Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Mayıs '10

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Anadolu Kağnısı / Mayıs Sonu

Anadolu Kağnısı / Mayıs Sonu
 

Gökova-2010


Bir önceki yazımda Mayıs'a pek kızmıştım, hatta öte gidip hakaret bile ettim, "Tezek Ayı" dedim. Kızdığım konu malum(du) Kupalar gitti, umutlar bitti, yoksa Mayıs'ın ne suçu var?

"Mayıs Bereket Ayı" dedi, Alev Hanım da, arka çıktı Mayıs'a. Haklı da, hayat tek spor deği ki...

Evet kupalar da cimriyse de kültür ve sanat çalışmalarında oldukça bonkördü Mayıs. Bütün yıl boyunca yapılan çalışmaların verilen emeklerin son durağı olan sunumlarda gelmişti sıra...Alkışlanmak istiyordu emek verenler. Sıra sıra döküldüler, her gün hatta günde birkaç kere.

Ayın ilkyarısında Denizli Belediyesi'nin gelenek haline getirdiği Tiyatro Festivali gösterilerini elimizden geldiğince izledik. daha sonra Milli Mücadele Günü Yürüyüşü'ne katıldık. Ben yazmadım ama aramıza yeni katılan eşim(Tuğrul-20), kaleme aldı katıldığımız tüm etkinlikleri.

Pamukkale Üniversitesi Kongre Merkezi'nde Emekli Öğretmenler Korosu'nun Türk sanat Müziği Konseri vardı, Şef İbrahim Davulcu yönetiminde, sazlar ve solistlerden tanıdıklarımız vardı. Geçen hafta Cumhuriyet Anadolu Lisesi'nin yıl sonu çalışmalarını izledik, şarkılarla şiirlerle süslediler geceyi. Benim çalıştığım yıllara göre büyük açılımlar olmuş zihniyetlerde, açılım sadece siyasette değil, toplumun her kesiminde.

Orhan Veli'nin " Anlatamıyorum" isimli şiiriyle başlayan, gecede Can Yücel'in " Herşey Sende Gizli " şiiriyle devam eden şiirler yolculuğu nefisti. Türküler, şiirler sansüre uğramamış, yalnız slaytlarda ve yeni moda upuzun şiirimsilerde Facebook "paylaş" etkileşimleri açıkca görülüyordu.

Dün akşam yine bir konserdeydik. Denizli Belediyesi Konservatuvarı Türk Halk Müziği Bölümü'nün hazırladığı "Bir Türküdür Anadolu" isimli konseri izledik. EGS Park'taki konsere ilgi yoğundu. Konser öncesi Denizlili Büyük usta müzik adamı Talip Özkan için saygı duruşu vardı ve molada onun derlediği iki güzel türkü seslendirildi. Konser klasik konserlerden uzak görselliklerle süslenmiş, aralarda tiyatro grubuna yer verilmişti. Pir Sultan Abdal, Karacaoğlan, Aşık Veysel ve Aşık Mahsuni'den türkülerle yaşamöykülerini içeren bölümleri izlemek güzeldi.

******

Yarın yine bir serinin açılışı var, TRT, Denizli Valiliği ve Denizli belediyesi ortak yapımı, "Uluslararası Türkçevizyon Festivali" başlıyor. 25 ülkeden gelen sanatçılar kendi ülkelerinde hit olan şarkıları Türkçe olarak seslendirecekler. Festival 5 gün sürecek ve değişik yerlerde konserler verilecek. Pazartesi Pamukkale Antik Tiyatro'dayız. Bu festival boyunca TRT canlı yayın yapacak, Mustafa Gürsoy (benim ilk öğrencilerimdendir ) yönetiminde. Mustafa Gürsoy TRT yapımı müzik programlarının başarılı bir yönetmenidir. Öğrenciyken de çok sevimliydi, okulun maskotu olan öğrencilerden...

******

Kültür- Sanat ve Müzik bitti, şimdi konuyu değiştirelim.

Siyasette durum aynı, kaset savaşlarına ara verildi. Gerçi son haberler nasıl takip edemedim. Kemal Kılıçdaroğlu hiçbir engele takılmadan kurultayı geçti ve yeni bir süreç başlattı. Şimdilik artılarla ilerliyor, eksiler iç ve dış rakipleri tarafından toplanmaya başlamıştır ve ilk tökezlemede önüne koyulacaktır. Baykal bile henüz aba altından sopa göstermedi. Annesinin adı ve "sünnetsiz" olduğu yolundaki iddialar da fazla ilgi görmedi.

Komik bulundukları kesin...Anasının adı Yemuş değil, "Yeter" olunca ve pipisinin ucundan azıcık alınınca ülkeyi yönetmekte iki arşın önde mi oluyor? Laf olsun, torba dolsun! Güzel cevap verenler oldu, bu iddialara. Kadın olsa jinekolojik muayene söz konusu olurdu zaar.

Kafa önemli, belden aşağısı değil desem, bu kez kendimle çelişeceğim...Baykal'ı kınadım ya... neyse o başka mesele.

*****

Seferin sonunda yine spor yüklerim Kağnı'ma, spor hayatımın taa içinde. Turkcell Süper Lig'in bitmesiyle kendimizi Beko Basketbol Ligi'ne attık. Hem de ne atış...

Nasıl atmayalım? Her alanda kupa almasa da final oynayan Fenerbahçe Ülker finalde. Rakip azılı Efes Pilsen. Geçen yıl Kerem Gönlüm olayı ile gündeme düştü ama üstüne fazla da gidilmedi. O maçta Mario Kasun da dopingli çıkmıştı ama organize doping olmaması için yasal doping denildi, kupayı geri alıp Fenerbahçe'ye kaptırmamak için. Gerçeği söylemek gerekirse Efes Pilsen iyi bir takım, bize sevimsiz gelen gereksiz konuşmalar yapan koçu. Yoksa ben isterim Charles Smith, Bootsy Thorthon, Preston Shumpert gibi oyuncularımız olsun. Yerlilerde fark yok, hatta bizimkiler daha iyiler.

C.Smith bu yıl ligin en iyisi bence. Ben onu Alex'e çok benzetiyorum, hem kişilik hem de yüz hatları dolayısıyla. Her maçta en iyi oluyor. Sadece geçen yıl ki maçta Kerem Gönlüm "en iyicik" olmuştu, o da dopingli çıktı, bir de yüzsüzlük edip son maçta Abdi İpekçi'ye gelmiş. Tribünleri tahrik etmek içindi belki de, işe yaramadı.

Efes Pilsen, Fenerbahçe için artık "yenilmez" değil. Bu sezon Türkiye Kupası'nı da Fenerbahçe Ülker onları yenerek kaldırdı. Play-off serisi final maçlarında da şimdi 3-1öndeler. Yarın 5. maç oynanacak. O maçı kazanırsak şampiyonuz, değilse bir maç daha uzayacak. Bogdan Tnayeviç'in rahatsızlığından sonra takımı çaılştıran Erdoğan Hoca'da oldukça başarılı, belki sakin tavırlarıyla, gerginTanyeviç'ten daha başarılı oldu. Bu da kısmet işte.

Her şer'den bir hayır doğar'ın somut örneği.

Dün yine gündemde 2016 UEFA Futbol Turnuvası seçimleri vardı. Bir oyla Fransa'ya kaptırmışız. Hiç mi hiç üzülmedim.

Müstehaktır efendim!

Şİmdi, bazı senaristlere göre, bu işin içinde Aziz Yıldırım kesin (!) vardır. Malum bizim başkan herşeyin içinde, hem Michael Platin'i ile samimi arkadaştır, Platini canı sıkıldıkça İstanbul'a gelir, bizim mabedi gezer. Platin'i akıllı adam, saf değil ya, baktı seçilen stad listesine. Şükrü Saraçoğlu listede yok, adı-sanı yeri-yurdu ve hatta yapılıp yapılmayacağı belli olmayan stadlar var.

"Böyle zihniyetin yapacağı turnuvadan bir hayır (aslında başka bir sözcük uygundu da) gelmez," dedi bence.

Ha şimdi yanın yakılın, bakalım! Şu kadar zarar, ziyan var, deyin. 2020'nin rüyasına yatın! Fenerbahçesiz hayatınız olamayacağını aklınıza kazın!

Herkes kendi çukurunu kazarmış. (Hanımın Çiftliği'nden) Bu sözü ilk duyduğumda Bilica'nın kazdığı meşhur "penaltı çukuru" geldi gözümün önüne, gülümsedim.

Ne çukurdu, hafızalara kazıldı!

"Çukurdan çukura atlarken fikir değiştirilmez!"

"Dere geçerken at değiştirilmez!" sözünün bence söylenişi.

İyi hafta sonları!

 
Toplam blog
: 480
: 2046
Kayıt tarihi
: 27.03.07
 
 

Üstkimliği ile insan, altkimliği yeterince kalabalık birisi; Eş, anne, öğretmen emeklisi. Doğa, H..