Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

05 Aralık '11

 
Kategori
Futbol
 

AKP'den veto tepki: Herkes, imzasının arkasında durabilmeli!

AKP'den veto tepki: Herkes, imzasının arkasında durabilmeli!
 

 

“Şike Yasası” diye adlandırılan yasanın Çankaya’dan “veto” yemesi, kimilerini çok sevindirdi.

“Ekran aslanları” diyeceğimiz, sözde yorumcular, vetoya karşı çıkanlardan kendilerine eleştiri gelince, ağızları köpürürcesine saldırıya geçtiler. Beylere göre, yasanın veto edilmesi için çaba göstermek, daha ileri giderek Cumhurbaşkanı’na mektup yazmak, Cumhurbaşkanı’nın danışmalarını arayarak, yasanın veto edilmesi yönünde telkinlerinde bulunmak bir haktır.

Ama, yasa niye veto edildi, diye soru sormak, neredeyse “vatan hainliği”yle eşdeğer.

Dün gece ve bugün, ekranlardan, “Aziz Yıldırım’ı babam gibi severim” diyen, Aziz Yıldırım içeride diye üzülen Rıdvan Dilmen’e saldırılar, ilginç değil mi?

Üstelik bu saldırıları sürdürenlerin önemli bir bölümü de, “takım ruhu”yla hareket eden “aslan”lar. Onlar için rakip görülenlerin, nasıl olursa olsun, saf dışı bırakılmaları gerekir. Zaten onun için de var güçleriyle, koro halinde saldırıyorlar.

Bir takımın taraftarı olmakla övünen o “ekran gülü”, “ekran bülbülü” diyeceklerimiz, durmadan atış yapıyor. Rakipleri yok olsun, suçlansın, hak etmedikleri öyle cezalar alsınlar ki, bir daha bellerini doğrultamasınlar, kendileri/ takımları parsayı toplasın.

Katillerin az bir cezayla kurtulduğu, katile hüküm giyene kadar “katil sanığı” demeyi hukuka saygı gereği sayanlar, şike iddialarıyla suçlananları, haftalarca yerden yere vurdular, “medya mahkemesi”nde mahkum ettiler. Bekliyorlar ki, iddianame, hüküm yerine geçsin.

Yasanın veto edilmesini istemek bir hak oluyor da, onaylanmasını istemek niye suç oluyor?

Bu, mantıksızlığın daniskası değil de nedir?

İşin ilginci, “fırsatçı damgası” yiyen bir kulüp başkanının, sevindirik olmuşçasına, aralık bulduğu kapıdan dalıp nutuk atması...

Amaç ne?

İşte, KDV’si içinde bir soru!

*****

“Şike Yasası” veto edildi diye sevinenler, alkışlayanlar çok!

Belli bir kesim, sazı almış eline, durmadan çalıyor. Çalınan, aynı; buna “nakarat”tan başka bir ad bulamazsınız.

Söz konusu yasayla, medya denen kesimde gemi azıya alanlara da uygulanacak, ekranlar “kirlilik”ten kurtulacak, adam gibi spor programları yapılacak beklentileri vardı.

Neydi o, “Al geri, veri ileri” yöntemiyle, eleştiri sınırlarını aşan, belden aşağı laflar? Maçı konuşmak yerine, kafaya takılan futbolcular, yöneticiler üzerinden saatlerce çene çalmak. Yayıncı kuruluş hem kulüplerin “iş ortağı” olacak, hem kimi kulüpleri/ yöneticileri/ futbolcuları karalama aracı!

Şike iddiaları patlak verince,  bu kez, futbolla uzaktan yakından ilgisi olmayan kişiler de ekranlarda boy göstermeye başladı, atış serbest ya, ortalığı hallaç pamuğu gibi attılar.

Doğru söyledikleri yok muydu?

O kadar saldırı/ karalama içinde söylenen “doğru kırıntısı” diyeceğimiz saptamalar, genel içinde hiçbir değer taşımazdı.

Futbol kamuoyu, “medya mahkemesi” tarafından futboldan soğutuldu. Bir zamanlar, rakip olmalarına karşın “derbi”leri birlikte evlerde izleyenlerden bir kısmı, çoğu kez maç bile izlemiyor.

Niye?

