Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

14 Nisan '08

 
Kategori
Siyaset
 

Alternatif üretemeyen mitinglerin vatana millete faydası üzerine sorgulamalar

SON dakika mazeretiyle Tandoğan'daki ulusal egemenlik mitingine gidemedik.. Yoksa tren biletlerimiz alınmış, Mavi Tren'de yerlerimiz ayrılmıştı. Cumhuriyet sevdalısı dostlarla birlikte on saat sürecek uzun bir yolculuğa hazırdık. Gidemedik ama, gidenlere el salladık. Mavi Tren gecenin karanlığında kaybolana kadar arkalarından el salladık.

Yazıya başladığım şu dakikalarda, gidiş - dönüş yaklaşık yirmi saatlik bir yolculuk ve nereden baksak dört beş saat süren mitingin yorgun sesiyle ÇYDD Şube Başkanı İsmail Erten Hocam aradı; hem sesi yorgundu, hem içinde saklamaya çalıştığı bir pişmanlık vardı. Yolcu ederken gülücükler saçıyordu oysa; bayrağını omzuna koymuş, baston saplı şemsiyesini koluna geçirmiş, "tam teçhizat kuşandık, cepheye gidiyoruz" demişti.

Telefonda ilk sözü, "mitingten geçen yılki lezzeti alamadım" oldu.

Geçen yıl bir milyon insan Tandoğan'da buluşmuş, Türkiye ilk kez bu kadar büyük bir miting görmüştü.. O mitingte biz de vardık; adım atacak yer yoktu.. Bunlar bir tarafa, ruh vardı ruh!

Şarkılarda, şiirlerde, konuşmalarda, sloganlarda, pankartlarda o ruhu görebilmek mümkündü.

Cumartesi günü Kanaltürk'ten izledim mitingi.. Ne katılımcılar geçen yılki tadındaydı, ne konuşmalarda aynı tadı bulabildim...

İsmail Erten'le aynı tesbiti yaptık karşılıklı: "Bu mitinge Gönül Çil damgasını vurdu!"

***

GÖNÜL ÇİL kim?.. Toroslar'ın doruğunda bir köyde yaşayan, eğitimsiz, birikimsiz, ama kendi kendini yetiştirmeye çalışan, hitabet gücü yüksek, yıllar önce televizyon reklamlarında da oynayan ve herkesin 'Evin Ana' diye tanıdığı bir Anadolu kadını.

Anlı şanlı profesörler çıkmış kürsüye, elindeki kağıtta yazılanları bile okurken zorlanan, hitabet gücünden yoksun halleriyle karşılarındaki kitleyi coşturamıyor; okunan şiirler, söylenen türküler de heyecanı kamçılayamıyor; ama Toroslar'ın zirvesinden gelen o Anadolu kadını, ezberlediği birkaç sloganla süslediği mesajlarını öyle yerli yerine oturtup konuşuyor ki, onbinler bir anda şaha kalkıyor.. Kamera zumlayınca görüyoruz ki, insanlar ağlıyor!

Mitingin medyadaki yansımalarında da Gönül Çil'in öne çıktığını görüyoruz.. Yani bir anlamda, geçen yılki havayı yakalayamayan tertip komitesi, bu mitingin namusunu Gönül Çil'le kurtarmaya çalışıyor...

İşin tuhafı, orada biraraya gelen insanlar, genel itibarla 'orta sınıfı' temsil ediyor.. Belli bir geliri olan, eğitimli, birikimli insanlar genellikle.. Ve tahmin ediyorum, pek çoğu "dağdaki çobanla benim oyum bir mi" tartışmasında, çobanı değil, Aysun Kayacı'yı destekliyor.

Gönül Çil adlı Anadolu kadınının atacağı birkaç sloganla aşka gelip cezbelenecek sürü psikolojisinden oldukça uzaktalar yani.

Demek ki bu işlerin eğitimle, birikimle, sınıfla, şununla bununla ilgisi yok. Hangi sınıftan, hangi şekilden olursa olsun, insanlar düşündüklerini seslendirecek, kitleleri bir anda hareketlendirecek, insana özgü heyecanları yaşamasını sağlayacak ve onları tek sloganla bile olsa aynı merkezde buluşturacak öncüler görmek istiyor.

Cumartesi günkü mitingte öyle bir öncü var mı peki?.. Nerede İzmir mitingi, nerede ikinci Tandoğan!

