Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Eylül '13

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

AKP İzmir, Antalya, Eskişehir ve Diyarbakır'ı almak istiyor!

Son bir durum değerlendirmesi yaparsak Suriye gün itibariyle gündemden düştü, Mısır zaten düşmüştü; Ahmet de düştü denildi zaten…

Olmadı bir tutanak tutulur, Berkin’e yapıldığı gibi…

Terörist ilan edilir bir çırpıda, yapılmayan şey mi?

(Son yazım ile ilgili haber yalanlama kaynağı gönderdi biri, haberi okudum ama inandım mı? Hayır! Niye inanmadın diye bir sorun! İşte tam da bir üst satırdan dolayı! Bunlar gibi satırlardan dolayı; sahi, siz hiçbir yetkilinin biz gibi ülkelerde “Pardon, hata yaptım!” dediğine şahit oldunuz mu?

Gezi Parkı olayları teröristlerin, çapulcuların işi diyen başbakanın demecini bir başka açıdan yazan birinin önüne koysanız, mesela, “Yalan haber yapıyorsun!” deseniz, yani… Sonuçta olay ortadadır, bir gerçek vardır ama farklı ifadeler mevcuttur. Mühim olan vicdan ve akıl süzgecinden geçenlerdir ki her insanın vicdanı ve akıl süzgeci de aynı değildir!

Aslında aklın yolu birdir, birdir de; yeter ki mantık örgüsü ve değer yargıları ile oynanıp da bozulmamış olsun!

Bu arada diyelim ki haber yanlıştı, yanlış haber için yorum yaptım, kusura bakmayın, ama lütfen haber olamayan zavallı başka kızların anısına, acısına olarak kabul edin! Zira en basit örnek Mursi’dendi, dokuz yaşındaki kızlar evlensin diye anayasaya hüküm koyma peşindeydi!)

******

Parantezi kapadığıma göre başa dönebiliriz; bir anda gündem Türkiye’ye dönüverdi ki hükümet cephesinde Türkiye Cumhuriyeti’nde ölen gençlere yer yok!

Gündemde ne var? Yerel seçimler!

AKP İzmir, Antalya, Eskişehir ve Diyarbakır’ı almak istiyor!

Diğer illeri bilemem ama İzmir için mümkün değil derdim; “derdim” diyorum zira İzmir’i Suriyeliler istila etmiş durumda!

Normal şartlarda ülkesinden kaçanlar en yakın yerlere sığınırlar; bizimkiler zaten bize tanımadıkları ekonomik rahatlığı onlara sağlamışlar, bizim çocuklarımız üniversiteye girmek için çırpınırken Suriyeli gençlere üniversite kapıları sınavsız açılmış durumda ki zaten hükümet açıkladı bilmem ne kadar büyük meblağ para harcanmış.

(Bu harcanan paralar senin, benim cebimden çıkıyor; hani sorsalar ister miydik? Yardım etmek için isteyebilirdik bir yere kadar ama bu kadarına izin vermezdik! Yani, ben borç içinde yaşayayım, devlet bir kuruşu affetmesin! Çocuğumu zar-zor okutayım, sınava hazırlayayım, bir diğeri gelip de elini kolunu sallaya sallaya onun yerine yerleşsin! Suriye’den gelenlere evler açılsın, ceplerine asgari ücret üstü harçlıkları verilsin; yok artık!)   

Sonra bu insanlar ne alaka ise İzmir’e gelsin; ayol hükümet ve yanlıları demiyorlar mı İzmir köy; bunca kilometre tepip de ne diye bir köye gelirler?

Normal şartlarda anlaması zor ama anormal şartlara alıştığımıza göre bir bit yeniği olduğunu pıt diye anlıyor insan, artık!

(On yıl içinde paranoyak olduk diyeceğim ama her bir paranoyamız da doğru çıkıyor ya, bu duruma ne demeli, bilemedim…)

Şimdi mevsim yaz, İzmir’in çayır-çimeninde yatıp kalkıyorlar, gördüklerimiz… Tam olarak görmediklerimiz evler içinde, artık bir evde yirmi nüfus mu var, bilemiyoruz.

Gerçek İzmirliden AKP’ye oy çıkmaz! Yeter ki eskisi gibi yerinde sayım olsun, bu bir! İkametler ile oynanmasın, iki; bilinçli olarak çıkartma yapılmasın, üç…

Yoksa, İzmir’de yaşayıp da AKP uğruna İzmir’e “Köy” diyenler olsa olsa kaç kişi olurlar?

“İzmir hizmet istiyorsa AKP’yi seçer” diyenlere gerçek İzmirliler şunu sorar: Bile bile İzmir Belediyesi’ne yardım yapmıyorsunuz demek ki! Biz ne tehdide pabuç bırakırız ne de amaçlı yapılan bu hizmet dışı bırakmayı unuturuz!”

Sahiden, ciddi anlamda davalık bir durumdur lakin adaletin de gerçek anlamda işlemesi gerek…

İşler mi?

Ihhh!

******

İzmir doldu mu Suriyelilerle, ondan önce de son yıllarda acayip göç almıştı, hayır yani her il göç alır da tam da seçim öncesi akın edenler seçim sonrası pır diye gidiverirse, aptal değil ya bu halk, pat diye aklına geliverir: Hımm, seçim hazırlığı bunlar; seçim hazırlığı da demokratik değil be şekerim! Hinlik ile dolu!...

Vallaha, şahsi fikrim hem seçimler eski sistem yapılsın; yani tek tek sayılsın, sayılırken de her partinin yetkilileri sandık başlarında bulunsun. Çok mu zor? Kaç yılda bir yapılıyor, bir gün, iki gün sürsün, ne olur?

Aynı şekilde nüfus sayımı da Pazar günü olsun! Kimse evden dışarı çıkmasın! Tam sayımızı bilelim diyeceğim de, minareyi çalan kılıfını da hazırlıyor be mirim; “Orda bir köy var uzakta” naif bir şarkıydı, şimdilerde ise o köyler bizim değil, onun, bunun köyleri…

Köylüler de artık bizim değil; tarım yapamayan, hayvan yetiştiremeyen, el emeğini Çinlilere kaptırmış köylüler, sahi, nasıl geçinirler?

Geçiniyorlar bir şekilde, demek ki, ve hallerinden de memnunlar ki çıtları çıkmıyor!

Bir başka açıdan bakarsak da sesleri çıkartılmıyor!

Coğrafyasına, ağasına, falan ve filana bağlı olarak…

******

Sandık diye tutturanların olayı bu; demokrasi ve özgürlük diyenlerin ise hali ortada: Çapulcusun çapulcu kal!

Ölüsüne bile suç iliştirerek öldüreni alkışlamaya çalışan zihniyet sandık için neler yapar?

 

http//twitter.com/Gulgunkaraoglu

gulgun_2006@hotmail.com

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..