AKP'yi kapatalım ya sonra?

Bildiğiniz üzere AKP'nin kapatılması için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcımız Anayasa Mahkemesine dava açtı. Dosya şu anda Anayasa Mahkemesinin önünde o sebepten hukuki temelleri ve gerekçeleri üzerinde durmanın yanlış olacağına inanıyorum.

Bir siyasi partiyi yargılama kapsamında, mevzuat itibarıyla kapatmak mümkündür. Ancak zihniyet ve halkın vicdanında kapatmak mümkün müdür bunu sorgulamak gerekir.

Ülkemiz parti kapatmak konusunda son derece maharetli bir ülke ve bu yüzden ülkemizde demokratik yaşam ilerleyemiyor. Büyüklerin ifade ettiği su akar yatağını bulur durumu ne yazık ki siyaset hayatımızda gerçekleşemiyor.

Siyasi tarihimizde 1960, 1980 darbesiyle diğer ara dönemlerde ve 90 sonrası kapanan siyasi partilerin sayısı onlarla ifade ediliyor. Bu durum demokrasiyi içselleştirmeye çalışan ülkemiz açısından son derece vahim bir durum.

AKP'nin bugüne gelişini şöyle kısa bir değerlendirmeyle incelersek. 28 Şubat sürecinde Laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu için kapatılan Refah Partisinin yerine kurulan Fazilet partisinde meydana gelen ya da birtakım güçler tarafından getirilen hizipleşmelerden büyük medya desteğiyle birlikte AKP doğdu.

Dolayısıyla AKP, kapatmalardan vücuda gelmiş bir parti. Ve şunu görüyoruz ki her kapatmanın küllerinden doğan siyasi partiler öncekilerden daha güçlenerek gelmektedir.

Biz bu örneklerin aynısını HADEP te de gördük. Terör örgütü ile arasına mesafe koyamayan HADEP kapatıldı yerine DEHAP kuruldu o da kapatıldı onun yerine DTP kuruldu. Peki bu kadar parti kapatıldı da bu insanların görüşlerinde bir değişme meydana geldi mi?

Bugün için en akılcı çözüm parti kapatmak yerine, faaliyet ve sözleriyle yasadışı eylemlerin odağı haline gelen kişilerin siyasi olarak yasaklanmasıdır. Bu durum hem AKP hem de DTP için geçerlidir. Yani eylem ve söylemleriyle devletin varlığına ve bütünlüğüne zarar veren parti yöneticisi ya da milletvekili siyasi yasaklaı hale gelebilir ama topyekun bir siyaset tüzel kişisinin kapatılması , kapatılan siyasal partilere haketmedikleri bir güç verecektir.

Süreci çok iyi değerlendirmek gerekir. AKP'nin 22 Temmuzda aldığı yüzde kırkyedilik oyun mimarlarından bazılarının CHP Anayasa Mahkemesi ve TSK olduğu bilenen bir gerçektir. Yapılan açıklamalar ve verilen kararlar olmasaydı AKP 22 Temmuzda bu sonuca uılaşamayacaktı.

Bugün de yine Anayasa Mahkemesi AKP'nin kapatılması dışında bir yaptırım uygularsa AKP gelecek yıl bu zamanlar yapılacak yerel seçimlere yine mağduriyet edebiyatıyla girecek ve yüzde kırkyedi olan oyunu yüzde altmışlara bile çıkaracaktır.

Bu süreç çok iyi takip edilmeli. Ayrıca bu süreç çerçevesinde Abdüllatif Şener de iyi takip edilmelidir. Eğer yakın zamanda Abdüllatif Şener beraberindeki aydın çevreyle bir parti kurarsa bu demektir ki ABD AKP'yi gözden çıkardı ve kendisine yeni bir gözde buldu.

Saygı ve sevgilerle.