Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Mayıs '17

 
Kategori
İnançlar
 

Allah'ı Neden Göremiyoruz?

Allah'ı Neden Göremiyoruz?
 

Bunu anlamak için belki şu soru ile konuya yaklaşmak lazım. İnsan buna dayanabilir mi?

Bir uçak gördüğünde dahi kalbi yerinden çıkacak gibi heyecanlanan, dev bir dağ ya da bina ile karşılaştığında heyecana kapılan insan Cenâb-ı Allah’ı gözleriyle görmeye nasıl dayanabilir? Bu fiziksel olarak mümkün olsa bile insan buna psikolojik olarak takat getiremez, dayanamaz; tuz buz olur, kalbi göğsü parçalanırdı haşmet-i ilahi karşısında. Hz. Musâ’nın talep ettiği ve sonrasında dağın parçalandığı hâdisedeki gibi olurdu.

İşte bunun olmaması için Cenâb-ı Allah’ın Zât’ını bizden gizlemesi bizi korumasındandır, bu şiddete dayanamayacak kadar zayıf olan insanı perdeler ile korumuş ve eserleri ile kendini tanımamız için bize fırsat sunmuştur.

Bu perdeleri de bilimsel olarak şöyle açıklayabiliriz: Bilimsel olarak ispatlanmış ki insan kulağı 20 ile 20 bin Hertz (Hz) arası sesleri duyabilecek şekilde tasarlanmıştır. 20 bin Hz’in üstündeki sesleri ve 20 Hz’in altındaki sesleri duyamaz. Örneğin dünyanın dönüşü çok büyük bir gürültü çıkarır ancak insan bunu duyamaz, duysa kulağı ağrıdan parçalanırdı. Zira 20 bin Hz’lik bir ses bile (örneğin uçak motoru veya Formula 1 araçlarının gürültüsü) insan kulağını zorlar. Diğer yandan 20 Hz’in altındaki sesleri de duyması engellenmiştir. Örneğin bir karıncanın yürüyüşü, ya da iki sokak ötedeki insanların konuşması dahi düşük de olsa bir ses çıkarır. Ancak biz bunları duyamayız. Duysaydık hayat çekilmez bir hale gelebilirdi. Görmek için de benzer durum söz konusudur. İnsan gözü belli bir mesafe ve tayftaki görüntüleri algılayabilir. Hava açık bile olsa 100 km uzaktaki bir nesneyi göremeyiz. Veya var olmasına rağmen havayı veya atomları göremeyiz. İşte kulak misalindeki gibi göze de görebileceği şeyler için sınır konmuştur. İşte bu da yine merhameten böyledir. Fiziksel olarak mümkün olsa bile görmeye veya duymaya takat getiremeyeceğimiz durumlardan insan korunmuştur. Allah’ın haşmeti karşısında dünyadaki en mücessem varlıklar veya en yüksek sesler bile zayıf ve eksik kalacağını düşünürsek insanın Allah’ı 5 duyusu ile müşahede etmesinin ne kadar imkânsız olduğu anlaşılacaktır.

Bununla birlikte Allah’ı bilmek veya tanımak için Zât’ını görmemiz de gerekmez. Eserleri en güzel bir şekilde Eserin Sâhibi’ni haykırır. Ziyâ Paşa’nın meşhur sözüdür. “Âyinesi iştir kişinin, lâfa bakılmaz”. Yaptığı iş kişinin en güzel bir âyinesi olur. İcabında Zât’ını görmek de gerekmez. Mimar Sinan’ı tanımak için illa zâtını görmemize veya kendisi ile konuşmamıza gerek yoktur. Eserlerini görüp müşahede ettiğimizde onun ne kadar usta, yetenekli bir mimar olduğunu anlarız ve onu bu yönleri ile tanımış oluruz. İşte bu âciz misaldeki gibi Cenâb-ı Allah’ın kâinattaki eserlerini tefekkür ederek insan Allah’ı en güzel şekilde tanıyabilir. Allah’ın Zât’ını gizleyip eserlerini kâinat sarayında sergilemesi de, insanı Zât’ının haşmetinden koruyup eserleri ile tanınmak istemesindendir. Ağaçlar, çiçekler, tüm kâinat kendi lisanları ile Allah’ı tanıtırlar… Sadece edeple bakmayı ve dinlemeyi bilmek lazımdır. İşte bu muhteşem sarayın anahtarı da edepli ve samimi bir niyettir.

 
Toplam blog
: 37
: 1204
Kayıt tarihi
: 31.03.17
 
 

Hakikati salt aklına ve ilmine güvenerek aramak, karanlık bir gecede, ıssız bir çölde kafa feneri..