- Kategori
- Aile
Akşama Yemekte Ne Var Hayatım?

Ruhlar yaşlanmıyor...
Bana gelen e-postaları, zaman zaman yazılarımda kullanıyorum. Arkadaşım sağolsun; bu son gönderdiği ile beni çok güldürdü ama aynı zamanda da düşündürdü. Google'da da var,belki birçoğunuz biliyordur, okumayanlar için, paylaşmak istedim...
Yaşlı adam,karısının az duyduğunu düşünmektedir... Ona bir işitme cihazı alma düşüncesini bir doktor arkadaşına söyler. Doktor karısını muayene etmeden önce,adamın kendisinin, basit bir yöntemle bunu anlayabileceğini söylemiş. Adam "nedir o? " demiş.Doktor,"Karına her defasında biraz daha yaklaşarak, aynı cümleleri tekrar et, bakalım hangi mesafeden duyacak" demiş.Adam, bu fikri uygulamak için akşamı beklemiş.Akşama doğru, mutfağa oldukça uzak bir mesafeden hanımına seslenmiş:"Hayatım akşama ne yemek var?" Hanımdan ses yok... Biraz yaklaşarak aynı soruyu yinelemiş,"Hayatım akşama ne yemek var?" ses yok...Bu şekilde,gittikçe yaklaşarak doktorun dediğini uygulamış. Sonunda, kulağının dibinde aynı soruyu sorunca, karısı "Hayatım, tam beş keredir TAVUK diyorum ya" demiş...
Gönderinin sonundaki, bu fıkradan çıkarım da, düşünme bölümü...Şöyle diyor bu postayı hazırlayan:
Belki de, genelde düşündüğümüz gibi, problem daima karşımızdaki kişilerde olmayabilir.Problemlerin sebebini biraz da kendimizde aramalıyız...
Mevlâna'nın bir sözü ile de sonlandırılmış yazı... "Aynı dili konuşanlar değil,aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir."
Karşımızdakini; bırak anlamayı, dinlemiyoruz çoğu zaman. Hep kendi doğrularımız , doğru olan... Sorgulamadan yargılamayı bir bırakabilsek ... Belki daha yaşanası bir dünya olurdu, kimbilir...