Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Nisan '12

 
Kategori
Ankara
 

Ankara Melankolisi

Ankara Melankolisi
 

Balkon kapısının dikdörtgen penceresinden, yüksek apartmanların arasından bir isyancı gibi dikilen ve haykıran gökyüzü görünür bana benzeyen yüzüyle. Maviye inat; parçalanmış beyaz ve gri bulutlar kaplar göğü. Bir kırlangıç uçar bulutların buğuluğuna. Biraz rüzgar, bir parça gök ve hüzün buluşur akşam üstünün grileşen yalnızlığında. Esrikliğini yitiren şehrin bir köşesinde, bir pencere kenarında, hayatın içinde değil, penceresinden bakmak kalır bana. Kendime biçtiğim elbisenin parçasını kaybederim. Robası parçalanan bir elbiseyi üstüme geçirir hayat. Ankara bir yamalık gibi kalır üzerimde sensiz. Bu şehirden hala gidememiş olmanın iç sıkıntısıyla patlar sönmüş bir yanardağ olan yüreğim. Üstüme gelir moraran yüzüyle akşam... Söyle ben sensiz ne yaparım bu şehirde...

13/04/2012

Geçmiş zaman yine pudrasını yüzüne sürmüş, caddelerde yürüyüşe çıkmış çalım satarak. Asvalt yolların üzerinden otomobiller akıp giderken, zaman geri çekiyor kendini yukarı doğru, yukarı doğru döndürüyor adımlarını. Bahar güneşi parçalanıyor asvaltta kırılmış aynaların yüzüne yansırken. Işık kırgın bir kalp gibi pencerelerden içeri sızıyor. Şimdiki zamanın boynu bükülüyor. Ankara, karaya oturan bir gemi gibi ağırlaşıyor. Yükü hüzünden oluşan geminin tayfaları olan " zaman parçaları"çil yavrusu gibi dağılıyorlar her tarafa. Parçalar şehrin kalbine acıyla batıyorlar. Kan sızarken bu kalpten, akşam dehşetle düşüyor kucağıma. Acıtıyor ömrümün etini. Etim acıyla kavruluyor. Kalbim avulanıyor zaman zehriyle. Üzerimde bahar kırıklığı değil zaman kırıklığı yorgun rüzgarlar estiriyor. Işık kırılıp çekiliyor günden, Ben kırılıp çekiliyorum aşktan.. Dağılıp savruluyorum Ankara'dan....

17/04/2012

Geceye dokunsam yırtılır eskimiş, yıpranmış geceliği şehrin. Yırtılır geçmiş tüm isyankarlığı ile. Düşler bir kibrit çöpüyle yanar. Etin arzusu söner. Özlem alır başını gider bilinmedik diyarlara.(Belki de yeraltına) Ay usanır geceden ince yayından okunu fırlatıp çekip gider. Vurulur gece, yıldızlar ağlar. Ay okunu kalbime saplar, eskimiş bir aşkı yaralar. Kalbim karalar bağlar, yas tutarım. Ankara'nın geceliğinden kan sızar. Uykuyu kabuslar böler. Ortadan tam ikiye ayrılmış gibi dehşetli bir acının çığlığı böler geceyi ortadan. Bakışlar pencerenin karanlığında donuklaşır. Kimsesiz kalan şehrin mezarlığı açılır. Tüm anılar mezara gömülür. Kıyamazssın toprakla kapatmaya. Açık bırakıp gidersin uzaklara. Şehir artık seni misafir olarak bile kabul etmez. Bir yabancı gibi kahrolursun Sakarya Caddesi'nde. Bu şehirde bir yabancı gibi dolaşsan da "unutmak" koca bir yalan. Unutmak sözlükteki anlamıyla kendini güzel masallarla avutmak olsa da, kalpteki anlamı karanlıklara düşmektir.  Oysa şehir parlak ışıklarıyla karanlığı yırtar yalancılığı ile. ..Ben ihanetlerle kirlenmiş bu şehirde, seni değil ama "aşk"ı aklar giderim. Kara sevdayı yakarak "ak"lar giderim...

 

 
Toplam blog
: 71
: 1292
Kayıt tarihi
: 10.08.11
 
 

Hacettepe Fransız Dili ve Edebiyatı mezunuyum. Öğretmenim, şu anda yurt dışında görev yapıyorum. ..