- Kategori
- Tarih
Alman Misyonerlerinin Türkiye'deki Faaliyetleri ve Johannes Lepsius

Johannes Lepsius
Osmanlı İmparatorluğu’nun güçsüzleştiği yıllarda sömürgeci batı ülkeleri kendi ekonomik çıkarları için Osmanlı Devleti topraklarına gezgin, misyoner, diplomat, arkeolog, doktor, hemşire, öğretmen, din adamı kılığında ajanlar göndermeye başladı. Bunlar çok geçmeden Rum, Ermeni, Süryani, Yahudi, Kürt hatta kimi Türk toplum önderlerinin kafasını çelerek kendi amaçları için kullandılar.
Anadolu’ya 1820’den itibaren Amerikalı Protestan ajan misyonerler geldi. Bunların azınlıklara ve özellikle Ermenilere yönelik bölücü faaliyetlerinin sonucu1890’lı yıllarda Ermeni isyanları ardı ardına patladı.(1)
Alman Protestan misyonerler 1841 den itibaren Kaiserwerther, Diokonie, Kudüs Birliği ve Haç misyonu gibi örgütlerle Kudüs ve Filistin’de kilise, yetimhane, hastane ve okullar kurdu.
Alman misyoner örgütlerinin Anadolu’daki faaliyetleri
1870’de siyasi birliğini kuran Almanya gözünü Orta Doğu ve Anadolu’ya dikti ve protestan misyonerler bölgeye gelmeye başladı. Protestan örgütleri tarafından Urfa, Diyarbakır, Muş, Maraş, Van ve Elazığ’da ve bunlara bağlı istasyonlarda okul, yetimhane, hastane, atölye ve kiliseler açıldı. Misyoner örgütleri yardım programlarına sponsor kazanmak için yayınlarında fotoğraf kullandı. Bununla Batı’da mümkün olduğu kadar çok insanın vicdanını sızlatmak suretiyle onlardan yardım alabilmeyi hedeflediler. Bu fotoğraflarda, Anadolu’nun en kötü yerleri, en zor durumdaki insanları ve o dönemin en vahşi görüntüleri yer aldı. On yıllarca misyoner yayınlarında, Avrupa gazetelerinde boy boy yayınlanan bu fotoğraflar Avrupa insanının hafızasına kazındı. Fotoğraflar ve misyonerlerin Türkiye’yi anlatan tek yanlı yazıları ile Avrupa insanını günümüze kadar etkiyecek olan vahşi, geri Türk imajı oluşturuldu.
Alman Protestan örgütlerinin Anadolu’da yürüttükleri faaliyetler, İngiliz ve Amerikalı Protestan misyoner örgütlerinin yaptığı gibi Gregoryen Ermenileri Protestan yapmak, ya da Osmanlı Devleti’nin Ermeni meselesini çözmek için yürürlüğe koyduğu her türlü politikada Ermeniler lehine tavır alarak Avrupa’da Osmanlı Devleti aleyhine propaganda yürütmekten ibarettir.(2)
Osmanlı Devleti’ne karşı Ermeni ayaklanmaları başladıktan sonra, Alman ve Amerikalı Protestan örgütleri Avrupa ve Amerika’da “Türkleri katil, Ermenileri mağdur” gösteren propaganda faaliyetine girişti. Yardım kampanyaları düzenlendi. Almanya kamuoyu da bu kampanyalara katılarak, Ermeni sorununa taraf oldu.
Frankfurt’ta papaz E. Lohmann Almanları kışkırtan Türkleri acımasız, zalim gösteren broşürü ile Almanları yardıma çağırdı. Lohmann Türkiye’ye gitmeden, olayları bilmeden bir yargıç gibi Türkleri sanık sandalyesine oturttu. Yanındaki yardımcısı ise daha sonraki yıllarda Türkiye’deki Ermeniler hakkında yazdığı kitaplarla Batı kamuoyunu yanıltan, yazıları günümüzde Batıda “yalan Ermeni soykırımı” için hazırlanan nice kitaba kaynak oluşturan, Batı parlamentoları ve kamuoyunda referans olarak gösterilen papaz Johannes Lepsius’dur.
