Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Aralık '13

 
Kategori
Güncel
 

Ahlaksız İslam modeli

Kapitalist bir düzen içinde gerçekten var olması çok zor olan iki görüş vardır. Sosyalizm ve İslam. Bu ikisinden ilki paylaşımcı ikincisi ise (sencil) diğergamdır. Oysa Kapitalizm kendini düşündürür önce. Kendini, ailesin, cemaatini cemiyetini ırkını vatanını milletini devletini ve paktını. Bu anlayışta olan biri önce ben der, sonra bizder. Dediği biz'in içinde ırktaşı, mezhebdaşı vardır.

Kapitalist sistem içinde dürüst müslüman bir tüccar olmak elinde kılıçla Allah için zalimlere karşı savaşan ve ölen şehit gibidir. Bu gittikçe zorlaşan bir vaka.

Zira ne kadar Müslüman olursa olsun çevremize baktığımızda kapitalizmin para ve menfaat, çıkar kokan aroması ister istemez tüccarın üzerine siniyor zira kendisi mali mevzuatla işinin sürekliliği arasında gidip geliyor.

Bir yanda onu sıkıştıran vergisel ve genel mali prosedürler, sabit giderlerin artışı, diğer yanda çalıştırdığı insanların hakkının yenmemesi meselesi.

Devlet kendi alacağı vergileri alırken çatır çatır bunu ödetmekte. Kendi mali açıklarını kapatmak için ek vergiler, resimler harçlar koyduruyor. Emekçilerin agari ücretle geçinip geçinemeyeceini sorgulamıyor bile.

Başta ticarette ve devlette başlayan bu yapı domino taşı gibi diğer tüm sosyal kurum ve yapılarada yansımakta. Kendini merkeze koyma hastalığı. Şirketi, devleti, cemaati, yoldaşları, dindaşları, yurttaşları ve vatandaşları merkeze alma var mı? VAr ama kendinden sonra...

Ahlaksız İslam Modeli bu yapıyı besliyor ve destekliyor. Nasıl mı?

Mesela günahlarınızı defalarca yapabiliyor ama bu günahlarınızdan bir Mübarek'ten tövb alarak kurtulabileceğinizi bilmek sayesinde yine yeniden günahlar işlemeye açık oluyorsunuz.

Kainatı yüzüsuyu hürmetine yarattığı iddia edilen Hz Muhammed, mübareklerin aracılık etmesiyle öbür tarafta olduğu düşünülen Sırat Köprüsünden müritlerini karşıya geçirecek safsataları insanların kendilerini kurtulmuş hislerine kapılmalarına ve yavaş yavaş dejenerasyona başlandığını görebilmektesiniz. 

Bir örnek vereyim. Yurt dışında tanıdığım ve yıllarca önce ateist sonra teist daha sonrada İslama geçen biri hakkındaki gözlemim şu. Bu kişi ateistken daha mütevazi daha insancıl ve ahlaki idi (bazı dönemleri hariç), teist olduktan sonra daha da insancıllaşmıştı. Davranışlarına daha dikkat eden biri olmuştu. Ancak İslama girdikten sonra bu tavır değişti. Neden peki?

Çünkü şefaate ereceğine inanan bir mürit hayatını şeffaflaştırmaktan kaçıyor. Sorumluluk duygusunu bırakıyor. Nasıl olsa Hz Muhammed şefaat edecek, şeyhim şefaat edecek beklentisi insandan sorumluluğu almakta. Hele hele gel ne olursan ol 40 bin kere tövbeni bozsanda gel söylemleri UMUT verse de diğer yandan insanı rehavete ve akabinde günaha da itiyor. Nasıl olsa tövbe ederim Allah bağışlayıcıdır tuzana düşebiliyor insan.

Bu yaklaşımlar dual kişilik oluşturup ben merkeziyetçi kapitalizmin şımartmasıyla kişiyi daha da ahlaksızlaştırmakta.

İşte günümüzün ahlaksız islami anlayışı bu şekilde oluşmakta. Hem dindar hem kapitalist olamazsınız. Sevdiklerinizden harcamadıkça mümin olamazsınız. 

İslam toplumlarında günmüzde namus deyince akla iki bacakarası gelmekte, iki dudak arası gelmemekte, verilen sözler unutulmakta, kolayca yalan söylenebilmekte, dedikodu, iftira atılabilmekte, nefis kendi avukatlığını ustaca yapabilmektedir.

Kızlarının başlarındaki örtüyü düşünen kafa ay zamanda ihalelere fesat karıştılmasına ve haksız kazançlar elde edilmesine izin verebilmektedir.

Bu nasıl İslam bu Nasıl Müslümanlık Allah aşkına?

Kendini necip ve kurtulmuş sanan bir milletten veya ümmetten daha ahlaksızı olamaz zira temiz olduğunu sanmak banyoya gitmenin önündeki en büyük engeldir. 

 
Toplam blog
: 722
: 3755
Kayıt tarihi
: 23.01.09
 
 

A.Ü İktisat Fakültesi mezunuyum, daha önce Kazakistan ve Hollanda'da eğitmenlik ve tercümanlık iş..