Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Haziran '10

 
Kategori
Aile
 

Aile kurmak

Aile kurmak
 

Netten...


27 Haziran 2010 tarihinde Hürriyet Gazetesi’nde bir röportaj okudum, isim vermek istemiyorum. İnsanların özel hayatları hakkında yorum yapmak istemiyorum, röportajın tamamını okuyamadım zaten, sadece okuduklarım, aile hakkında düşüncelerimi yazmamı tetikledi.

Bir insanın aile kurabilmesi için ilk şart, bana göre, sorumluluk almaya hazır olmaktır. Daha önemlisi, bu sorumluğu almak için istekli olmak.

Aile, sorumluluk gerektiriyor, kişisel özgürlüğün kısıtlanması kaçınılmaz ( kendi isteğimizle olmalı) ve ortak mücadele ;hayallerin ve hedeflerin gerçekleştirilmesi için.

Olumsuzluklar her insanın hayatında mutlaktır ve dolayısıyla bir ikilinin hayatında, iki kat daha fazladır. Gündelik hayatın olumsuzluklarıyla ortak mücadele etmeyi göze almak şart.

Aile kurmak için bilinçli seçim söz konusu, sadece aşk değil. Elbette ki aşk olmasın demiyorum kesinlikle.

Aile kurmak kısaca; aşk+bilinçli seçim+sorumluluk almak …

Bana göre, aile kurmak isteyenlerin, sadece birbirlerine âşık olmaları yetmiyor… Öncelikle âşık olmak gerekiyor; hayata, doğaya, insanlığa, çocuklara ve aile kavramına. Ailenin kutsallığına inanmış olmak çok önemli, çünkü aile çok kutsaldır.

Aile kurmak için insan belli olgunluğa erişmiş olmalı.Bunun için kendini hazır hissetmeli. Tabii ki başka bir insanla karşılaşmış ve o insan da bunun için hazır olmalı. Gayet tabii ki bu iki kişi, birbirlerini sevdiğini hissetmeli ve yeni kuracakları yuva için, özgürlüklerinden kısmi de olsa ayırmaları gerektiğini bilmelidir.

Aile, hak ve mecburiyetlerden ibaret değildir. Dayanaktır ve insanın en mahrem alanıdır. Aileden hiçbir zaman ayrılamayız… Doğduğumuzdan, ölümümüze kadar…

Hayatımızda pek çok şey değişiyor; yaşadığımız mekanlar, okulumuz, işimiz ve dolayısıyla, yaşam şartlarımız da değişiyor; okul arkadaşlarımız, üniversite arkadaşlarımız, iş arkadaşlarımız …

Bazen mahalle değiştiriyoruz, bazen şehir, bazen ise ülke…

Kendimiz bile değişiyoruz ; düşüncelerimiz, zevklerimiz, görüşlerimiz, duygularımız.Sevdiğimiz yazarlar, filmler, müzikler ( bazılarının hayatımızdaki varlığı çok uzun sürse bile ).Doğuyoruz, büyüyoruz, olgunlaşıyoruz, bir şeyler kuruyoruz veya kırıyoruz ve sonunda ölüyoruz.

Bu süreçte değişmeyen tek şey ailemiz. Bizim isteğimiz ve seçimimiz dışında - doğduğumuz aile.( Bu da kaderimiz)

Ve sonrasında kendi seçimlerimizle kurduğumuz aile. Burada birkaç seçenek var:

- Aile kurmama seçimi ( herkesin hakkı olan, saygı duyulacak bir hayat seçimi. Belki de en önemlisi )

- Bilinçli ve gerekli sorumlulukları göz önüne alarak aile kurma seçimi ve onun kurulması ( yine saygı duyulacak bir hayat seçim ve en iyisi belki, çünkü insanın gerçek bir dayanağı var ondan sonrasında)

- Çıkar ilişkisi için kurulan aile seçeneği. Mesela, para, şöhret vb. Yorum dahi yapmak istemiyorum.

- Aile kurmayı seçmemişiz, öylesine olmuş. Bence en trajik seçenek.Belli olgunluğa ulaşamadan , aile kurmak gerekiyor mu? Ve kiminle? sorularını cevaplayamadan. İki kişiyi de mahkûm eden seçenek, sonrasından doğan çocukları da.

İşte bu kadar. Önce olgunluk. Ve aşk…Sadece diğerine karşı değil ama, hayata duyulan aşk…Anca bu aşk olursa, bazı şeylerden kolay vazgeçebiliriz, geleceğinin adına. Ve bir gün, bir İnsan yaratmanın mutluluğunu yaşayabiliriz. Bir İnsan! Şansımız yaver giderse ve kaderimizde varsa, belki İnsanlar… Leyleklerin getirdiği …

 
Toplam blog
: 144
: 1854
Kayıt tarihi
: 13.03.08
 
 

Doğduğum ve büyüdüğüm şehir Kırcali, Bulgaristan. Yıl 1964. Makina Mühendisiyim. Evli ve iki çocu..