- Kategori
- Psikoloji
Anlatamıyorum!
Anlaşılamamak mı zordur hayatta yoksa anlatamamak mı? Bazen öyle anlar vardır ki, karşımızdaki bizi anlamak için olağanüstü bir çaba göstermeye hazırken; boğazımıza takılan o yumrudan kurtulup konuşamayız. Anlatmak isteriz fakat, gizli bir el sanki karşımızda hep sus işaretiyle durur... Susarız!
Ya da anlatmak istediklerimizin ağırlığı o kadar fazladır ki, karşı tarafın terazi dengesini bilemeyip susarız. Oysa içimizde olanı boşaltıp paylaşmak isteğiyle yanar dururuz.
Bazen de sebepsiz yere ya da bizim bile bilemediğimiz bir sebeple anlatamayız...
Çoğu zaman da anlatmak istediklerimiz o kadar güzeldir ki, uygun dili bulamayız. Kelimeler yetersizdir anlatmaya... Korkarız, duygularımızı eksik kelimelerle harcamaktan...
Orhan Veli meşhur şiirinde ne güzel ifade etmiş bu duyguyu:
ANLATAMIYORUM
Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Gözyaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.
Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum.
Söz Orhan Veli’ye gelince çoğumuzun bildiği ve Gemlik yolunda gördüğümüz o yazı geldi aklıma:
Gemliğe doğru,
Denizi göreceksin,
Sakın şaşırma
Bu kısacık dizeler de Orhan Veli’nin bir Bursa yolculuğunda denizi görüp şaşıran Aziz Nesin’e uyarısıymış. (1942)
Bursa’dan İstanbul istikametine giden herkesin gördüğü bir yazı bu. Dürdane’de tepeye tırmanırsınız da sonra birden bu yazı karşılar sizi. Biz çocukluğumuzdan alışkın olduğumuz için şaşırmayız. O tepenin ardında Gemlik vardır. Ve Gemlik körfezi. Çocukluğumuzun plajı Kumla’ya giderken içinden geçtiğimiz Gemlik. Gerçi şimdi ne Kumla ne de Gemlik’te asla denize girmem ben!
Söze nerden başladım, nereye getirdim. Yine deniz, yine deniz!
Ben pek anlatamadım galiba ama sanırım siz anladınız.....