- Kategori
- Deneme
Aman çoğalalım...

sozcu.com.tr
Bu aslında eski bir slogan : “Çoğalalım, üreyelim.. Çünkü bu Allahın emri..!”
Zaten çoğalıyoruz. Son rakamlara bakarsanız, yılda üç milyon çoğalıyoruz.. Bundan böyle daha az çoğalacağımız söylenemez. Çünkü, vatanımıza göç eden Suriye, Irak, Afganistan, Afrika göçmenleri, bundan böyle hiçbir yere gitmeyecekleri gibi, onlar da bizim gibi üreyecekler… Belki de daha fazla. Demek ki her yıl 3, 6, 9 milyon artacağız… Çünkü hiçbir gelene git demiyoruz. Suriyeli’de geliyor.. Afrikalı da… “Zavallılar, zulumden kaçıyor…” diyoruz, kabul ediyoruz…
Ama bu ülkenin limitleri var; doyurabileceği insan sayısı var… Onları ne yapacağız. Milyonlarca çocuk sokaklara döküldüğü zaman, onları kim doyuracak?
Şimdiden etimiz Uruguay’dan geliyor; samanımız bütün bulduğumuz ülkelerden… Daha neler, neler alıyoruz… Onun hesabını tutmak bizim haddimize değil… Fakat belli ki çoğaldıkça ihtiyaçlar büyüyor… Ama bizim, tarımda, hayvancılıkta olanaklarımız sınırlı. Bir türlü et fiyatlarını kontrol edemiyoruz… Elin gavuru bizden 10 kere daha ucuza et yiyor. Tabii biz yiyemiyoruz. Veya yiyenler yiyor… Gerisi ekmeğe hücum…
Peki, hangi bütçeyle, hangi tarımla, hangi hayvancılıkla bu gelen ve yetişen kuşakları besleyeceksin.
“Onların kısmetini Allah verir..!”
Halkımız da sokaklarda gördüğü Suriyeli veya yerli dilencilere, Allah versin..” diyor… Allah hangi birisini doyuracak. Sen geleceği düşünmezsen…
İnsan niçin ülkesinin nüfusunun durmadan artmasını ister. Çevresinde 120 milyonluk, 80 milyonluk düşmanları vardır… Bir gün onlarla kavgaya tutuşmayı düşünüyorsan, nüfusum artsın, dersin. Çünkü savaş demek insan kaynağının harcanması, demektir.
Şimdi, bir görünür savaş yok, günde 5-10 tane şehit veriyoruz… Yarın büyük bir savaşı göze alırsan, artık gerisini sen düşün…
Bu nüfus artışıyla çocuk, genç yetiştirirsen, her yıl 100 tane yeni okul yaptırman gerekir. Ama komşumuz Bulgaristan hiç okul yaptırmıyor ve sınıflarındaki öğrenci sayısı da 10 kişi; niçin çünkü nüfusu hiç artmıyor.
O eskidenmiş, nüfusumuz artısında düşmana karşı kavi gözükelim, bize hücum edemesin… diye. Bugün artık “Atom” bombasının olduğu bir devirde, nüfus filan hikayedir. Bir bomba icabında 5-6 milyonu öldürebilir…
Savaş düşünmek, abesle iştigaldir (boşuna uğraşmaktır..).
Benim nüfusum, komşumdan çok olsun da, benden korksun…
Nüfusu 2.5 milyon olan İsrail Devleti, komşuları olan cahil Arap devletlerini inim inim ağlatıyor. Niye? İsrail bilimde de, teknolojide de, gelişmişlik düzeyi bakımından da, bütün o ülkelere 5 basar…
Hiç birisi artık İsraile el kaldırmaya cesaret edemiyorlar. Çünkü her seferinde fena halde cezalandırıldılar. Demek ki neymiş?
Önemli olan nüfus çokluğu değil; iyi beslenmiş, iyi eğitilmiş, aklı başında kuşaklar yetiştirmek önemliymiş… Yoksa , “Salverdim çayıra, Allah kayıra..” diye , çocukları çıkartıp, çıkartıp sokağa salarsak, ondan sonra envai türlü suçlu insan başımıza bela olur.
Nitekim şimdiden büyük kentler suçlar ve suçlularla baş edemiyor.. Bir de cahil, cühela bir nesil yetiştirecek olursak, sonu ne olur?
Zaten saçma sapan bir eğitim sistemimiz var. Büyüklerimiz , “Dini eğitim esas..” diyerek ilkeyi koymuşlar. Gelen Milli Eğitim Bakanları da ona uymaya çalışıyorlar… Sonu ne olur bunun… Ne akademik yönden; ne de mesleki yönden iyi yetişmemiş, cahil nesiller çevremizi saracaktır.
“ÇOĞALIN” emrini verince… Bu işin ağırlığı kimin üzerine düşecektir. Her bir kadının 3, 5, 7 çocuk doğurduğunu düşünün… Bu durumda kadınlar “Çocuk Üretim Makinesi” haline dönüşecek, aslında olması gereken “Üretim” düzeninden dışlanacaktır… Kadınlar durmadan doğursun.. Eee.. Domuzlar da aynı şekilde çoğalıyor… Fareler de aynı şekilde durmadan çoğalıyorlar… Peki bu durumda onlar da kutsal hayvanlar mıdır? Çünkü Allah'ın emrini yerine getiriyorlar. Çoğalın...
Milyonlarca genç işsiz, güçsüz sokaklarda geziyor; durmadan iş arıyor… Kahvelerde oturanların sayısı belli değil. Öğretmen adayları “ne olur üniversite bitirdik, bize işimizi verin,” diye yalvarıyorlar… İş yok…
Zaten Türkiye ikiye ayrılmış; AKP’ye oy verenler ve gerisi… AKP’ye oy verenler yaşıyorlar. Onlara her türlü olanak var. Eğer başınızı örterseniz, ve biat ederseniz, tamam… aç kalmazsınız. Ama ötekilerdenseniz, yandınız.
Bir zamanlar Rusya’daki Komünist Partisi de aynı anlayışı güdüyordu. Komünist olmayanlar yandı gitti…
Bu devirler değişir… Herkes layık olduğu yeri bulur. Ama haksızlıklar hiç unutulmaz. Bu zamanda en büyük haksızlık kadınlara yapılıyor : “Fare gibi çoğalın; domuz gibi çoğalın..” zaten siz çoğalmaktan, üremekten başka işe yaramazsınız…
Mevcut sistemde kadınlar kızlar okutulmuyormuş. Kimin umurunda…
Her ay binlerce kadın kocaları tarafından öldürülüyormuş. Ne gam…
Bu gibi sorunlar, idare için hiç sorun değil…
İşte öyle, ala ala heyy gidiyoruz.
Zaten deliler gibi çoğalıyoruz.. Peki yeni gelenlere nerede yer bulacaksınız? Söyler misiniz?
Bu soruların yanıtı yok.
Çoğalmaya devam. Ama bu akıl işi mi? Bunu hiç kimse sormuyor.