Johannes Lepsius kimdir?
Lepsius 15 Aralık 1858’de Berlin’de doğdu. Teoloji, matematik, felsefe, edebiyat ve sanat tarihi alanlarında eğitim aldı.
Aralık 1884’de o zaman Osmanlı toprağı Kudüste’ki Alman cemaatine papaz yardımcısı oldu.1887’de Almanya’ya döndü; Harz’da papazlık yaptı. 1887’de Ermenilere yardım çalışmalarını yürütmek için kendi isteği ile görevinden ayrıldı. Berlin’e yerleşti. 1895’de Ermenilere yardım ulaştıran Alman Doğu Misyonu’nu faaliyete geçirdi.1896’da Türkiye’ye inceleme gezisi yaptı. Geri döndükten sonra Ermeni yardım derneğini kurdu. Lepsius “Türkiye’de Müslümanlar Hristiyanları katlediyor!” sloganıyla Hristiyanları tahrik ederek Ermenilere yardım kampanyaları başlattı. Urfa’yı, Ermeni çalışmaları merkezi haline getirdi. İnsani yardım yapıyor izlenimi vermek, daha fazla insanı çekmek için Urfa ve Diyarbakır’da halı atölyeleri, sağlık merkezleri, yetimhaneler kurdu; buraya öğretmenler, ustalar, doktor ve hemşireler gönderdi.1914 yılında Urfa misyoner hastanesinde kadın ve erkek olmak üzere 8 Avrupalı ve 6 yerli çalışanı vardı. Hastane dışındaki istasyonlarda çalışan Avrupalı sayısı da 14 civarında idi.(3) Almanya 16 Haziran 1914’de bölgede 18 yıldır Ermenilere yönelik çalışmalar yürüten Lepsius'un Doğu Misyonu ile işbirliği yaptı. Bu cümleden olarak, mali desteği Alman Dışişleri Bakanlığınca karşılanan, başkanlığını Lepsius’un yürüttüğü Alman-Ermeni Cemiyeti kuruldu.
Lepsius Osmanlı Devleti’nin savaş sırasında Ermeni isyanı ve Ermenilerin düşmanla birlik olmalarına cevap olarak aldığı tehcir kararı üzerine 1915 yazında İstanbul’a gitti; Enver Paşa ile görüştü. Görüşmede tehcirden vazgeçildiği takdirde, Türkiye ile Ermeniler arasında ateşkesi tek başına sağlayabileceğini iddia etti. Enver Paşa bu çocukça teklifi reddetti. Lepsius Almanya’ya döner dönmez Türkiye’ye karşı aleyhte propagandaya başladı. Alman halkını tahrik eden, Türkleri aşağılayan, ırkçı ifadeler içeren abartılı ifadelerle hazırladığı raporlarını yüz binlerce bastırıp bütün Almanya’ya dağıttı.1.Dünya Savaşı sonunda yenilen Almanya galip güçler tarafından savaşta Osmanlı Devleti’nde meydana gelmiş Ermeni olaylarından dolayı suçlanacağını biliyordu. Almanya bunu önlemek için Lepsius’tan Alman Dışişleri Bakanlığı’nın Ermeni meselesiyle ilgili bütün belgelerini incelemesini ve düzenlemesini istedi. Lepsius kendisinden istendiği gibi; arşivlerde Almanların Osmanlı Devleti’nde bir katliamı engellemek için çalıştığını, bunu başaramadığını ve Almanya’nın masum olduğunu ispatlamaya çalışan bir düzenleme yaptı. Bu amaçla arşivde istediği belgeyi özenle seçti, istemediğine yer vermedi. Belgelerde tahrifat yaptı ve bu belgelerle hazırladığı kitabı yayınladı.
Lepsius 1922’de Almanya Dış İşleri Bakanlığı arşivindeki diplomatik belgeleri 1871- 1914 başlığı ile 40 cilt halinde yayınladı. Lepsius 3 Şubat 1926’de Moreno -İtalya’da öldü.
Lepsius’un Türkiye ve Türkler aleyhinde yaptıkları ve yazdıklarının değerlendirilmesi
Lepsius fanatik Hristiyan Protestan bir papazdır. Hayatına yön veren bu inancı ile Türkiye gibi bir ülkede insanların bir dini olduğu halde, onların durumlarından faydalanıp kendi dinini benimsetmek istedi. Kendisinden önce bu topraklara gelen Amerikalı misyonerler gibi o da hedef kitle olarak Ermenilere yöneldi; onları bir millet olarak ortaya çıkarmaya çalıştı ve Ermeni milliyetçileri ile sıkı bir ilişki yürüttü.
Bütün yazı ve kitaplarında Türkler aleyhine kamuoyu oluşturmaya çalışan Lepsius’un dünyasını ve Ermeni olaylarına bakışını Alman yazar Hans Barth şöyle ifade etmektedir :” Türk olan her şeye karşı, vahşi, körü körüne insafsızca bir kin; Ermeni olana karşı ise, patolojik bir şefkat, müsamaha ve çocuk saflığı ile Ermeni olaylarının politik, ahlaki ve sosyal sebeplerini kritik etmeyerek, görmezlikten gelme ve keyfi, sahte vahşet olayları ortaya koyma.”(4)
Azılı bir Türk düşmanı olan Lepsius’un en büyük marifeti ise; günümüzde Ermeni Meselesinde Türkleri suçlamak amacıyla kaynak olarak kullanılan tek yanlı belgeleri toplaması ve orijinal belgelerde yaptığı tahrifatlardır.
Örnek olarak; Lepsius’un yazı ve eserlerinde Ermeni olaylarının olduğu dönemde Doğu Anadolu’da görev yapan ve “ Ermeni meselesi” ile ilgili olarak yazmış oldukları raporlarda mümkün olduğu kadar tarafsız tavır sergilemeye çalışan ve Ermeni milliyetçilerinin etkisinde kalmamaya özen gösteren bazı Alman bürokrat ve subayların raporları Lepsius tarafından yayınlanmaya değer bulunmadı. Örnek olarak, Almanya İmparatorluğunun Kafkasya özel ajanı Lois Mosel ile Osmanlı III. Ordu Kurmay başkanı Felix Guse bunlardan sadece ikisidir.
Mosel raporunda “Ermenilerin Ruslardan para ve yardım aldıklarını, çoğu Osmanlı Ermeni’sinin Rus saflarında savaştıklarını, Rus ordusuna katılmayanların ise çeteler kurarak Osmanlı birliklerine saldırdıklarını ve Osmanlı devleti ne yaparsa yapsın Ermenilerin bu savaşta Osmanlı tarafında yer almayacaklarını kanısını” belirtmekteydi.(5)
Felix Guse, Lepsius ve çalışmaları hakkında şunları yazmaktadır: “Zorunlu göç sırasında hayatını kaybeden Ermenilerin sayısı hakkında Lepsius’un verdiği rakamlar abartılı ve aynı zamanda kesinlikle inandırıcı değildir. Enver Paşa bir konuşmasında 300 bin Ermeni’nin göç yolunda yok olduğundan söz etmekteydi. Lepsius’un vediği rakamlardan çok, bu sayının gerçeklere daha yakın olduğuna inanıyorum. Öte yandan Ermenilerin soykırıma uğratıldığı tamamen yanlıştır. Çünkü Dünya Savaşı sonuçlandığında halen daha güçlü bir Ermeni halkı bulunmaktaydı.(6)
Prof.Dr. Mustafa Çolak Lepius’un tahrif ettiği 3 belgeyi TTK yayınlarında Belleten’de yayınladı. Bunlardan birini aşağıya alıyorum. Bu belge, Almanya´nın o dönemdeki Kafkasya işlerini yürüten General von Kress´e ait, 22 Ağustos 1918 tarihli telgrafıdır. Bu telgrafın aslı Bonn´daki Alman Dışişleri Bakanlığı Arşivinde, Politisches Archiv des Auswärtiges Amt’da kayıtlıdır. Aynı telgraf Lepsius´un eserinde 429. sayfa ile 430. Sayfaları arasında 432. belge olarak yer almaktadır.
Bu belgede Ermenilerin Gence ve Batum bölgelerine geri dönmeleri konusunda Enver ve Esat Paşaların düşüncelerini doğru bulmayan General Kress’e aittir. Bu telgraf önce Alman Dışişlerine, oradan da Dışişleri Müsteşarı von Hintze tarafından Istanbul´daki Alman Büyükelçiliğine gönderiliyor. Diğer belgelerde olduğu gibi bu belgede de tahrif edilmiş yerler bulunmaktadır.
Bu belgenin ikinci sayfasının son satırı olan“...General von Kress tarafindan dile getirilen Türk Ordusunun geri hatlarının Alman ve Avusturya birlikleri tarafından korunması düşüncesi şimdilik zikredilmeyecek” cümlesini Lepsius bu belgeden çıkartmakla, Kafkasya´daki Osmanlı Ordusu geri hatlarının Ermeni çetelerince saldırıya uğradığını görmek ve göstermek istemediği düşüncesinde olduğunu ortaya koymaktadır.
Prof. Dr. Mustafa Çolak makalesinin sonunda şu değerlendirmeyi yapmaktadır:“Biz bu çalışmamız ile çok sayıdaki Batılı tarihçi tarafından birinci el kaynak olarak kullanılan Lepsius’un bu eserinin güvenilir olmadığını ortaya koymaya çalıştık. Lepsius’n belge seçiciliğindeki subjektifliği ve yukarıda üç örnek ile verdiğimiz belge tahrifatları, üzerinde durduğumuz ana konular oldu. Bu çalışmanın tamamlanması için, Lepsius’un eserinde yer alan belgelerin tamamının asılları ile kıyaslanması gerekmektedir. Ancak o zaman Birinci Dünya Savaşı esnasındaki „Ermeni Meselesi“ ile ilgili Alman diplomasisinin tavrı ve bu konuda Alman Arşivlerindeki belgelerin doğruluğu tespit edilebilir.(7)
Sonuç
Türkiye’deki Alman misyoner faaliyeti içinde en önemli isim olan Johannes Lepsius Ermenileri davasına kazanmak için onları Türk Devletine karşı kışkırtmış, Ermenileri Müslümanlık- Hristiyanlık mücadelesinin mağdurları olarak göstermiştir. Bugün Lepsius’un Almanya’nın Ermeni politikasına yön veren sübjektif, tek yanlı ve tahrif edilmiş belgeleri diğer Batı ülkelerinde de kaynak ve referans olmaya devam etmektedir.
- Kaynakça
- 1.Zeki Önsöz, Amerikalı Misyonerler Osmanlıdan Günümüze Türkiye’de ne yaptı? www.zekionsoz.com
- 2.Uğur İnan, Osmanlı Devleti’nde Almanların Protestan Misyonerlik Faaliyetleri, s.313,Türk Tarih Kurumu, Ankara,2015
- 3.Uğur İnan,a.g.e, s.363
- 4.Hans Barth, Türk Savun Kendini, Türk Dünyası Araştırmalar Vakfı, İstanbul, 1988
- 5. Zafer Atar, Johannes Lepsius’un şekllendirdiği Almanya’nın Ermeni politikası, Türk Yurdu Dergisi, Mayıs 2006
- 6. Selami Kılıç, Ermeni Dostu Olarak Tanınan bir Alman Din Adamı, Dr. Johannes Lepsius, Atatürk Araştıma Merkezi, www.atam.gov.tr
- 7. Dr. Mustafa Çolak, Kaynak Kritiği ve Tehcir Olayında Belge Tahrifatı, Johannes Lepsius Örneği,Belleten, TTK Yay.Ankara 2003, s.967-984