Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Ağustos '07

 
Kategori
Hayvanlar Alemi
 

Alev Hanım'ın kedileri, bekleyin, dayınız geliyor

Alev Hanım'ın kedileri, bekleyin, dayınız geliyor
 

Koskoca iç balkon camekânlaştırılarak onlara ayrılmış. Ayrıca her birinin içi minderli yuvası var. Hepsi semiz ve tüyleri pırıl pırıl. Her birinin su ve yiyecek kabı ayrı, bir çatal bıçakları eksik! Onları ilk gördüğümde yalanıp duruyorlardı, keyifli keyifli.

Ablamın kedilerinden söz ediyorum işte. Hepsinin ayrı bir öyküsü var. Çeşitli zamanlarda, daha yavruyken sokaklardan toplanmış sekiz tane kedi kız. Kısırlaştırılmış, aşıları da yaptırılmış. Kiminin patisi yok, kiminin gözü bozuk ama hepsi mutlu.

Ablam teker teker tanıştırdı tabii ama bana pek yüz vermediler doğrusu. Biraz içerledim ama pek belli etmedim. Hele içlerinde biri var, ablamın ilk kedisi. Adı Tiger’miş hanımefendinin. Bir tek o girebiliyor balkondan oturma odasına. İstediği yere yayılabiliyor. Neden bilmem gözü beni hiç tutmadı.

Ablam “Oğlum, benim mutfakta biraz işim var, sen yol yorgunusun, biraz dinlen” diyince, Tiger’le biz oturma odasında baş başa kaldık. “Gel pisipisi” dedim, tınmadı bile. Niyetim dost olmak. Uzandığı koltuktan gözlerini bana dikmiş öööle bakıyor. Sıkıldım tabii. Aman, seninle mi uğraşacağım, gelmezsen gelme, dedim ve ablamın kitaplığından bir kitap seçtim. Daha kitabı elime almıştım ki bu Tiger Hanım yerinden fırladı ve doğru mutfağa gitti. Acı acı da miyavlıyor ablama, sanki birisi kuyruğunu çekmiş. Ablam da ona laf yetiştiriyor:

“Bırak kızım okusun, dayı o, okuyunca yerine koyar kitabı” diyor.

Beni şikâyet ediyor ablama. “Kitabımızı aldı” diye. Bozuldum tabii. Hem sonra nereden dayısı oluyormuşum ben bu zillinin? Ablamınki de iş yani.

Bu Tiger Hanım tekrar geldi oturma odasına ve yerine yerleşti. Düşmanca bakışları üzerimde yine… Ben de inat için bir kitap daha aldım kitaplıktan ve müstehzi bir ifadeyle suratına baktım. Bu sefer mutfağa gitmedi ama haince tısladı bana. Ben de ona dilimi çıkardım ve kitabımı okumaya başladım.

Tüm hayvanları severim ama bu kedilerle aram iyi değil nedense. Canları istedikleri zaman sevdiriyorlar kendilerini, gel, git, otur, kalk anlamıyorlar. Ama ablam ne derse hemen yapıyorlar. Mama saati gelince dışarıdaki avluya da kedi doluyor. Ablam önce kendi kızlarının (kızlarım diyor onlara), sonra da dış avluda toplanan sokak kedilerinin karnını doyuruyor. Nasıl terbiye etmişse onları, şımarıklık yapmadan, kavga etmeden yiyorlar mamalarını. Aynı disiplin dış avluya toplanan sokak kedileri için de geçerli.

Bir hafta ablamda kaldım, yıldızımız barışmadı Tiger’le, diğerleri de bana pek yüz vermediler. Hatta birisi (o kara olan) tırmıkladı bile elimi.

Bu sene ablama sözüm var. Onlar enişteyle birlikte iki hafta tatil yapacaklar(Motosiklet ile Akdeniz turu), ben de bu kedi kızlara bakacağım. Dedim ya, söz vermiş bulunduk. Hediyelerini şimdiden almaya başladım (Fare kokulu oyuncaklar ve kutu mamalar). “Kedilerle dost olma sanatı” diye bir kitap buldum, okuyup duruyorum işte. Sürpriz hediyelere bayılıyormuş bu kediler. Göreceğiz bakalım. Önce güzellikle, iyilikle tabii, olmadı bizim de bir disiplin anlayışımız vardır elbet. Beni tırmalamayan kızlara hediyelerini vereceğim. Düşman düşman bakanlar ise kuyruklarını yalayacaklar hediye yerine.

İki hafta bu, çabuk geçer. Görelim bakalım el mi yaman bey mi yaman!

 
Toplam blog
: 312
: 1658
Kayıt tarihi
: 10.02.07
 
 

Önceleri konuşurdu insanlar, "yazmak", sonraların işi... Duygu ve düşüncelerimizin yanı sıra gözl..