Anıtkabir şaka kaldırmaz!!

Habere göre, İsvec'te yaşayan gençler, Anıtkabir ziyaretçi defterine şaka yollu ifadeler yazmışlar. Yazılanlar Atatürk'e hakaret içerdiği için de bu gençler 11 Ay mahkumiyete çarptırılmışlar.Çocukların "şaka yapmıştık" savunması da onları kurtarmaya yetmemiş elbette...

Haberin Milliyet.com.tr'den aldığım özeti şöyle:

Yaz tatili için gelen K.K ve S.U 4 Temmuz 2005’te, Anıtkabir’i ziyaret etti. Anıtkabir Müzesi’ndeki hatıra defterine K.K, “Mıstık, seni gördüğüm için daha kötü oldum, Allah razı olsun diyeceğim ama demiyorum, yaptıkların için teşekkürler, ama seni hiç gözüm tutmuyor” yazdı. S.U ise “Tipini ...” diye yazarak sövdü. Şikayet üzerine iki genç, Anıtkabir güvenlik görevlilerince gözaltına alındı. Nöbetçi Sulh Ceza Mahkemesi’nce tutuklanarak, Elmadağ Çocuk Islahevi’ne gönderilen iki genç hakkında Atatürk’e hakaretten dava açıldı.

Çocuk mahkemesi yargıladı Ankara Çocuk Mahkemesi, çocukları önce Atatürk’e hakaretten 1 yıl 10 ay 15’er gün hapis cezasına çarptırdı. Olay tarihinde 18 yaşından küçük olmaları nedeniyle cezayı üçte bir oranında azaltarak 1 yıl 3’er aya indirildi.

Mahkumiyet kararı temyize gitti. Yargıtay 11. Ceza Dairesi hükmü onadı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, iki gencin 18 yaşından küçük olmaları nedeniyle cezanın yarı oranında indirilmesi gerektiğini belirterek, onama kararına itiraz etti. Yargıtay Ceza Genel Kurulu itirazı kabul ederek, sanıkların 11 ay 7’şer gün hapisle cezalandırılmasına karar verdi.

Bu ülkede polise taş atan çocukların aldığı cezaları da biliyoruz, baklava çaldığı için hapis yatanları da...

Haberi okuyunca Ortaokul sıralarında yaşadığım bir olayı hatırladım:

Yanılmıyorsam Yurttaşlık dersi idi. Hoca sınıfa girer girmez ders kitaplarının.... sayfasını açın, dedi. Herkes o sayfayı açtı.. Sayfada Atatürk'ün bir fotoğrafı vardı. Hoca, bir ajan çevikliği ile tüm sınıfı dolaşarak fotoğrafları incelemeye başladı. Bazı arkadaşlarımız, Atatürk resmine sakal, bıyık gibi ilaveler yapmışlar...

Hoca, bunların hepsini toparlayıp not aldı. Olay, kısa zamanda mahkemeye aksettirildi. Daha 12-13 Yaşlarındaki arkadaşlarımız defalarca mahkemeye gidip geldiler.. Bu olay, basına da yansıdığı için 1970'lerin başlarındaki Milliyet arşivi incelenirse orda bulunacaktır...

Şimdi, oturup bir düşünelim... Çocuk yaştaki gençler, bu tür işleri eğlence sayarlar. Bırakın Atatürk'ü kendi resimlerine, kendi babalarının resimlerine böyle ilaveler yapmayı bir tür "yaratıcılık" örneği olarak yaparlar.. Bunu, onlar için bir ceza vesilesi mi saymalıyız...

Bu ülke, saygıyı da saygınlığı da katı bir "putlaştırma" çerçevesinde algıladığı için, böyle hadiseler olageldi. Oysa, yine bu ülkede, yanılmıyorsam Özal döneminde Allah'a hakaretin suç sayılmasıyla ilgili bir yasa taslağı, o zamanki SHP'nin sert muhalefetiyle kabul edilmemişti. Yani, bugün Allah'a hakaret kanunlarımıza göre suç sayılmıyor...

Kaldı ki, suçu işleyenler çocuk yaşta gençler. Siz, Anıtkabir defterine çoluk çocuğun anı yazmasına müsaade ediyorsanız, ne yazmasını bekliyorsunuz?? Herhalde Vural Savaş ya da Yekta Güngör Özden'in yazdıklarını yazmayacaklar...

Yargıtayca da onanmış bu karara şaşırmadık şaşırmaya da, polise taş atan çocuklara ceza veriliyor diye kıyamet koparanlar, baklava çaldığı için mahkum olan çocukları savunanlar bu konuda ne diyecek, merak ediyoruz...

Atatürk söz konusu olunca, "çocuksa çocukluğunu bilsin" mi diyeceğiz.. Yoksa, bu hakaret içerikli cümleleri yazan çocukları bir kenara çekip, "bunlar size yakışmadı" tarzında eğitici bir kaç söz mü sarfetmeliydik...

Atatürk'e "adam" dedi diye üniversite hocalığı elinden alınan profesörlerin olduğu bu ülke için, ikincisinin olması ihtimalı büyük iyimserlik olurdu.

Nitekim, bu iyimserlik gerçekleşmemiş; çocuklar "hak ettikleri" cezaya çarptırılmış!!..

Yaşasın adalet!!