- Kategori
- Blog
Altı yılın muhasebesi!
Editörlerle hiçbir sorunum olmadı!
Altı yıl bitiyor neredeyse!
Bakmayın öyle bugünler az yazdığıma! İlk zamanlarımda günde beş altı yazı yazardım! Bu nedenle sanırım üç yazı kısıtlaması getirdiler! Bana hissettirmediler tabi!
Anladım ama!
Dedim” Ahmet, arzuhalci dükkânına çevirdin burayı! Ağır ol biraz!”
Yazılarımda giriş, gelişme ve sonuç gibi kompozisyon kurallarını bulamazsınız! Virgül de yoktur genelde! Dümdüz giderim!
De ve da’ları, genlerimde Karadenizlilik olmasa ayıracağım da yoktu! (ayırdım!)
İlk yazımı siyaset üzerine yazdığımdan “siyasetçi bloger” kapsamına girmiştim! Bundan çok rahatsızlık duyuyordum! Siyaset kiiim ben kimdim! Doğruya doğru, eğriye eğri demekten kaçınmayan bir yapıda olan bendenizin böyle bir kategoride yeri olamazdı!
“Dostluk “ olarak değiştirdim!
Kategorimi “dostluğa “ çevirince müthiş bir talep patlaması oldu! Nerede bir toplantı olsa çağırıyorlar!
“Ahmet Bey, işkembe çorbası yiyeceğiz Adapazarı Mahzen’de; sen de gel!”
“İsmail’in yerinde ıslama yiyeceğiz! Sen gelmezsen boğazımızdan geçmeyecek!”
Ankara’ya hamsi yemeğe gittim yahu! İkinci el hamsileri dayandılar önüme! ( hamsinin bayatı olmaz!) Rakılar da bandrolsüzdü! (denetim pulsuz yani!) İtiraz etmeden yedim, içtim! Biliyordum ki Ankara’da adım başı bir hastane var! Tercihimin “İbni Sina” olduğunu başta söylemiştim! Adamda yılların tecrübesi vardı!
Bu yazıyı yazmam için kimse beni zorlamadı!
Yani editörlere yağ çekmem söz konusu değil! Kaydolurken, emekliliklerinde aldıkları tazminatla onlara 1453 Maslak benzeri, orman kenarında iki katlı bir ahşap ev yapma sözü vermiştim! Beyaz at da yanında eşantiyondu! (her Karadenizli bir ağa oğludur!) Gönlü bol her insanın yapabileceği şeylerdi bunlar!
Başta editörler olmak üzere okuyan, okutan, dinleyen herkese teşekkürler!