Akil adamlarla nereye varılır?

Otuz yıldır süren terör sorunu ilk defa ciddi bir çözüm sürecine girmiş görünüyor. Başbakan tarafından oluşturulan akil adamlar grubuna baktığımızda önemli çoğunluğunun yıllardır iktidar destekçiliği yaptıkları bilinmektedir. Nasıl bir çalışma yapacaklarını da zaman içerisinde göreceğiz. Bu uygulamanın dünyada bir örneği var mı bilmiyorum ama terör gibi tüm toplumu ilgilendiren siyasi, ekonomik ve hukuki boyutu olan böyle önemli bir konunun bu yöntemle çözülebileceğine pek inanmıyorum.

Başbakan vermiş olduğu beyanatlarında üstüne basa basa hiçbir tavizin verilmediğini, vatandaşların müsterih olmalarını vurgulamaktadır. Ancak bir televizyon programında gayet saygılı ve yandaş üç gazeteciye ders verir gibi eyalet sisteminden bahsedebilmekte, Kürdistan yanında Lazistan da diyebilmektedir. Demek ki karşı tarafla gizli bazı görüşmeler yada anlaşmalar var gibi. Bu durumdan hükümet üyelerinin ve meclisin dahi haberdar olmadığı anlaşılıyor. Yoksa millet bir oldu bittiye mi getirilecek, çok düşündürücü bir durumla karşı karşıya bulunuyoruz.

Bu çözüm sürecinde MHP tavrını süreç daha netleşmeden olumsuz olarak ortaya koymasını da acelecilik olarak görüyorum. Hele liderlerinin parti mitinginde vurmaktan, ölmekten bahsetmesi akıl alacak bir olay değildir. 12 eylül öncesi sağ-sol çatışmalarında yok yere hayatlarını kaybeden yüzlerce ülkücü gerçeği ortada iken. Bu görev devletin güvenlik birimlerine aittir. Talihsiz bir açıklama, demokrasiye ve hukuka da aykırıdır ayrıca. Ya CHP nin durumuna ne dersiniz, genel başkanları bir konuşmasında 'Başbakan eyaletin ne olduğunu bilmez' dedi. Hayret edilecek bir konu gerçekten. Başbakan eyalet dedi mi, dedi. Sen kendi görüşünü, partinin politikasını söyle, tavrını net bir şekilde ortaya koy. Tüm ülkeyi ilgilendiren hayati bir konuda tavrını, duruşunu millet görsün, böyle ikircikli sözlerle siyaset yapılmaz.

Gündemin ilk sırasında bu çözüm süreci bulunmaktadır. Akil adamlar buluşu bu sürece katkı verse bile uzamasına neden olacaktır. Uzadıkça da başarısız olma riski artacaktır.

Dileğimiz ülkemiz bölünmeden, bayrağımız tüm sınırlarımız boylarında dalgalanmak koşuluyla çözüme varılmasıdır. Zaman küçük siyasi hesaplar yapma zamanı değildir. Otuz yılda terörü önleyemezsen elbette kabul edilebilir tavizleri de vermek zorundasınız.