***

TÜM mitinglerde öne çıkan, kitleleri heyecanlandıran, seslerin buluşmasına önderlik eden Tuncay Özkan'a, bu kez mikrofon verilmiyor örneğin... Kürsüde, Atatürkçü Düşünce Derneği'nin 'sen, sen, sen' diye seçtiği, bugüne kadar isimleriyle cisimleriyle ortalarda olmayan, katılanların çoğunun hiç tanımadığı, belki isimlerini bile ilk kez duyduğu karakterler mır mır mır konuşuyor.. Ne volüm ayarı, ne heyecan tonu, ne vurgu, ne başka bir şey... Sınıfta ders verir gibi mır mır konuşması için mi çıkardınız kürsüye o insanları?

Ya 'memleketim' şarkısı?.. Ayten Alpman'ın sesinden, İsrail dolaylarından intihal iddiasıyla da sıkça tartışılan; ve ondan başka bir memleket şarkısı yokmuş gibi; hep bir ağızdan, "havasınaaaa, suyunaaa, taşınaaaa, toprağınaaa..."

Onca sanatçı var bu ülkede; işi paraya döken rantiyecileri bir yana bırakın, 'yurtseverim' diye ortalıkta dolaşanları kastediyorum.. Yazsanıza kardeşim doğru düzgün bir 'memleketim' şarkısı.. Yazın, besteleyin, millet dinlesin, Onuncu Yıl Marşı gibi vazgeçilmez olsun; her yerde söylensin...

***

İSMAİL ERTEN, mitingle ilgili gözlemlerini özetle aktardıktan sonra, "iyi ki gelmemişsin" dedi. Ben de aynı gözlemlerin ışığında, "iyi ki gelmemişim" dedim.

Bu "iyi ki gelmemişsin" sözü, hayal kırıklığının dillendirilişi aslında.. Hem alanda toplanan onbinlerce insan, hem de medyadan takip edenler için hayal kırıklığıdır gerçekten.. Katılımdaki azlık, tertip komitesinin despotik tavrı, konuşmacıların cılızlığı, mesajların içeriksizliği, salt laiklik temelindeki sloganlar ve en önemlisi kitlelerin beklediği heyecan ortamından yoksunluk, elbette hayal kırıklığı yaratacak.

Ayrıca alanları dolduran insanların beklentilerine yanıt olacak bir program üretemiyorsa bu mitingler, ikide bir orada burada miting düzenlemenin de bir anlamı kalmıyor o zaman.

Cumhuriyet mitinglerini düşünün; Tandoğan'da, İstanbul'da, İzmir'de milyonları alanlara dolduran cumhuriyet mitingleri, yeni bir sürecin öncüsü, kitlelerin beklediği yeni, farklı bir siyasi yapının habercisi oldu mu?..

Maksat, barajın altında kalması muhtemel CHP'yi, öyle veya böyle anamuhalefette tutmak mıydı yoksa?

Doğruya doğru; o mitinglere katılan insanların pek çoğu, alternatifsizlik yüzünden CHP'ye oy vermek zorunda kaldı.. İnsanlar, "ya CHP'ye, ya MHP'ye oy verin" talimatına uydu.. Bugün Meclis'te CHP ve MHP varsa, herhalde cumhuriyet mitinglerinin katkısı olmuştur yani...

Peki CHP nerede?.. CHP Lideri Deniz Baykal, Tandoğan'da halkın içinde olmak varken, aynı gün İzmir'de bir programa katılıyor; tüm görevi Tayyip Erdoğan'ın söylediklerine yanıt vermekten ibaretmiş gibi, Erdoğan'ın son dakika çıkışlarına, son dakika karşılıkları veriyor.

Ne Baykal var alanda, ne CHP'nin ileri gelenleri...

Baykal da çok iyi biliyor aslında; Tandoğan'a gitse morali bozulacak.. Orada, "Yar saçların lüle lüle, Baykal sana güle güle" sloganlarına muhatap olacak...

Eğer geçen yılki gibi bu mitingler de periyodik olarak devam edecekse, yani böyle bir niyet varsa, "bayrağını al gel" çağrısı yaptığınız, alanlara doldurduğunuz o insanlara farklı açılımlar sunun, alternatifsizliği alternatife dönüştürecek projelerle çıkın insanların karşısına.

Yok, "bizim işimiz o değil; bizim işimiz laikliği korumak ve laiklikten başka politikası olmayan CHP'yi yaşatmak" diyorsanız, kendinizi kandırırsınız.

Yani, insanları boşuna oyalamayın.. İşinden, gücünden, ekmeğinden, parasından fedakarlık edip, Türkiye'nin bir ucundan başkente koşup giden insanların beklentilerine yanıt bulamıyorsanız, bu mitingleri düzenlemeyin o zaman.

 
Toplam blog
: 17
: 1020
Kayıt tarihi
: 02.04.08
 
 

Şehr-i Balıkesir'de mevkutesel işlerle iştigal ediyorum; yirmi küsur yıldır yazıp çiziyorum... Yaz, ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara