Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Mart '10

 
Kategori
Haber
 

Ali Yetgin'den Haber Alınamıyor

Ali Yetgin'den Haber Alınamıyor
 

Zaman zaman Milliyet Blog’da yazdığım yazılarda 1990’lı yıllara atıfta bulunurum. Zira o yıllarda Türkiye’de yaşamak hakikaten çok zordu. Bu günden dönüp de o günlere, o yıllara baktığımızda geride kalan 17.500 civarında faili meçhul cinayet görüyoruz. Pek tabiî ki yaşanan bu faili meçhul cinayetler ciddi anlamda bir toplumsal trajedi yaratmıştır. Evlerinden, işyerlerinden, çay bahçelerinden, sokaktan ve her hangi bir yerlerden alınıp götürülen insanların akıbetinden bir daha haber alınamıyordu. Bu somut gerçekliğin en yalın göstergesi her Cumartesi günü Galatasaray’da toplanan “Cumartesi Anneleri’nin” eylemidir. Halen çocuklarının akıbetini arayan, en azından ölüsünü dahi görmek arzusunda olan annelerin bu durumu, bu topraklarda yaşanmış en feci trajedilerden birisidir.

1990’lı yıllarda yapılan ara yerel seçimlerde Haznedar Meydanında konuşmaya gelen rahmetli Erdal İnönü’ye kayıp aileleri ulaşmaya çalışır ve çocuklarının akıbetini sorarlar. Erdal İnönü tamda o tarihte Başbakan Yardımcısıdır ve kayıp ailelerine vermiş olduğu yanıt hakikaten insanın bir hayli canını sıkan cinstendi. “Ben nereden bileyim çocuklarınız nerede, terör örgütlerine girerken bana mı sordular” yollu yanıtı halen kulaklarımda çınlar. Acı bir yanıttı.

O yılların üzerinden bir hayli zaman geçti ama o dönemde açılan yaralar kapanmadı. Kapanmayacağı da kesin. O dönemin açılan yaraları hiçbir zaman kabuk bağlamayacaktır ve kanamaya devam edecektir. Hiçbir ana, hiçbir baba çocuğunun akıbetinin arkasını bırakmaz ve mutlaka bir gün çocuğunun başına gelen her neyse, onu bir şekilde açığa çıkartır.

Gözaltına alınıp, gözaltından cenazesi çıkan Engin Çeber hadisesinin üzerinden geçen zamanda mürekkepler kurumadı. Kamuoyu Engin Çeber cinayetini sahiplendi ve sorumluları yargı önüne çıkarıldı. Hoş, sonucun ne olduğu malumdan ibaret. Gazeteci Metin Göktepe’nin öldürülmeside bu topraklarda insanın diyenlerin yüreğini sızlatan bir durumdu ve sorumlularının yargılama süreci ise insanın daha fazla canının sıkılmasına neden olan bir durumdu.

Son günlerde yeni bir olay gündeme oturmak üzere. Ali Yetgin hadisesi.

Ali Yetgin hususunda edinmiş olduğum bilgileri hemen buraya aktarmakta fayda görüyorum.

İstanbul Anadolu yakasında, 1 Mayıs Mahallesi'nde ikamet eden, demokrat-devrimci kimliği ile bilinen Ali Yetgin’den 8 Mart tarihinden itibaren haber alınamıyor. Son olarak Tekel işçilerine destek vermek amacıyla Ankara’da direniş çadırlarında sabahlayan Ali Yetgin, Ankara Emniyet Müdürlüğüne bağlı polislerce "Seni İstanbul’dan tanıyoruz görüşeceğiz” denilerek tehdit edilmiş.
Ankara’dan İstanbul’a dönen ve 8 Mart tarihinde Gülsuyu’nda çalıştığı çay bahçesinden saat 23.00 sularında ayrılarak arkadaşı tarafından özel araçla evine gidebilmesi için 70 Evler köprüsüne (E–5) bırakılan Yetgin’den bir daha haber alan olmadı.

Yetgin’den bir daha haber alamayan Yetgin ailesi, avukatlar aracılığıyla karakollara ve İstanbul TMŞ’ye başvurarak Yetgin’in akıbeti hakkında bilgi almak istedi. Bu kurumlar ise Aileye ve avukatlara “bizde yok” cevabı verdi. Aile başta İçişleri Bakanlığı olmak üzere Ankara ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün, 8 Mart tarihinden bu yana kendisinden haber alınamayan Ali Yetgin’in durumuyla ilgili açıklama yapmasını istedi.

Yetgin için ayrıca her akşam saatlerinde yürüyüş düzenleniyor. Taksim tramvay durağında her akşam bir araya gelenler, buradan Galatasaray Lisesi’ne yürüyor. Demokratik Haklar Federasyonu (DHF)’nun da destek verdiği yürüyüş boyunca “Ali Yetgin’i sağ istiyoruz”, “Faşizme karşı omuz omuza”, “Ali Yetgin yalnız değildir”, “Anaların öfkesi katilleri boğacak” sloganları atılıyor.

Ali Yetgin’in başına nelerin geleceği, nelerin geldiği bilinmiyor. Temennimiz odurki yeni bir Engin Çeber vakası ile kamuoyunun karşı karşıya kalmaması. Ne hükümet ve ne İçişleri Bakanlığı bu durumun altından kalkamaz.

 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..