmaya başlamış. Bir gün iki gün bağırmış durmuş öyle.

İlk günler kesat geçse de sonraki birkaç günde birkaç eş adayı görmüş. Lakin yüz bulamamış. Sonra kendisi gibi bir başka ağustos böceğinin de aynı şekilde eş aradığına şahit olmuş. Ancak o, konuya daha sanatsal yaklaşmaktaymış.

Elinde kemanıyla sazlı sözlü bir eş arama yöntemi seçtiğini görmüş. Bunu gören ağustos, müzikal bir enstrumanı işin içine katmanın faydalı olacağını düşünmüş.

İlk gün gitarı denemiş. Bir iki nota öğrenmiş. Sonra bedeninin ve ruhunun kontrol edilemeyen içsel bir tepkisi olarak Akdeniz Akşamları söylemeye başladığını fark etmiş. İşte o an bu müzik aletinin lanetli olduğunu düşünüp çalmayı bırakmış.

Sonrasında kah yan flüt, kah obua, kah ise uzun sap bağlama çalmaya çalışmış. Ancak bu çalışmalar sırasında tırmandığı ağacın altında yuvası olan karınca çok rahatsız olmaktaymış. Rahatsız olsa da sabretmiş ve ses etmemiş karınca.

Bizim ağustos, günler sonra kendi enstrumanını bulmuş. Artık elektro bağlama çalacakmış. Hem yazın sıcağına, hem de önünde uzanan başak tarlalarına uyumlu, Ankara'nın ovalarının ambiyansını yansıtan otantik bir enstrumanmış seçtiği. Eline aldığı gibi Angara'nın bağlarını döktürmeye başlamış.

BÜYÜK DOSTLUK BÜYÜK KAVGAYLA BAŞLAR

Bu şarkının etkisiyle eşini de hemen buluvermiş. Bir güzel çiftleşmiş, Ancak artık karınca dayanamamış, çıkmış ağustosun karşısına.

"Kardeşim, 15 gündür resmen kafamı s.ktin. Ses etmeyecektim ama bu ne gürüldür böyle? Hadi onu da geçtim bir de evimin tepesinde çiftleştin. Resmen fuhuş yuvası yaptın burayı. Ben bütün gün çalışıyorum sense bir aydır sabah akşam berbat müzik yapıp bir de fuhşa giriyorsun. Allah bellanı versin pislik herif" demiş.

Bunun üzerine ağustos böceği çıktığı ağacın dalından yavaş yavaş aşağı inmiş. Karıncanın yanına yaklaşmış.

"Bak koçum. Anlaşılan o ki beni tanımıyorsun. Şimdi o kulaklarını aç ve iyi dinle" demiş.

"Birincisi ben fuhuş yapmadım o benim helalimdir, önce elini indirip ağzını toplayacaksın. 17 yıldır yer altında mapustaydım, kafam zaten bir milyon, yani asabiyim bu iki... Son olarak müzik umurumda değil, amacım nefsimi temizlemekti, temizledim. Şimdi gelelim senin senin sabahtan akşama kadar çalışma mevzuna. Eğer helalinden kazanıyosan bu seferlik kolunu koparmayacağım, yok eğer işine çakallık karıştırdığını görürsem kışı göremezsin haberin olsun."

Ayarı verdiği karınca bir ara racona raconla cevap vermeyi geçirmiş kafasından ancak o sırada tepelerinde dolanan eşek arısının ağustos böceğini görünce saldırmak yerine " Abi saygılar" diyerek uzaklaştığını görünce karşısındakinin şaka yapmadığını anlamış ve sessiz kalmış.

"Anlıyorum, isterseniz bunu tarladan topladığımız mısır ve buğday tanelerimizi yerken tartışabiliriz" diyerek ağustosu evine davet etmiş karınca. Ağustos da bu hareket karşısında başını sallayıp kabul etmiş teklifi.

SON RAKIYI İÇMİYECEKTİK...

O gün karınca sofrayı donatmış. Sofra tahıllarla doluymuş. Ağustosun isteği üzerine Tekirdağ boğma rakı ve kavun da konulmuş sofraya. İkisi de yemiş içmiş karınlarını doyurmuşlar. Oldukça iyi bir dostluğun başlangıcı olacak gibiymiş bu. Ancak aniden ağustos rahatsızlanmış.

Karınca birden yere yığılan ağustosun başına koşmuş.

"Abi noooldu iyi misin? 30 günün dolduğu için mi böylesin? Yoksa zamanın mı doldu abi?" demiş.

Ağustos zorla yutkunmuş  ve az bir nefes çekmiş ciğerlerine

"Bu rakı sahte... İkram ede ede bunu mu verdin ecdadını... Senin gibi pintinin.... Hıaaaa" demiş ve orada can vermiş. Oysa daha 30 günün dolmasına 12 gün varmış ama bu yiğit adam da sahte rakı kurbanı olmuş.

O günden sonra karınca sahte içkiye tamah etmemiş ve kaliteli gıdanın önemini kavramış. Bu hikayede bu sosyal mesajla son bulmuş.

 

 
Toplam blog
: 352
: 2915
Kayıt tarihi
: 05.06.10
 
 

Jack Amca, düşünsel dünyasındaki gelişmeleri dışa vurmak niyetiyle başladığı yazı yazma sevdasına..