Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

12 Mart '07

 
Kategori
Futbol
 

Altın vuruş

Altın vuruş
 

Beşiktaş geçtiğimiz yılın Ekim ayından bu yana deplasmanda kazanamayan bir takım görüntüsüyle çıktığı Ankaragücü maçında, Delgado’nun altın vuruşuyla üç puanı alırken, hem şampiyonluk hem de Şampiyonlar Ligi mücadelesini kovalamak adına kararlı bir adım atmış oldu. Maç genelinde ortaya konan futbol kalitesi vasatı aşamazken, devre arası ve ikinci yarı başında çıkan olayların gölgesinde kendisi için çok önemli bir üç puanı hanesine yazdıran Beşiktaş, en azından deplasmanların yıkıcı psikolojisini üzerinden atmış oldu.

Maça başlarken, artık deplasmanda kazanmak için bir şeyler yapmak gerektiğini düşünen Tigana’nın farklı bir strateji ile takımını sahaya sürdüğünü gözlemledik. Orta sahada Koray’ın yanına Delgado’yu monte eden Tigana, Serdar Kurtuluş’u kulübeye çekmiş, sağ kanatta ise Burak Yılmaz’a görev vermişti. Bu düşüncesi ile defanstan çıkışta topun ileri uca daha sağlıklı ulaştırılmasını düşünen Tigana, ne yazık ki bu açılımının karşılığını sahada alamadı. Beşiktaş’ı çözen her teknik direktör gibi Hikmet Karaman’da Beşiktaş defansı üzerine canlı ve etkili bir pres uygulatınca, Beşiktaş defansı yine oyun kurmak yerine topu ileri vurmayı tercih etti. Bu ileri vuruşlar her zamanki gibi Beşiktaş’ın oyun kurucu ayakları Ricardinho ve Delgado’nun oyundan düşmesinden, Bobo ve Nobre’nin de serseri toplara koşular yapıp fizik güç harcamasından başka bir işe yaramadı. Ankaragücü ise ileri ucundan başlayarak Beşiktaş’ı yarı sahasına hapsedecek bir pres uygulayıp, kazandığı topları Tita ve Bebbe gibi hızlı adamlarına oynamaya çalıştı. İlk yarı genelinde özellikle Baki’nin ileri oynadığı uzun topların aynen Beşiktaş yarı sahasına iadesi siyah beyazlı ekibi baskı altında tutarken, İbrahim Üzülmez ve Burak Yılmaz’ın görev aldığı kanatların neredeyse hiç çalışmamasına sebebiyet verdi. Tüm bu ilk yarı perspektifine Runje’nin gole izin vermediği iki Ankaragücü akınını da eklersek, ilk 45 dakika için sahada hangi ekibin hesaplarının tutuğunu da daha iyi anlayabiliriz. Beşiktaş açısından hesabın şaşmasında en önemli etken, lig başından bu yana Beşiktaş’ı analiz eden kalemler tarafından ısrarla dile getirildiği halde, devre arasında tedavi edilmeyen “tandem” problemi. Jean Tigana’nın özellikle deplasman karşılaşmalarında takımının rakip üzerinde baskı kuramayışına kafa yorduğu belli. Fakat gerçek şu ki, mevcut kadro yapısında tandemi hangi iki futbolcudan kurarsanız kurun Beşiktaş adına yine toplar ileri vurulacak, yine defanstan pas yaparak çıkmak bir hayal olacak. Hal böyleyken, 24 haftadır Beşiktaş’ı yazan kalemlere kulak asmayan Tigana için belki de söylenecek tek bir cümle kalıyor : “Geçti Bordeaux’nun pazarı...”

İlk yarısı 0–0 sona eren karşılaşmanın ikinci yarısında Ankaragücü’nün gerek “en azından 1 puan” düşüncesi gerekse aynı pres temposunu koruyamaması neticesinde Beşiktaş defansının da risk alarak ileri çıkışı sonucu Beşiktaş’ın daha baskılı bir oyun ortaya koyduğunu izledik. Oyunu rakip sahaya yıkmak için yapılan bu uygulamada yine ofsayt taktiği gündeme geldi.

Burada dikkat çekici nokta ise Trabzonspor maçında Ali Tandoğan ile yapılan ofsayt uygulamalarında kevgire dönen Beşiktaş defansının, Mustafa Doğan’ın oynadığı son iki haftadır rakiplerine bu tuzaktan kurtulma şansı tanımaması. Sebebini merak edenlere Mustafa’nın background’unda derinlere inmelerini, ta Parreira’nın Fenerbahçe’ye kazandırdığı defans anlayışını düşünmelerini salık veririm. “Tandem oynamayı bilmek” gerçekten bir meziyet sanırım.

İkinci yarının ilerleyen dakikalarında Ankaragücü’nün oyunu giderek kendi ceza alanına yakın kabul etmesiyle, Beşiktaş’ın usta ayaklarının da meziyetlerini göstermeye başladığına tanık olduk. Ricardinho ve Delgado’nun oyunda etkinliğini arttırması ilk yarıda rakip ceza sahasında görülmeyen Bobo ve Nobre’nin de gol bölgelerinde dolaşmaya başlaması sonucunu doğurdu. Buna rağmen dakikalar 84’ü gösterene kadar ciddi bir gol pozisyonu yaratamayan siyah-beyazlılar, bu dakikada Bobo’nun Ricardinho’luğa özenmesi sayesinde öne geçti. Ankaragücü defansının arkasına tek kelimeyle “mükemmel” bir pas atan Bobo, Delgado’nun attığı golde büyük pay sahibiydi. Adeta gökten zembille inmiş bu golün, Beşiktaş açısından ne kadar önemli olduğunu ilerleyen haftalar bize gösterecek. Ancak görünen o ki, bu galibiyetle Beşiktaş Fenerbahçe’yi daha bir şevkle kovalayacak.

Analizimizin sonunda maç öncesi, maç içinde ve sonrasındaki olaylara değinmek, her şeyden önce bir futbolsever olarak boynumuzun borcu. Bursaspor’un bilindik “Beşiktaş takıntısı” kardeş kulüp kabul edilen Ankaragücü’ne de sirayet etmiş görünüyor. Bunu tribünlerden önce Ankaragücü yönetiminde gördüğümüzü de belirtmemek olmaz. Kendi taraftarına 3 YTL’den sattığı biletleri Beşiktaş taraftarına 35 YTL’den satan Sayın Cemal Aydın acaba “Beşiktaşlılar gelmesin, olay çıkmasın.” gibi hümanist bir yaklaşımda mı bulundu yoksa menajer döven bir kısım taraftara şirin görünmek mi istedi? Bu soruyu içtenlikle cevaplamak Türk futbolunun gidişatı açısından da oldukça önemli...

 
Toplam blog
: 235
: 717
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Yazar 1976 yılında İstanbul'da doğdu. Tüm eğitim ve öğretim hayatını burada tamamlayarak, 1999 yı..

 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara