- Kategori
- Şiir
Akşam çöküyor

evim, şehrim...
Akşam çöküyor yüzüme
Babamdan kalma korkular, yanımdaki adamın avuçlarından saçlarıma akıyor
Kollarımdaki acı parmaklarını sızlatmaz mı?
Umutlarım ağlıyor sesleri kulaklarımda çınlarken, vicdanım başlıyor diğer yandan,
Efkarımı dindirecek ne kaldı dersin ey küçük adam...?
Ellerin ellerimi saramadan nelere sebep oldu böyle?
Bak göremediklerin kocaman oluyor hergün biraz daha
Meriç suyuna kavuşmadan ayrıldı görebiliyor musun..?
*
Akşam çöküyor yüzüme
Kapı sesini duydum, gittin
Ama inan üzülmedim.
İçimdeki uçmak coşkusunu hissedebilseydin keşke
Gitme çığlıklarımı bastırabilseydin...
*
Cümlelerinde deva aradığım,
Tek başına savaşmaları, yalnızlığın zirvesinde üşürken yaşayan güçlü kadınım...
Ablam...
Uzak olmak; nasıl yok olası, beter mi beter şeymiş,
Atlayıp kapını çalamamak, sofrana misafir olamamak,
Zeynep'imi kucaklayıp, ufaklığı koklayamamak...
Hasretle yalnızlık birleşince fenaymış abla
Annem söylediğinde anlamamışım.
*
Akşam çöktü yüzüme...
Karanlıkta da daha yalnız hissediyormuş insan
Odamın penceresinden mavi gözleriyle bakan kedim
Karşı binanın altında kahvedeki adamlar kaçıyor bir bir,
Kavgaların ve düğünlerin eksik olmadığı bu benim dışımdaki şehre alışamadım gitti
Biliyorum çok istedin burayı sevmemi ama olmadı küçük adam,
*
Ey benim beni bilmeyen ve bilmeyecek olan küçücük adamım,
Hadi bırak artık beni bana
Bak akşam çoktan çöktü yüzüme
Beni görmen zor bundan sonra.
*
12.10.2014/pazar
İZMİR-Buca