Kimi futbolseverler de, sevdikleri takımın azılı savunucusu pozundaki “ekran aslan”larından rahatsız. Onlar da biliyorlar ki, o “ekran aslanları”nın bir başka amacı da, maçlarda gürültü patırtı olsun.

Olsun ki, tam da kendi üsluplarına uygun program yapma fırsatı doğsun. Yoksa, gürültüsüz patırtısız maçtan sonra onlar ne söyleyecekler?

*****

“Şike Yasası” veto edildi diye sevinenler, alkışlayanlar çok!

Çankaya’nın “veto” gerekçelerine inanırsınız, inanmazsınız, orası ayrı. Ancak, kamuoyunun sesine kulak verildiğine inanmak o kadar kolay değil. Öyle olsaydı, nice yasayla ilgili, toplumdan gelen tepkilere kulak verilirdi.

Sorun şu: Uzun tutukluluk, cezaya dönüşüyor mu, dönüşmüyor mu?

Alkışçılar, bunların çoğu başka davalarda da aynı mantığı taşıyorlar, uzun tutukluluktan hiç de rahatsız değildir.  Öyle bir mantık çıkıyor ki ortaya, “benim adamın”, “senin adamın”...

O zaman , “seninki” yatsın, “benimki” çıksına geliyor...

Hoş, kulüp ruhuyla davranan öyleleri var ki “sağ”dan “sol”dan, onları izlemek bir başka!

*****

“Şike Yasası” veto edildi diye sevinenler, alkışlayanlar çok!

Yasa, Meclis’e gönderildi.

Bir de baktık ki, uzun tutukluğun cezaya dönüştüğünden dem vuran Bülent Arınç, hoşgörüyü unutmuş. Kendisine Deniz Feneri sanıklarının tutuksuz yargılanmak için 100 günde serbest bırakılmaları konusundaki gerekçe sorulduğunda susmayı yeğlemişti.

Ama bu vetoya ilişkin...

“Cumhurbaşkanımızın kamuoyunun vicdanına da, sesine de, düşüncesine de ortak olduğuna inandığını” söyledikten sonra, milletvekillerin iradesini ipotek koyuyor:

“Sanıyorum bu gerekçeler, doğrultusunda siyasi partilerden hiçbir temsilci bu kanunun tekrar çıkarılması için gayret göstermeyecektir"

*****

“Şike Yasası” veto edildi diye sevinenler, alkışlayanlar çok!

Bugün AKP'den ilk tepki geldi.

Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş “Herkes, imzasının arkasında durabilmeli, rüzgara karşı hareket etmemeli!” dedi.

İşte, Elitaş’ın açıklamalarında satırbaşları:

"Yasanın düzenlenmesinde Anayasaya aykırı bir husus yoktur. Sadece toplumsal hassasiyetlerle yasanın iade edildiğini düşünüyoruz.”

"Sanki şikeyi serbest bırakıyormuş gibi yapılan bir düzenleme gibi değerlendirmek yanlış olur. Konuyla ilgili başka yasalarda da zaten düzenlemeler mevcut.”

"Siyasi parti grupları herhalde attıkları imzanın arkasında dururlar. Altına beraber imza attıysak beraber de devam etmemiz gerekir. Yoksa 'sonradan imzamı çektim' diye rüzgarın yönüne karşı konuşmak yanlış olur.”

“Sayın Cumhurbaşkanı, Anayasanın verdiği yetkiyi kullandı. Bunu eleştirebiliriz, ama TBMM'nin iradesi öne çıkar. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir, milletin vekillerinindir.”

*****

“Şike Yasası” veto edildi diye sevinenler, alkışlayanlar çok!

Yasa Meclis’te...

Ne diyor Elitaş?

“Sanki şikeyi serbest bırakıyormuş gibi yapılan bir düzenleme gibi değerlendirmek...”

O, “yanlış olur” diyor kibarlığından, bunun adı “yalan”dır.

“Yalan”la, “Sen şikeyi mi savunuyorsun?” saptırmasıyla, sorunlara çözüm aranmaz!

Futbolseverleri birbirine bağlayan, siyasi görüşler değil, futbol/ takım sevgisidir.


TURGUT ÇELİK/ Mersin

 
Toplam blog
: 2458
: 2418
Kayıt tarihi
: 10.11.08
 
 

24 Kasım 1944'te İspir'de doğdum. Ankara Kurtuluş Lisesi'ni, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Tü..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara