- Kategori
- Sağlıklı Yaşam
Alkali su ( alkalen su-bazik su), nedir, ne işe yarar? / ''Beslenmenin diyalektiği' (45)''

Alkali beslenmeyle ilgili iki bölümlük yazımızda sizlere, yaşamsal önemi olan alkali yiyeceklerden, dilimiz döndüğünce söz etmeye çalıştık. Şimdi de, gene yaşamsal önemi olan alkali suya ( ya da alkalen veya bazik suya) bir göz atalım...
Günlük yaşamımızda, bağışıklık sistemimizi güçlendirmenin ve bunun içinde bir seçenek olarak alkali gücümüzü arttırmanın en kolay yolu, un, şeker ve tuz içeren yiyecekleri öncelikle yaşamımızdan elden geldiğince uzaklaştırmak ve de bol miktarda, ılık ya da sıcağa yakın, tercihen alkali su tüketmekten geçiyor!... Ve günde yarım litre de, havalandırarak gazı alınmış doğal mineralli su içmekten!...
Yani, ağırlıklı olarak tükettiğimiz asidik yiyecekler marifetiyle, kanımızdaki asidik dengenin uzun dönemde bozulmaması için, kanımızda asit dengeleyici bir işleve sahip olan bikarbonatların, her zaman miktarının da yüksek olması gerekmektedir... Ve biz bunu alkali türü bir beslenmeyle, her şekilde sağlamaya çalışmalıyız!...
Vücut kütlemizin %50-70'ini oluşturan ve yaşam kaynağımız olan suya gereken özeni göstermenin artık zamanıdır. İnsan kızı ve insan oğlu, açlığa haftalarca dayanabilmesine rağmen, susuzluğa ancak 3-4 gün dayanabilir!...Ve yalnızca su içerek de elli gün yaşayabilir!...
Ve maalesef, XXI. yüzyılı katettiğimiz bu günlerde, vahşiliğini hala yitirmemiş olan global üretim ilişkileri, insanların temiz su kaynaklarına ulaşmasını engellediği gibi, var olanları da kirletmeye devam ediyor!...
Bu yüzden, gücümüz yettiğince suyu korumak ve kollamak ve de israf etmemek de, vücudumuzu koruyup kollamak ve israf etmemekle ilgili , o anlamlı ortak paydada buluşabilmekte!... Ayrıca, hava, su ve toprak kirlenmesiyle, vücudumuzun kirlenmesini de, bir bütünsellik içinde alımlamaya çalışmakta sonsuz yarar var!...
pH, potansiyal hidrojen tanımının kısaltılmış şekli olup, bir sıvının asidik yada alkali olma halini gösteren ölçme değeridir. pH değerleri bir tablo üzerinde 0 ile 14 rakamları arasında belirtilir. Bu tablo üzerinde 7, nötr değer olarak kabul edilir ve bu değer sıfıra doğru yaklaştıkça o sıvının asiditesi yoğunlaşır ve tam tersi yöne doğru büyüdükçe de, o sıvının alkali ya da bazik değeri yükselir...Bazik değeri 8'den yüksek sular vücüdumuzun kimyasını olumlu yönde daha da etkiler...
Benim bildiğim, doğal mineralli sular dışında, yüksek alkali değerleri içeren iki kaynak suyu var: Bunlar, pH 8.22 değerine sahip Hendek/ Sakarya çıkışlı, ''Saka Su'' ve pH 8.50 değerine sahip , Hatay / Antakya çıkışlı ''Kızıldağ Suyu''...(Bu değerlerde, bilinen başka sular varsa, lütfen paylaşalım...)
Bu arada, alkali bir suyun derecesindeki 0.1 lik bir değerin bile çok önemli olduğunu,örneğin; pH 8 ile 9 arasında, on kat daha fazla bir alkali farkı olduğunu da aklımızdan çıkarmayalım!...
İnsan vücudu günde yaklaşık 2,5 litre suyu çeşitli yollardan dışarı atık olarak gönderir!...Bu yüzden bilim insanları vücudun yaşamsal olarak, su ve mineral kaybını önlemek için günde en az 2-2,5 litre su almamızı önerirler!... İşte bu alınan su, ne derece alkali ve hijyenik özellikler taşıyorsa bize yararı da o denli artıyor demektir!...
Doğada yüksek rakımlarda yaşayan ve buzullardan beslenen yüksek mineralli ve dolayısıyla alkali su tüketen insanların sağlıklı ve uzun ömürlü olmalarının gizemli taraflarından biri az yemek ve alkali yiyeceklerle ağırlıklı olarak beslenmeyse, diğer yönü de doğal olarak tükettikleri kaliteli mineralli ve işlem görmemiş kaynak sularıdır!...
Yeterli miktardan az ve alkali düzeyi görece düşük ya da hafif asidik sularla beslenirsek, bir zaman sonra, kalp ve dolaşım sorunları başta olmak üzere, metabolizma ve hormonal dengelerle ilgili birtakım sorunlarla potansiyel olarak karşılaşma riskimiz, öncelikle artış gösterebilecektir!...
Eğer tükettiğimiz sular, hijyene uygun alkali değeri yüksek sular ise, vücudumuzda oluşagelen alkali yapının bozulmamasını destekler, hücrelerde sağlık sorunları üreten asidik ortamın oluşumunu engeller, hücrelerimizi daima nemli tutar, dokularımızın işlevsel ve verimli çalışmasını sağlayarak, biriken ve hastalık yapan asidik toksinlerin dışarı atılmasını sağlar... Hücrelerimizin yenilenmesine katkı sunar, dolayısiyle hücrelerimizin yaşlanması yavaşlar, bağışıklığımız güçlenir, olası hastalıklarla karşılaşma şanssızlığımız da azalır... Kemoterapi sonrası vücudumuzda oluşan asidik ortamın düzelmesine de katkı sunar!... Sistemimiz çok daha verimli çalışır. Kendimizi daha iyi hissederiz. Ve bunu uygun spor ve alkali ağırlıklı bir beslenmeyle destekleyebilirsek, potansiyal enerjimiz artar; hep genç kalırız ki, bundan iyisi yok!...
Genelde sabah aç karına yarım limon süzülerek sıkılmış bir-iki bardak ılık su ile güne başlamaya çalışmak ve ardından yarım saat geçtikten sonra alkali ağırlıklı bir kahvaltıyla devam etmek!... Ve yemeklerden yarım saat önce iki bardak alkali su içmek, yemeklerde su içmemek(!) ve yemeklerden iki saat sonra, yeni öğüne kadar her saat başı bir bardak su içerek, günlük dönüşümü sağlamak ve mümkünse akşam yemeğinden sonra yarım saatlik bir yürüyüş yapmaya çalışmak ve sıcağa yakın ılık su dışında yatana kadar hiçbir şey tüketmemek!...