Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

31 Aralık '07

 
Kategori
Yurtdışı Tatil
 

Andaman Denizi ve Phuket

Andaman Denizi ve Phuket
 

Andaman Denizi ve Phuket

Uzun zamandır dalışa gitmeyi hayal ettiğim Phuket civarına nihayet uygun bir uçak bileti bulabilmiştim. 19 Aralık’ta Singapur’dan hareket edip 24 Aralık’ta Phuket’ten geri dönecektim. Şimdi tek ihtiyacım olan bu döneme uyan bir tekne turu bulmaktı. İnternet sayesinde çeşitli kaynaklara ve irtibat adreslerine ulaşarak istediğim gibi bir dalış turu bulmuştum. Tekne Phuket’in kuzeyinde, havaalanından arabayla 1 saat mesafedeki Khao Lak’tan kalkacaktı. Andaman Denizi’ndeki Similan adaları, Koh Bon, Koh Tachai, Surin adaları ve Richelieu Rock’a giderek 4 günde 14 dalış yapılacaktı. Turun bitiminde de Phuket’te 1 gün kalıp Singapur’a geri dönecektim. Bu güzel ama kısa tatili daha evvel Sicilya seyahatimi sizinle paylaştığım gibi günce tarzında yazacağım. Böylece dalışa merakı olan okurlar da günlük programı öğrenmiş olacaklar.

19 Aralık 2007

Biletimi Jetstar havayollarından almıştım ve Changi Havaalanı 1. Terminal’e en geç 18:00 gibi varmam gerekiyordu. O gün ofise tatil çantamla geldim ve işten biraz erken çıkarak planladığım saatte havaalanına vardım. Check-in işlemleri ve pasaport kontrolünde vakit kaybetmemiştim. Uçak rötarsız olarak 19:35’te kalkıp zamanında Phuket’e indi. 1 saatlik farktan dolayı yerel saatle 20:15’te uçaktan indim ve pasaport kontrolüne koşmaya başladım. Bineceğim tekne bütün yolcularını daha erken bir saatte almış beni bekliyordu ve kontrolden hemen çıksam bile önümde yaklaşık 1 saatlik yol vardı. Turu ve Phuket’te kalacağım yeri ayarlayan Alan, beni karşılayıp Khao Lak’a götürmesi için taksi de göndermişti. Ben de acele edip hemen beni bekleyen taksiye binmek istiyordum. Fakat Phuket’e benim uçağımın dışında 2 uçak daha inmişti ve pasaport kontrolünde vize problemim olmamasına karşın 30 dakika bekledim. Çıkışta ismimi yazan bir kartonu gözlerim aradı, ama bir türlü beni bekleyen taksiciyi bulamadım. Alan’ı arayıp durumu bildirdim ve uzun bir bekleyişten sonra taksici yanıma geldi. Arabaya bindigimizde saat 21:30 civarındaydı. Pasaport kuyruğu ve taksicinin beni bekletmesinden dolayı bayağı gecıkmeme rağmen Manta Queen isimli tekneye 22:20 gibi vardım. Ben tekneye biner binmez halatlar çözüldü ve sabah dalış yapacağımız Similan adalarına doğru yol almaya başladık. Teknedeki herkes ben daha gelmeden adımı öğrenmişti. Ben de 2 saat birini beklesem adını merak ederdim doğrusu. Herkesten gecikme için özür diledikten sonra ekipten Ramon bana kalacağım kamarayı gösterdi ve ayakkabılarıma el koydu. Tekne içinde sadece çıplak ayakla gezinilebiliyordu. Manta Queen 30 metrelik bir tekneydi ve 7 kisilik tayfası dışında 30 kişi ağırlayabiliyordu. Kaldığım kamarayı 4 kişi kullanacaktık. Klimalı kamarada 2 tane ranza bulunuyordu. Hergün 4 dalış yapılacağı için kimsenin o kadar yorgunluktan sonra yerini yadırgamasını beklemiyordum. Zaten ilerleyen günlerde ben ve diğer dalış yapanlar erken saatlerde kamaralarımıza çekilecektik. O akşam biraz tekneyi dolaşıp diğerleriyle lafladıktan sonra yatmaya gittim.

