Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ocak '08

 
Kategori
Yurtdışından Bildiriyorum
 

Almanya' da yaşanan kaçınılmaz vahşet

Almanya' da yaşanan kaçınılmaz vahşet
 

Almanya’da (Yabancı ) gençlerin saçtığı şiddet

( Aşağıda sıraladığım çocuk cinayetlerinin yüzde doksanı Alman aileler tarafından işlenmiştir )

Bu yazıya paralel olarak, Almanya’da şahsen şahit olduğum; Alman, Arap ve Türk gençlerinin suçlarından ( Şiddet, hoşgörüsüzlük ve agrasyonlarından ) çeşitli bloglarda ayrıntılarıyla bahsedeceğim.

Öncelikle Almanya’nın içinde bulunduğu sosyolojik sorunlara değinmek istiyorum. Ne derece takip edebildiğinizi bilemiyorum. Almanya’da 2007 senesinde toplam 198 çoçuk ( 0 ile 7 yaş arası ) anne veya babası tarafından öldürüldü.

Sıfırın altındaki derecelerde sokağa bırakılan, donarak ölen bebekler...11. kattan kundağa sarılarak atılan bebek... Saksılarda, bodrum katlarında ve derin dondurucularda saklanan ölü bebekler... ( Toplam 103 yeni doğmuş bebek ). Ana, babası tarafından dövülerek, vücutlarında izmarit söndürülerek veya daha farklı işkence metotlarıyla, mesela aç ve susuz bırakılarak öldürülen çoçuklar ( 30’ un üzerinde ). Birde boşanmalar, ayrılıklar, ihanetler, yanlızlık, dışlanmışlık ve çaresizlik sonucu getirilen cinnetlerle öldürülen çocukları unutmamak gerekir. En son Aşağı Saksonya eyaletinde 6 çocuğunu uykularında boğarak ( Kasım 2007 ) öldürdükten sonra tımarhaneye alınan anne geliyor aklıma. Buna benzer 10’ un üzerinde facia yaşandı Almanya da geçen sene.

Bu çocuk cinayetleri ile alakalı sorunu analiz etmek bir kaç blog yazmama sebep olacağı için, burada sadece bir kaç noktaya dikkat çekmek istiyorum, zira konumuz Almanya da (Yabancı) gençlerin saçtığı şiddet.

Almanya’nın son 30 yıl içerisinde ciddi bir nüfus kaybı yaşaması, Alman toplumunun aile kavramından gittikce uzaklaştığının ilk göstergesidir. Nesilden nesile devredilen aile ve aile kurma kültürünü artık Alman tarih kitaplarında okuyabilirsiniz. Bu toplumda beslenen köpek sayısı yetiştirilen çocuk sayısından yüzde elli nispetinde daha fazla olması göze çarpmaktadır. Nüfusunun süratle azalmasına ve emeklilik sisteminin çökmesine engel ( Nesil anlaşması *)olabilmek için ödenen milyarlarca € ‘ çocuk parasının ve ebeveyn parasının pek işe yaramadığını gözlemliyoruz. Burada dikkatinizi çekmek istediğim iki istatistiki veri var. Bunca kampayaya ve dökülen paralara rağmen bir Alman ailenin ortalama çocuk sayısı 0, 7 iken, ortalama köpek sayısı 1, 2. Buna karşın hala aile kavramını yitirmemiş, zaten doğurgan olan Türk ve Arap ailelerinde ( Müslüman ) ortalama çocuk oranı 2, 8 dir. Yani Almanya da Alman nüfusu ile birlikte hrıstiyan nüfusu azalırken, Müslüman nüfusu o nispette çoğalmaktadır. İşte Alman ırkçılığının yeniden hortlamasına sebep olan en büyük etkenlerden biri de bu olsa gerek. ( Alman gençlerinin şiddet nefret ve kin ile beyinlerinin yıkanması için önemli bir unsur )
Türkiyede’de olduğu gibi komşuluk, dostluk, insani ilişkiler ve benzeri insani değerlerin yitirilmesi de ( Toplumsal empati kaybı ) bu çocuk ölümlerinin şiddetle çoğalmasına sebep olmakta.
İnternetin sosyal yaşamı etkilemesi...
Yıllarca parmakla gösterilen bir ekonomik gücün globalleşen dünyada gözle görülür şekilde zayıflaması v.b.

Karl-Marx’ın Kapitalızm sonrası gelen aşamanın (Emperyalizmin) beraberinde getirdiği toplumsal yozlaşmadan bahsettiği sözleri geliyor aklıma. Neyse...

Kısaca, yukarıda bahsettiğim çocuk ölümleri sürekli ana haber bültenlerinde çıkıyor. Doğrusu ben artık kızımı odadan göndermekten bıktığım için televizyonu kapatıyorum.

Bu haberleri biz büyüklerin yanı sıra gençler de dinliyor. Çocuk ve genç düşmanı bir toplumda yaşadıklarının pekala farkındalar!

Almanya, onlar ne kadar kabul ederler veya etmezler bilmiyorum ama, resmen bir göçmen ülkesidir. Bu ülkeye 1960’lı yıllar da göçün başlamasıyla birlikte, görünmesi gereken bu sorun gözardı edilmiştir. Yani o gün siyasilerin ektiği duyarsızlığı bugün şiddet, nefret ve kin olarak biçiyoruz. Hemde her iki tarafta da. Türk ( Yabancı ) Alman, hrıstiyan, müslüman olarak ayırt etmeksizin yaşanan bu kimlik arayışı, Almanyada ki sosyal yaşantının zayıflamasıyla birlikte şiddet ve nefrete bürünmekte olduğunu gözlemliyoruz.

Söz konusu çatışmalar bugün orta Avrupa’nın neredeyse tamamında başgösteriyor.

Misal olarak Fransada ki olaylar ( Cezayirli gençler )gösterilebilinir.

Yazının devamında Alman ırkcıları tarafından yakılan Türkler’den de, metro istasyonlarında, parklarda diskoteklerde vb. komalık olana kadar, Türk ve Araplar “Yabancılar” tarafından dövülen Almanlardan da bahsedeceğim.

Milletvekili Roland Koch’un, Wolfgang Schaeuble’nin ve dışişleri bakanı W. Steinmeyer’in burada doğup büyümüş şiddete başvuran türk gençleri için geldikleri yere gönderelim önerilerine de değineceğim.

Yazı çok fazla uzamadan şimdilik kesmek istiyorum. İkinci bölümde buluşmak üzere.

İstatistiki verilerin kaynakları: Bundesstatistikamt. Alman Medyası ( Spiegel, Focus )

 
Toplam blog
: 121
: 1814
Kayıt tarihi
: 29.01.07
 
 

Almanya'da doğdum. Haylaz bir öğrenciydim. 16 yaşımdan beri ticaretle ilgileniyorum. Şu anda büyük b..