- Kategori
- Blog
Ah Editör Editör, Ne Haldeyiz Bizi Gör!

B U N L A R I …
& Blogcularımız arasından seçilen milliyet. com. tr blogcularının, Milliyet Blog’dan kopmadıklarını, yazılarını burada da yayınlattıklarını,
& Bunların içinde ne atlıya, ne de eşekliye selam vermeyen, ego’su kabarıkların, kartal misali yüksekten uçmağa devam eylediklerini ve "blog’la com. tr" arasında yeşil hat çizip, suya sabuna dokunmadıklarını, yorum yazma zahmetine de katlanmadıklarını,
& Blog’a üye olacak adayların ilk yazıları, editorya’da uzun uzun beklerken, lay-lay-lom’lu yazılara sere serpe yer verildiğinin çelişki olup olmadığını da sormak istediğimizi
& Seçim vaadi gibi olmasın amma, bir gün ben de, Sevgili Başak Hanım'ın gözünden düşmezsem, bu yakınlarda benim de com. tr yolunu tutmama “ramak” kaldığımı hissettiğimi, o zaman bütün blog’cu arkadaşlarıma bu sıcak havalarda istisnasız kar helvası ısmarlayacağımı,
& Esasında benim gibi durumdan vazife çıkararak “hislenen” lerin çok olduğunu, hala daha sınıf değiştirmek için “neyimiz eksik” diye zaman zaman türkü tüttürerek teselli olduğumuzu,
& Bu sınıf atlamanın “hendek atlamak” tan beter olduğunu, sahura kalkar gibi geceleri blog yazmağa kalkıp, klavye başında uyumamıza rağmen, MB’ nin mürüvvetlerini göremediğimizi,
& Bendeniz, ulusal gazetelerin hepsinde çalışmış, halen İzmir’de yayınlanan, 52 yıllık 16 sayfa gündelik Ege Telgraf Gazetesinin köşe yazarı olmama rağmen, gözümün bu Milliyet Blog folluğunda olduğunu,
& Bu gidişle ve de bu kafa ile daha bu folluklarda bizim "tavuğun, daha da çökeceğinin" anlaşıldığını,
& Gök kubbede “hoş bir seda” olsun, bir avuç sağlam arkadaşımız bulunsun, ele güne karşı “çalışıyor ya!" demek için, klavye tıngırdatanların, şimdi de “ Bu iş nereye kadar varacak be yau” diye dertlendiklerini.
& MB’ ğa aşık olanlar arasına, Amerika’dan katılan Newyorker’in : “Şu Milliyet Blog çok yaşasın. Akşamları yatmadan önce okursan, mışıl mışıl uyursun. Hem de kahkahalara atarak. Ne şeker valla” diyerek Necati Tüfekçi’ye yorum yazdığını,
& Maaş yok, para yok, pul yok, ama bloğun “bio enerjisi var” diye diye yedinci seneye rağmen yıllık izinlerimizin biriktiğini, temettü ikramiyelerimizin bloke edildığini, daima çıkış vizesini cebimizde taşıdığımız bu bloğun çilesini neden çektiğimizi, bir türlü bulamadığımızı,
& Elalem gibi “ istemezük” veya “isterük” diye diye, gerine gerine pankart açıp, 8 bin mevcudumuzla “ Habur Sınır Kapısına “Blok kapısına “ bir türlü dayanamadığımızı
& Pankartlara yazılar yazarak, sloganlar atarak “ ellere var da, bize yok mi?” Veya “ Alan da gaçan mı?” veya “ Ey editör editör / Yaktın bizi bak gör / Üç gün bekletilir mi bir yazı / Kimse çekmez şimdi bu nazı / diyerek dertlenenlerin bulunduğunu,
& Ama bir türlü Milliyet Bloğun yolunu bile daha bilemediğimizi,
& Facebook’a kapağı atanların “OH NE ALA. Editör yok. İmla yok. Eve geç geldin diyen yok. Nereye gittiğine karışan yok, hangi kahvede kağıt oynadın da ütüldün diyen yok, limitsiz kredi kartı gibi laylay-lom’ları sıralamak serbest diye diye orada at koşturanların yorulduklarını, Facebook’ın da cılkının çıkınca, MB’a dönüş yapanların arttığını,
& Kağıt üzerinde 8 binlik rekor yazı kadrosunu elinde bulunduran Blog İdaresinin, gelecekte bir gün, ordusunu feshetmek mecburiyetinde kalırsa, Nasrettin Hoca misali kırpılıp kırpılıp yıldız yapılarak semaya savrulacağımızın bir gün hakikat olacağını,
& Bu kırpık yıldızların Samanyolu’na karışarak biz çizgi halinde blog serüvenlerimiz, döğüşlerimiz, kavgalarımız, laf sokuşturtmalarımız, çimdik atmalarımızın, bu kırpıklar arasında , “hamsinin gözleri gibi bir yanayi bir söneyi olacağımızı,”
& Samanyolu’nun kuyruğuna takılıp, bizler gökyüzünde pırıldarken, Bloğumuzun Muhtarı İlyas Bayram’ın “paralı” dürbünüyle Gök yüzüne bakacak çocuklarımız ve torunlarımız arasında: “ Bir tık uğruna Ya Rab ,/ Ne güneşler batmış, / Ne değişik dünyalar kurulmuş / Bizimkilerde de, hiç akıl yokmuş!” diyecekler mi diye şimdiden endişelendiğimizi,
B İ L İ Y O R
MUYDUNU(Z ?
NOT: Bahsettiğim EGE TELGRAF gazetesinin ve dünkü köşe yazısının küpürü (Aşağıda)