Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Kasım '07

 
Kategori
Psikoloji
 

Altbenlikte biriktirdiğimiz çöplükler...

Altbenlikte biriktirdiğimiz çöplükler...
 

Ay vurmuş pencereme ….

Işığı aydınlatıyor tüm odayı , yalnızlığımı unutturur gibi geziyor odamda…

Dönüyorum arkamı geçmişime ; ben kaçmak istesemde sıkışıp kalmış , yaşamasaydım , olmasaydı dedirten cümlelerim , yıllarımın akıp gittiği dünlerimde. Günün getirdikleriyle uğraş verirken sıyrılabiliyoruz çoğu kez acı hatıralarımızdan fakat geceler var ya !...ahhh !...o geceler , ayın ışıltısıyla odamızı loşlaştıran geceler…

Acıların nüksettiği , hataların ezbere geldiği , pişmanlıkların su yüzüne vurduğu , seni yalnızlığına , hesaplaşmalara iten , geceler…

Tam her şeye çizik attığına inandığın günün bitiminde , elindeki silgiyle attığın çizikleri silen geceler…

Yeniden başlama , unutma heveslisi gibi dolanırken ortalarda , seni kıyısına çekip , altbenliğine kilitleyen geceler…

Dost mu ? Düşman mı ? olduğu belirsiz geceler…

Karanlığımıdır bizi acılarımıza , kötü anılarımıza , başarısızlıklarımıza , hayal kırıklıklarımıza iten , yoksa asıl gerçek , bizim kilitlendiğimiz ve üzerine çizik atıp silemediklerimiz ve silemeyeceklerimiz midir ?

Çoğumuz bu düşüncelerle kaç geceyi devirmişiz kimbilir ? Peki ya düşünmediklerimiz….

Suçlu geceler midir ? Sahnemizde verilen rolün senaryoları mıdır ?

Her düşüşün kalkışında , kilitler bizi yaşadıklarımız , unuttuk , bitti , geçti deriz çoğu kez , küllenen acı hatıraları canlandıracak olayların içine girmeden …

Sonra izlediğimiz , bize yakın , acımızı anımsatan bir filmde , küllenen kömürlerimiz alevlenir yeniden…

Dinlediğimiz müzik , alır gemisine götürür bizi acımıza , yavaş , sakin dalga seslerinin içinde…

Çevremizde şahit olduğumuz , bize yakın senaryoların içinde , izlemeye başlamadan daha ; titretir yüreğimizi, başkasında yaşanan ama aslında bir zamanlar bizimde acımız olan hayat kavgalarında , yeniden canlanır çizik attıklarımız…

Geceleri suçlarken bir bakarız ki ; çizik attıklarımızın su yüzüne çıkmasındaki en büyük neden karanlığı olmadığıdır…

O zaman anlarız ; her yaşanılan kötü anı , geriye atılmak istenen gerçeklerden ibarettir. Bir kıvılcım yeterlidir , yüzeye vurup tekrar alevlenmesinde…

Kaçıştır bizimkisi ; acılarımızdan , korkularımızdan , hatalarımızdan kabul edemediğimiz , altbenliğimize attığımız bir yığın çöplükten ibarettir her şey... Yüzeye çıkması an meselesidir , gecelerin günahından çok , kaçışlarımızın suçlu olduğu gerçeği yatar benliklerimizde , bizse sadece suçlu aramak adına lekelemişizdir geceleri…

Kaçmasak ; üstüne üstüne gitsek keşkelerimizin , başarısızlıklarımızın , kayıplarımızın , altbenliğimizdeki çöplüğümüzde biriktirdiğimiz bu korkuların , o zaman ne geçmişten yük olarak bugüne taşıdığımız kötü bir anı , ne de her çizik atmak istediğimizde, elinde silgisiyle çiziklerimizi silen , kara çıyan bildiğimiz gecelerimiz , gölgemizi takip eder….

O gölgeden kurtulduğumuz an ; yaşadığımız toplum içersinde benzer senaryolarla yüzyüze gelme tedirginliğini yaşamaz , o an ; o senaryonun içinde mevcut olan insanlara çözümler üretebilme gücünü gösterebilir , altında yıllarca ezilip kaldığımız kötü anıları tecrubeye dönüştürür , çıkmaz sokakta gezinti yapan insanlara , labirent çıkışlarınında olduğunu gösterebiliriz….

Altbenliğiimizi kötü anıların birer çöplüğü , sığınağı haline getirmekten uzak , kilitlediğimiz kötü anıların kabullenişini yaşamamız ve “evet yaptım” , ” böyle olmalıydı” , “o anki şartlar bunu gerektirdi” , ” böyle olsun istemedim , hayat beni sürükledi “ “yaşadım ve yaşadığım her acının erdemine ulaşarak , yaptığım her hatanın arkasında durmam gerek” , ” başarısızlıklarımda , kendimi salak görmektense , kendimi kendime ispat etme adına tekrar bilgilenip başarısızlığıma bir gol atmam gerek” vs…. gibi inançlarla yola çıkıp kabullenişe geçmek demek , geçmişle hesaplaşmaları durdurmak , gecelere düşman olmaktan uzak olmak , her bize bizi hatırlatan filmin senaryosunda , aynı acıları ilk günkü gibi yaşamaktan uzaklaşmak demek…

Belki o zaman ; tecrube sınırlarımız kilometreleri aşar ve elimizi uzatabildiğimiz kırıklıklara merhem olabilir , bize ait yaşanılan başka hayatlara soluk verebiliriz . Çöplüğümüze attığımız gerçeklerle değil , yaşanılmış artık kabul edilmiş ve üstesinden geldiğimiz , geçirdiğimiz kötü anılarımızla…

İşte !... o zaman ortada habire suçladığımız , ne bir gece kalır , nede yaşanılan kötü anılar….

 
Toplam blog
: 73
: 717
Kayıt tarihi
: 17.10.07
 
 

1979 D.bakır doğumluyum. AÖF bankacılık bölümü okumaktayım. Yazmayı çok seviyorum, hayata bağlayıcıl..