20 Aralık 2007

Teknemiz Similan adalarına sabah erken saatte varmıştı. Sabah 06:30’da kamaraların kapısı teker teker çalınarak herkes uyandırıldı. Her dalıştan evvel dalacağımız yer hakkında brifing verilecekti. Bunu da ekipte bulunan divemaster’lar dönüşümlü olarak yapacaktı. Similan adaları 9 adadan oluşmaktaydı ve hepsine ayrı ayrı isim vermek yerine 1. ada, 5. ada gibi sıra numaraları verilmişti. İlk dalışımızı 7. adada yapacaktık. Brifingde görebileceğimiz balık çeşitleri ve dikkat etmemiz gereken noktalar anlatıldı. Sonra kimlerin hangi divemaster ile dalacağı belirlendi. Benim divemaster’ım Tik isminde bir Taylandlı, buddy’im ise David isminde bir Avustralyalıydı. Bizim dalış grubumuzda biri Alman ve diğeri İngiliz 2 kişi daha vardı. Diğer divemaster’lar da 4 ya da 6 kişiden oluşan gruplarını toparlayıp hazırlanmaya başladılar. Herkes aynı anda suya giremeyeceği için gruplara sıra verildi ve bu sıra tüm dalışlarda değişmeden uygulandı. Bizim grup sonda olduğu için diğerlerinin dalmasını beklememiz gerekiyordu. Teknemiz doğru noktaya gelince sirenini çalarak dalışı başlatıyordu. Dalışlarda gördüğüm balık çeşitlerini İngilizce isimleri ile vereceğim. Bu isimleri dalışlardan sonra teknede bulunan kitaplardan tek tek resimlerine bakıp divemaster’a onaylatarak dalış defterime yazdım. Google’dan veya başka yabancı kaynaklardan aratarak kolaylıkla resimlerine ulaşabilirsiniz. 7 nolu adada indiğim maksimum derinlik 27 metreydi ve toplam sualtındaki sürem 57 dakika oldu. Dalış profilimiz çoklu seviye olduğu için tüm dalış bu derinlikte geçmedi. Tik bizim grubu 14-27 metre aralığında dolaştırdı. Bu ilk dalışta bir sürü balık ve mercan çeşidi gördüm ama ilginç olanlar Giant Moray Eel, Nudi Branch ve Pufferfish idi. Tekneye döndüğümüzde kahvaltı vakti gelmişti. Sabah dalışının yorgunluğu da eklenince herkes bayağı acıkmıştı. Hatta ben kahvaltıdan sonra kamarama dönüp biraz uyudum. Sonraki dalışımız 2.5 saat sonra olacaktı ve daha 3 dalış yapacağımız için dinlenip enerjimi korumak istiyordum. Öğleden evvelki 2. dalışa yine brifingden sonra başlandı. Bu dalışı 3. adada yaptık. İndiğim maksimum derinlik 25 metreydi ve toplam sualtındaki sürem 52 dakika civarındaydı. Bu dalışın gözebatan balık çeşitleri ise Great Barracuda, Banded Sea Snake, Lionfish ve Clown Triggerfish oldu. Tekneye çıkınca öğle yemeği servis edildi. Ben yemekten sonra biraz daha kestirdim ve günün 3. dalışını beklemeye başladım. Dalışlar arasında 2.5 ile 3 saat arasında dinlenme süremiz oluyordu. Bu zorunlu dinlenme, vücudumuzda biriken Nitrojenin normal seviyelere ulaşması ve herhangi bir sağlık sorunu yaşamamamız için gerekliydi. Zaten dalıştan sonraki yorgunluğa da özellikle bu yüksek Nitrojen seviyesi sebep oluyordu. Brifing zamanı geldiğinde herkes hazırdı. İlk 2 dalışın ardından herkesin keyfi yerindeydi. Öğleden sonraki dalışımızı 5. ve 6. adalar arasında bulunan Anita’s Reef’te yaptık. Bu dalışta indiğim maksimum derinlik 25 metreydi ve toplam sualtındaki sürem 54 dakika oldu. Dalışın gözde balıkları ise Juvenile Emperor Angelfish, Garden Eel, Kuhlii Stingray ve Scorpionfish oldu. Dalışın sonunda enerjimizi toplamamız için yine aperatif yiyecekler bekliyordu. Ardından gece dalışını beklemeye başladık. Günün son dalışı 4. adadaki Honeymoon Bay’de yapılacaktı. Gündüz dalışlarına kıyasla daha sığ ve daha kısa süren gece dalışları, buna rağmen çeşitlilik açısından gayet doyurucu oluyordu. Gece dalışında indiğim maksimum derinlik 14 metreydi ve toplam sualtındaki sürem 38 dakikaydı. Rastladığım çeşitler arasında Giant Moray Eel, Two-eyed Lionfish, Bluespotted Pufferfish, yengeç ve karides bulunuyordu. Akşam yemeği, yapılan 4 güzel dalışın verdiği keyifle yenildi ve herkes dalış defterlerini doldurmaya, çektiği sualtı fotoğraflarını göstermeye ve divemaster’lara balık çeşitlerini sormaya başladı. Teknedeki herkes birbiriyle kaynaşmaya başlamıştı ve güzel bir muhabbet ortamı kurulmuştu. Fakat bütün günün yorgunluğu herkesi erken saatlerde uyumaya gönderdi. Yorucu ama çok güzel bir gün geçirmiştim.

21 Aralık 2007

Sabah 07:00 gibi kapılarımız çalındı ve yeni güne uyandık. Similan adalarındaki son dalışımızı Elephant Head Rock’ta yapacaktık. Her zamanki gibi brifing bir divemaster tarafından verildi ve gruplar sırayla dalışa geçti. Sabah dalışında indiğim maksimum derinlik 28 metreydi ve toplam sualtındaki sürem 46 dakika oldu. Diğer dalışlarıma göre bunun kısa sürmesinin sebebi bizim gruptaki Alman arkadaşın havasını hızlı tüketmesi ve Tik’in risk almayıp dalışı 10 dakika erken bitirmesiydi. Kısa sürmesine rağmen bu dalışta Ribbon Eel, Scorpionfish, Pufferfish, Giant Moray Eel, Frogfish ve deniz kaplumbağası gördüm. Tekneye çıkınca kahvaltımızı ettik. Bu sırada Manta Queen, Similan adalarından uzaklaşarak Koh Bon’a doğru yol almaktaydı. Brifing zamanı geldiğinde divemaster’ların yüzleri bayağı neşeliydi. Sebebinin bizden evvel dalış yapan teknelerden Manta Ray görüldüğü haberinin alınmasıydı. Bu muazzam balıkları görme umuduyla dalışımıza başladık. Gerçekten şanslıydık çünkü Manta Ray’ler dalışımızın hemen başlarında bizi karşıladılar ve uzun bir süre onların süzülmelerini seyrettik. Çok yakınımızdan geçen bu sevimli ve iri balıklara dokunmamız yasaktı. Bakterilerden ve parazitlerden koruyucu bir tabakayla kaplı derileri, onlarla oynamaya veya onları sevmeye çalışan bilinçsiz dalgıçlar tarafından zedelendiklerinde ölümcül sonuçlar doğurabiliyordu. Divemaster’larımızın uyarılarını dinleyerek onları rahatsız etmeden doya doya seyrettik. Hatta brifing sırasında Manta Ray’lere dokunan dalgıç olursa kendisine başka dalış yaptırılmayacağı söylenerek bu işin ne kadar ciddi olduğunu herkese belli etmişlerdi. Koh Bon’da maksimum 26 metre derinliğe indim ve yaklaşık 50 dakika sualtında kaldım. Bu sefer de buddy’im David kulağında sorun yaşadığı için 8-10 dakikalık bir süre erken bitirdik dalışımızı. Bütün dalışlar içinde nispeten kısa sürmesine en çok üzüldüğüm dalış bu oldu. Manta Ray dışında gördüğüm diğer türler ise Devil Scorpionfish, Juvenile Napoleonfish, Egg Crowrie ve Maldives Sponge Snail oldu. Teknede öğle yemeğimizi yerken Koh Tachai’ye doğru yol aldık. Öğleden sonraki dalışımıza brifingden hemen sonra başladık. Bu turdaki en derin nokta olan 33 metreye bu dalışta indim. Dalış sürem 46 dakika sürdü. Gün boyunca grubumuzda devam eden sorunlar David’de devam ettiği için bu dalışta da 5-10 dakika arası bir kaybımız oldu. Fakat Manta Ray’ler beni o kadar mutlu etmişti ki çok fazla bunun üzerinde durmadım. Koh Tachai’nin bize sunduğu güzellikler ise Giant Frogfish, Scorpionfish ve Sea Snake oldu. Dalış sonunda her zaman olduğu gibi aperatif birşeyler bizi bekliyordu. Akşam yemeğinden evvelki gece dalışımızı Surin adalarında bir koyda yapacaktık ve geceyi burada geçirecektik. Brifingin ardından dalışımız başladı. 13 metrede 37 dakika süren bu dalışta Giant Moray Eel, Pufferfish ve bir sürü karides gördüm. Akşam yemeği çok neşeli geçti. Bunun sebebi herhalde herkesin Manta Ray’leri görmekten duyduğu mutluluktu. Daha da kaynaştığımız diğer arkadaşlarla muhabbetimiz geç saatlere kadar devam etti. Yorgun ama mutlu bir şekilde uykuya daldım.

22 Aralık 2007

Dalış yapacağımız Richelieu Rock bölgesine sabahın erken saatlerinde vardık. 4 gündüz dalışı yapacağımız için normalden daha erken dalışa başlayacaktık. Brifing verilir verilmez zaman kaybetmeden herkes hazırlanmaya başladı. Sabah dalışım 46 dakika sürdü ve 29 metre derinliğe indim. Bu kayalık sayısız sualtı canlı türüne ev sahipliği yapıyordu. Ama su yüzeyinden bu kayalığın sadece en tepesini kısa süreliğine gelgit zamanı görmeniz mümkündü. Akıntı olduğu için dubalara bağlı halatlara tutunarak aşağıya indik. Belli bir derinlikten sonra kayalar akıntıyı kestiği için işimiz kolaylaştı. Richelieu Rock’taki ilk dalışımda Pineapple Fish, Ghost Pipefish, Peacock Mantis Shrimp, Chevron Barracuda, Octopus ve Cuttlefish gördüklerim arasındaydı. Tekneye geri döndüğümüzde kahvaltı edip bir sonraki dalışı beklemeye koyulduk. Sabah erken kalktığımız için tam alamadığım uykumu günün ikinci dalışını beklerken tamamladım. Dalış alanı büyük olduğu için her dalışımızda farklı bir bölgede dolaşacaktık. İkinci dalışta indiğim derinlik 28 metre olurken, dipte kaldığım süre ise 51 dakika oldu. Bu dalışta hep görmek istediğim denizatını görebildiğim için çok mutlu olmuştum. Gördüğüm türler Tigertail Seahorse, Octopus, Fimbriated Moray ve Catfish oldu. Dalışın bitiminde bayağı acıkmıştım. Neyseki öğle yemeğimiz bir süre sonra hazırlanmıştı. Öğleden sonraki ilk dalışa kadar yine 3 saate yakın bir dinlenme boşluğumuz vardı. Sabah saatlerinden beri birçok teknenin yanaştığı Richelieu Rock bu saatlerde bayağı kalabalıklaşmıştı. Sualtındaki dalış trafiğinin kimseyi rahatsız etmemesi için bütün tekneler birbirine bakarak dalışları ayarlıyorlardı. Tabii bizim teknenin dışında aynı zamanda dalış yaptıran başka tekneler oluyordu ama bu sayının abartılmaması için herkes dikkatli davranıyordu. Günün üçüncü dalışında yine 28 metre derinlikte bu sefer 57 dakika kaldım. Bu dalışta rastladığım türler ise Harlequin Shrimp, Chevron Barracuda, Lionfish ve Scorpionfish oldu. Günün son dalışını 2 saat dinlendikten sonra yaptık. Bu sefer 23 metre derinlikte 51 dakika kaldım. Gördüğüm türler ise Catfish, Whitespotted Boxfish, Jan’s Pipefish, Schultz’s Pipefish ve Nudi Branch oldu. Dalışlar tamamlanınca dönüş yolunda ilerlemeye başladık. Son gün sabah dalışımızı tekrar Kon Bon’da yapacağımız için gece bir süre yolaldık. Akşam yemeklerimizi yerken muhabbet iyice koyulaşmış, bir yandan da artık turun sonlarına gelindiği için etrafı hafif bir hüzün kaplamıştı.

23 Aralık 2007

Dalış turunun son gününe Koh Bon’da sabah dalışı yaparak başladık. Bu dalış 24 metre derinlikte 59 dakika sürdü. İlgimi çeken tek balık Devil Scorpionfish oldu. Dalış bitiminde kahvaltı edildi ve Khao Lak’a doğru yolalmaya devam ettik. 14. ve son dalışımızı bir gemi enkazı olan Boonsong Wreck’te yapacaktık. Bu dalışta 20 metrede 56 dakika geçirdim. Gördüğüm türler Ghost Pipefish, Squid, Honeycomb Moray, Nudi Branch ve Crocodilefish oldu. Tekneye döner dönmez bir koşturmaca başladı. Herkes eşyalarını toplamaya, bir yandan da son yapılan dalışların detaylarını dalış defterlerine yazmaya çalışıyordu. Son defa öğle yemeği yenirken irtibat numaraları alınıp verildi. Teknemiz Manta Queen ve tayfasıyla Khao Lak’ta vedalaştık ve servis arabalarıyla turu organize eden Khao Lak Scuba Adventures’ın ofisine geldik. Buradan Phuket’e gidecek olanlara bir servia aracı ayarlandı. Bu araçla yaklaşık 2 saatlik bir yolculuğun ardından Patong sahiline vardım. Kalacağım hosteli bulmam biraz vakit aldı ama sonunda odama yerleşmiştim. Yeni açılmış olan hostelin odaları ve diğer kullanım alanları gayet temizdi. Tek gece kalacağım için fazla bir beklentim de yoktu. Bu tip hostellerin en güzel yanlarından birisi dünyanın dört bir yanından gelen insanlarla tanışma fırsatı doğurmasıydı. Kaldığım odada Alman, İngiliz, Kanadalı ve Taylandlı oda arkadaşlarım vardı. Eşyalarımı bıraktıktan sonra birşeyler yemek ve alışveriş yapmak için Patong’un merkezine doğru yürüdüm. Kaldığım hostel, taze sebze, meyve ve deniz ürünlerinin satıldığı Banzaan’a çok yakındı. Biraz ileride ise Patong’da yakın bir tarihte açılmış olan ilk alışveriş merkezi Jungceylon vardı. Açıkçası buranın bütün otantikliğini öldürmesine rağmen batılı turistlerin alışkın olduğu tarzda alışveriş yapabilecekleri yegane yer burasıydı. Benim tercihim ise küçük dükkanlarda çeşitli ürünler satan yerlerde alışveriş yapmaktı. Güzel bir pazarlıkla çok uygun fiyata herşeyi bulmanız mümkündü. Buralarda biraz alışveriş yaptıktan sonra birşeyler yemeye gittim. Özellikle balık restoranları ve İtalyan restoranları ağırlıktaydı. Fakat bunların yanında yerel Thai yemekleri yapan bir sürü restoran da mevcuttu. Deniz mahsüllerinde karar kıldım ve lezzetli, hesaplı bir yemek yedim. Gece hayatı akşam 10’dan itibaren hareketlenmeye başlıyordu. Patong’un kalabalık barları ve gece klüpleri dışında canlı Thai boks karşılaşmaları izleyebileceğiniz salonlar da mevcuttu. Bütün günün yorgunluğunu üzerimde hissetmeye başlayınca sadece biraz dolaşmakla yetinip hostele geri döndüm. Oda arkadaşlarımdan İngiliz ve Taylandlı olanı ile biraz televizyon seyredip sohbet ettikten sonra uyumaya gittim.

24 Aralık 2007

Sabah 9 gibi uyanıp Patong sahiline inmeye karar verdim. Sahile yürürken akşam fotoğrafını çekemediğim yerlerden de geçerek biraz dolaşmış olacaktım. Önce Banzaan’a girip biraz dolaştım. Gerçekten çok renkli görüntüler vardı. Taze sebzeler ve çeşitli tropik meyvelerin yanında deniz mahsülleri ve balıklar da tezgahlarda satışa sunulmuştu. Oradan çıkıp Jungceylon alışveriş merkezinin içinden geçerek sahile doğru devam ettim. Daha erken bır saatte olduğu için sahil pek kalabalık değildi. Sıra sıra dizilmiş şezlonglar ve güneş şemsiyeleri yaklaşık 3 kilometre uzunluğundaki sahili tamamen kaplamıştı. Sahilde benim gibi yürüyüş yapanların dışında sabah koşusu yapan, güneşlenen, denize giren bir grup insan vardı. Yürüdükçe ısınmaya, ısındıkça denize girme isteğiyle dolmaya başladım. Patong sahilinin bir ucundan yaklaşık 2 kilometre kadar yürüdükten sonra eşyalarımı bırakıp denize atladım. Deniz gerçekten ferahlatıcıydı. Fazla kalabalık olmadığı için de keyifliydi. Fakat Andaman denizinde dalış yaptığım yerlerdeki denizle kıyaslamam mümkün değildi. Kalabalık ve gürültü artmadan sahilden ayrılıp hostele geri döndüm. Eşyalarımı alıp ayrılmam gerekiyordu. Günün kalanı için planım, benim gibi Singapur’da yaşayıp buraya tatile gelen arkadaşlarımla buluşmak ve onlarla zamanımı geçirmekti. Kaldıkları tatil köyü Kata sahilindeydi. Çantamı sırtıma takıp, Phuket’te her zaman rastlayabileceğiniz motorsiklet taksilerden birine atladım. Öğle sıcağında gayet serin biçimde istediğim yere vardım. Arkadaşlarımla yaklaşık aynı dönemde Phuket’e gelmiştik. Onlar Phuket’i gezerken, ben de dalış yapmıştım. Tesadüfen aynı uçakla dönecektik. Günün geri kalanını havuzda muhabbet ederek ve Kata sahilinde yürüyüş yaparak geçirdik. Havaalanına dönmeden evvel, sayıca çok olmalarından bahsettiğim İtalyan restoranlarından bir tanesine girdik. Gerçekten beklentilerimin çok üzerinde, orijinale gayet yakın bir yemek yedik. Haliyle fiyatlar da gayet hesaplıydı. Sonra bavullar toplandı, taksi ayarlandı ve Phuket havaalanına varıldı. Bu kısa ama güzel tatili, hoş anılarla ve mutlu biçimde sonlandırarak Singapur’a geri döndüm.
 
Toplam blog
: 19
: 3149
Kayıt tarihi
: 08.12.06
 
 

1977 İstanbul doğumluyum. Teşvikiye Işık Lisesi'nden 1994'te mezun oldum. 1998'de Uçak Mühendisi ola..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara