Alkollü araç kullanılmasının önüne geçemez miyiz?

“Her şeyin başı eğitim” sloganını biraz da alay eder gibi çok sık kullanıyoruz ama, bir türlü uygulamıyoruz. Eğitimli insanın kendini daha iyi kontrol edeceği, kolay kolay hata yapmayacağı mantığından yola çıkılarak söylenen bu söz, bizim ülkemizde uygulanmayan diğer kurallar gibi, topluma hiçbir fayda sağlamadan ortada yuvarlanıp gidiyor.

İnsanlar ne kadar kültürlü de olsalar, yine de yönetime muhtaçlar. En kültürlü ortamlarda bile mutlaka bir yönetici ve o yöneticinin uygulayacağı birtakım kurallar vardır. Alkollü olarak araba kullanılmaması gerektiğini eğitimli ve kültürlü bir insanın bilmesi ve en azından kendine zarar vermemek için, bu kuralı uygulaması gerekirken, bizde tam tersine alkollü araç kullanmak bir övünme ve kahramanlık taslama vesilesidir.

Ne yazık ki son zamanlarda her gün üstüste alkollü sürücülerin yaptığı kazalarda günahsız insanların hayatlarını kaybedip gittiğine dair haberler alıyoruz.

Genç, yaşlı, kadın, erkek demeden, önüne geleni silip süpüren bu alkol faciasına “Dur!” diyemeyecek miyiz?

Alkol içmenin de bir âdâbı olduğunu bilmeyen ve bir türlü de öğrenemeyen bir milletiz. Birçok konuda orta yolu bulamadığımız gibi, içki içme konusunda da medeni bir tavır içinde olamıyoruz..

Sarhoşken yapılan yanlışların kolay affedilmesi, suçların cezasız kalması, bu arada bilimsel kahramanlıklar gösteremeyen halkımızın, sarhoş kafa ile yapılmaması gereken şeyleri yaparak kendini becerikli sanması ve buna da göz yumulması sebebiyle, bugün yaşadığımız felâketler ortaya çıkmıştır.

Kurallara karşı takındığımız kayıtsız tavır, trafikte her gün insanlarımızın hayatlarını kaybetmesine sebep olurken, alkolle desteklenen bu kuralsız davranışlar, seri bir cinayet makinesine dönüşmüştür.

İnsanın en değerli hakkı ve en önemli özgürlüğü olan yaşama hakkı ve özgürlüğüne kastederek, bu ilâhî imkânı onların ellerinden alanlar, Ceza kanunlarında en ağır cezaya çarptırılırlar.

Alkollü olarak direksiyon başına geçmenin, âdeta ölüme sebebiyet vermek için kasıtlı bir tavırdan ne farkı vardır ki…

Bir yakınımızın ölümüne sebep olan katili, assalar yüreğimiz gam yemez. Çünkü bu ceza ile o kaybettiğimiz insanın geri dönmesi mümkün değildir. Onun yüreğimize açtığı yarayı sarmak, yaktığı ateşi söndürmek, hiçbir şeyle kabil olamaz. Yine de idam cezalarını yanlış ve haksız bulanlar da çıkabiliyor.

Peki alkollü araç kullananların ehliyetlerini de iptal edemeyiz mi? Yasaya göre zaten böyle bir müeyyide varken, yaşanan bunca acıdan sonra, yargıçlarımız, savcılarımız, yetkililerimiz hâlâ bunu uygulamayı düşünmüyorlar mı?

Böyle bir uygulama, aslında o kişilere verilen bir ceza değil, tam tersine onlara yapılan bir iyiliktir. Onların şuursuzca bir cinayete veya yaralama olayına karışmalarını önleyen, hayatları boyunca çekecekleri vicdan azabından onları koruyan bir yardımdır.

Artık bu acılara bir dur diyelim ve alkollü araç kullanılmasının önüne geçelim. Masum insanların hayatlarının söndürülmesinin önüne geçebilmek için alınabilecek en basit önlemlerden biri budur.