Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Aralık '12

 
Kategori
Bilim
 

Alim kendini değil, yaratanı temsil eder.

Alim kendini değil, yaratanı temsil eder.
 

Hertz, daha 37 yaşında iken bakteri kaynaklı bir kan hastalığından ölmüştür.


Asırlar öncesinden ölümsüz mutasavvıfların işaret ettiği gerçekler, son yüzyılda bilimsel araştırmalarla bir bir keşfediliyor. 1885'te fizik profesörü unvanını alan Alman bilim adamı Heinrich Rudolf HERTZ, iletişim çağının en önemli tekniklerinden biri olan radyo dalgalarını keşfederek bugün sıkça kullandığımız kavramlara imzasını attı. "Megahertz" kavramı bunlardan biridir. Yaptığı deneylerde, radyo dalgalarının da tıpkı ışık gibi kırıldığını ve yansıdığını ispatlayan Alman Fizikçi Hertz, 1892 yazında bir çeşit kan ve ilik (bazı kaynaklar kemik hastalığı olarak bildirir) hastalığına yakalandı. 1 Ocak 1894’de daha 37 yaşına bile gelmeden öldü. Hertz, Almanya’daki Musevi mezarlığına defnedildi.

O, büyük bir alçak gönüllülükle ilim yaptı. Birçok hayranı vardı. Onunla kişisel olarak iletişim kuranlar, alçak gönüllülüğü ve sevimliliği karşısında etkilendiler. Hertz, arkadaşları için iyi bir dost, çok sayıda öğrencisi için saygı duyulan bir öğretmen ve ailesi için sevilen bir baba oldu. Doğa bilimlerine büyük bir ilgisi vardı. Mütevazı atölyesinde mekanik araçlar üretmek konusunda pratik bilgiler geliştirdi.

Arapça öğrendi, mühendislikle ilgili pratik deneyimini artırmak için çok çabaladı. “Tasavvuf terbiyesi cahillere lazımdır, âlim olanların ona ihtiyacı yoktur” diye düşünmedi. Tasavvufun yöneldiği ilme, irfana, feyze, edebe, hakikate, sevgiye, hizmete en fazla âlim olanlar muhtaçtı çünkü, o bunu biliyordu.

Âlimin dini bizzat yaşamasının yanında onu tebliğ ve temsil etme görevi de vardır:     Âlim, kendini değil, yaratanı temsil ederdi, etmeliydi. Zahir ve bâtın aynı derecede önemliydi. İnsanlığın asırlardır merak ettiği ve araştırmalara konu, ilmin kaynağı ilahi emirler hakkıyla korunmalıydı.

Hertz, "Bu gizemli elektromanyetik dalgaları gözlerimizle göremiyoruz ama oradalar.” diyor, öğrencilerinden birinin “Peki sırada ne var?” sorusuna ise mütevazı, gösteriş meraklısı olmayan ancak uğraştığı şeyleri başarmak konusunda hırslı biri olarak “Hiçbir şey, sanırım…” diyerek cevap veriyordu. İhlâs suresi de aynını söylemiyor muydu? "Hiç"lik kavramı tanrısal bir gerçekti,, Hertz için de bu böyleydi. Belki de onun hayatına mal olan sıradaki buluş "Tanrı Parçacığı" tam 118 yıl sonra keşfedilecekti.

Kuşku yok ki Hertz "Göklerde ve yerde neler var, neler oluyor, bir bakın!" (Yunus, 101.) ilahi emrini anlamış ve özümsemişti.

O uyarılar, duyarsız toplumun bir işine yarar mı?!

"…Böyle iken, onlardan bir kısmı, bile-bile gerçeği gizler." (Bakara, 146.)
    

* * *

İşte, yüzyılın deneyini yürüten CERN, geldiğimiz noktada “Büyük Hadron Çarpıştırıcısı” deneyinde uzun zamandır aradıkları Higgs Bozonu atom altı parçacığı ile uyuşan bir parçacık bulduklarını açıkladı.

Higgs Bozonu için “Tanrı Parçacığı” denilmesi bir tesadüf olamaz. “Yerde olsun, gökte olsun, zerre ağırlığınca bir varlık bile Rabbinin ilminden kaçamaz. Ne bundan küçük, ne bundan büyük hiçbir şey var mı ki, hepsi apaçık bir kitapta olmasın!” (Yunus, 61.)
 

 
Toplam blog
: 276
: 1102
Kayıt tarihi
: 19.11.12
 
 

Evli, 2 evlat babası, 1965'te doğdu, inançlı, müziksever, insansever, yurtsever, iyi yüzer, ünive..