Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

26 Ocak '12

 
Kategori
Deneme
 

Akillıca gidiş ile akıllı gidişin farkı

Akıllıca ile akıllı olmanın farkı mavice ile mavi arasında olduğu belirsizce görünür. Bireylerin ve toplumsal davranışların irdelenmesinde bu küçücük görünen fark kuşaklar boyu zorlanılarak aşılabilecek bir dağ gibi durur. Akıllıcalık bir tam olmamışlık halidir. İçinde akıllı duruşa yönelme, akıllı tutumu taklit etme çabası olsa bile temeli aklın sağlam kurgusundan yoksundur. Matematiğin, mantığın, bilimsel verilerin birikimleriyle işleyen akıl önünde duran sorunları iç yapılarını kavrayıp ileriye doğru çözümlüyerek ilerlerken; akıllıcalık var olan koşullar içerisinde tutunmaya çalışır. Akıllıcalıkta kaçınılmaz olarak kurnazlık, aymazlık ve küçük çapta çıkarcılık barınır. Akıllıcalık bilimsel duruş gibi sürekli, kararlı ve devrimci bir tutum yerine süregelen koşullar içerisinde günlük kazanımların ardına düşer. Koşullar susmayı gerektiriyorsa susar, teslim olmayı gerektiriyorsa çabalarını yaltaklanarak sona erdirir. Akıllıcalık birbirini dışlayan iki görüş arasında yılan gibi kıvrılarak o an için durumuna uygun olan yerde yer alır. Evrensel terminolijide buna oportünizm denir.

Günlük yaşayışta bir çok insan onulmaz biçimde oportünisttir. Ne yazık ki bunların büyük çoğunluğu da aydın denilebilecek kesimlerden çıkmaktadır. Bu kesimlerden çıkan akıllıca bireyler kendi kişisel çıkarlarını toplumsal çıkarlar düzeyinde işleyip doğrulardan yola çıkarak yanlış sonuçların benimsenmesini bir insanlık hakkı olarak talep ederler. Genel geçer olgular ve yükselen değerler akıllıcaların yaltaklanalanarak sığındığı mabetlerdir. Ortalama insanın eğilim ve zaaflarını çok iyi kullanırlar. Başarılı da olurlar.

Çevrenize baktığınızda bu akıllıca geçinen oportünist tipleri fazlasıyla görebilirsiniz. Sevdiğiniz kadın, tartışmasız inandığınız erkek sizin samimi duygularınızı bir meta gibi kullanan bir alçaktır aslında. Birlikte iş yaptıgınız, yaşam yolunu birlikte tırmandığınız arkadaşlarınızda da bu pis çıkarcılğı görüp bir dönem anlamakta ve kabul etmekte güçlük çekersiniz.

Akıllıcalığı bir yaşam felsefesi olarak seçen bireylerden bazıları siyasete atılıp, ülkesinin geriliğinden, insanlarının aymazlığından yararlanıp siyasal yaşamda da oldukça ileri düzeylere gelebilir; bakan hatta başbakan da olabilirler. Öyle yükselirler ki aslında olmaları gereken yerlere küçümseyerek bakarlar. Bu tip kişilerle akıl yoluyla başetmek çok zordur.

Şark kurnazlığıdır akıllıcalığın diğer adı. İleriyle hiç bir ilgisi olmayan; zaman karşısında kendilerini ve etkiledikleri insanları bir pislik çukuruna atan bu insanlar uzun zaman ölçümlerinde de daima tarihin çöplüklerinde yerlerini alırlar. Akıl ve bilim ergeç yener onları. Akla dayanan batı ile şark kurnazı doğunun durumu budur. Oportünist sevgilinin kalbimizde izi bile kalmaz. Onlar hiç bir şiire hiçbir şarkıya layık değildir. O sinsi, akıllıca dostları iğrenerek anarız. Yine de akıllıca geçinirler aramızda. Nasıl kıyarlar bir sevgiliye bir dosta, bir inanan topluluğa anlayamam. Özellikle 1980' den sonra çevremiz bu üç kağıtçılarla doldu. Kimi seveceğimizi, kime inanacağımızı şaşırdık. Aklın yolu birdir. Herkes çevresindeki akıllıca geçinenleri bulup çıkarsın. Onlara aklın yolunu, bilimin doğruluğunu gösterelim. Sevmeyelim, değer vermeyelim bu küçük insanlara. Bu tiplere aşık olmayalım. Bu tipleri başımıza taç etmeyelim. Kimden olduğunu bilmediğim bir dize var belleğimde: ''Ölmek mi dersin bu akıllıca gidişin sonu?''

 
Toplam blog
: 40
: 661
Kayıt tarihi
: 11.01.12
 
 

Anadolu'da yoksul bir bozkır kasabasında doğdum. Yoksul, acı, zor bir çocukluk ve gençlik yaşadım..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara