- Kategori
- Öykü
Anı ve şiir : Hadi Çocuklar hadi Kuşlar içeri
Mendil satan çocuk
Bulvar kavşağındaki; Sarı, kırmızı, yeşil lambalar yazgısıydı. İki siyah zeytin tanesi gözleri, bir ışığa bakıyordu, bir bana. Elinde birkaç mavi boncuklu anahtarlık, birkaç bilmem ne marka kağıt mendille uzanan parmakları, gecenin karanlığında, bulvar lambalarının aydınlığından gözlerime vuruyordu.
Çocuk;
“Ne olur abla” diyordu ilk sesinde. Çantama uzanamamıştım şaşkınlıktan. Bu gördüğüm, duyduğum gözlerime, kulaklarıma yabancı sözler değildi oysa. İlk ve son da değildi. Çok çocuk ve kadın vardı can pahası birkaç kuruşa el açan, arabaların ani frenlerine bir şaka gibi göz kırpan. Beni şaşkın bırakan şey ilk; gözleriydi. Işık kirliğine rast gelmemiş bir gece karası kadar kara, bir nova yıldızı kadar ışıklı gözleriyle sevimliliği idi. Acıtan talihsizliğini umursamadan nasılda gülüyordu çocuk. Muzip halleriyle cümleler kuruyordu birkaç saniyede
“- sevdiğin için nazar boncuğu,” gibi “sana nazar değmesin abla” gibi. Sözleri birkaç kuruşluk umuduna dökülüyordu aslında.
Camı araladım dışarının ayazı arabama dolmuştu. Bir anda gözüm çocuğun üstündeki işlemeleri sökük kazağına takılmıştı. Bu ayaz ve bu kazak? – Erciyes’e bir mangal ısınmalar göndermek gibi garip hallerdeydi kazak. Onun içindi belki yırtıklığı çiçek desenlerinin. İsyanıydı paralanmalar, zemheriye ve talihsizliye.
Çantama uzanmıştım. Cüzdan, çantamın dağınıklığına saklanmıştı. Kırmızı ışık çoktan değişmiş olmalı ki; arka arkaya klâksonlar çalmaya başlamıştı. Refleksle arabam hareket edince
- Bir nida seslenişle “Teyzeeee” diyen çığlık sesi kulağımı tıkılmıştı. Gözümde yaş, çantamda ulaşamadığım cüzdanım duruyordu.
Arabanın bütün camlarını açtım, ayaz, ıslak yanağıma vuruyordu. Donsun istedim göz yaşlarım yüzümde, morarsın istedim ellerim.
Bilmiyorum kaç güneş doğdu onun üzerine daha sonra ve ne kadar kara gece gördü yüreği. Parmaklarının morluğu geçmiş miydi acaba, geçince zemheri. Çiçekleri daha da soldu mu kazağının, iyice büyüdü mü yoksa desenlerinin delikleri ?
Bilmem !
Bilemem!
Çok vakitler geçtim o geceden sonra bulvardan onu görmedim. Göremedim ama daha daha niceleri var hala ve bulunmaz çareleri. Hatırlarım şimdi her ayazda ve açarım kapımı açarım penceremi.
Hadi çocuklar,
Hadi kuşlar içeri!…
K A R !
Kar;
Bir yerlere zalim yağar
Akı yürek karalar
Hasandağı, Elmadağı
Uzaktan seğirir gecelere
Bir anı
Bende ağlar.
Kar;
Yollarda kar
Dallarda kar
Kaldırımda bir yetim
Ayaza biçare
Yenik daldaki serçe çelimsizliğine
Ben de har.
Kar!.
İnsaf et,
Buz eyleme.
Duman tütmez bacalar var.
Titretme;
Dayanamaz hiddetine
Donar çocuklar
Sonra bahar
Neye
Kime yarar?
Nevin Kurular