- Kategori
- Eğitim
Anlatmak için bilmek yeter mi..?

Cuma günü saat 17:00 suları. Ders Lojik Devreler, yani Elektronik Mühendisliği' nin temelini teşkil eden derslerden biri. Tabii olaya nereden baktığınızla ilgili ama neticede çok da insanı eğlendirecek türden bir ders değil. Şimdi şöyle beraberce öğrencilik yıllarımıza dönelim. Haftanın son günü böyle bir saatte derse girmek pek çok kişi için ölüm demektir. Genelde de bu güne ve bu saate denk düşen derslerin birçoğu 10 kişiyi geçmeyen sınıflara anlatılır. Gelin görün ki bu derste sınıfta yer yok. Hatta alt sınıftan bu dersi öylesine dinlemeye gelen insanlar bile var. Ve bu durum birkaç hafta değil bütün yıl boyunca böyle.
Peki keramet nerede. Sınıf aynı sınıf, öğrenciler aynı öğrenciler. Aynı öğrencilerin oldukça hatırı sayılır bir yüzdesi derslerin bazılarına hiç girmiyor bile. Bu davranışın doğruluğu veya yanlışlığı tartışılır ama aynı insanlar bu derse gelince ayakta kalmayı bile göze alıp derse geliyor. Sizleri fazla meraklandırmak istemem. Bunun tek bir nedeni var; o da -Eğitimci- farkı. Yani Ertuğrul Eriş farkı.
Ertuğrul Eriş, üniversite yıllarında ondan ders dinlemiş ve bu sayede Lojik Devreler gibi nefret edilme potansiyeli yüksek bir dersi herkese sevdirmiş gerçek bir eğitimci. Bizler onu tanıdığımızda bilmekle anlatmanın çok farklı şeyler olduğunu ve Ertuğrul Hoca' nın her iki şeyi de çok iyi yaptığını anladık. Hocanın bize kazandırdığı en güzel şey:
- Hiçbir şeyi ezberlemeyin, nasıl yapacağınızı ve metodunu bilin..!
düşüncesi olmuştu. Onun sınavlarında asla bir önceki sınavda çıkmış bir soruyu ikinci defa göremezdiniz. Her zaman farklı sorular hazırlardı. Bu da insanları soru ezberlemeye değil, çözüm yollarını anlamaya iterdi. En sevdiğimiz ve bazen de tatlı bir ürpermeyle korktuğumuz yanı da hiçbir itirazı veya farklı görüşü nedensiz kabul etmezdi. Eğer mevcut durumu veya çözümü kabul etmiyorsan bunu alternatif çözümünle veya önerinle dile getirmelisiniz. Bunu yapamıyorsanız onun tabiriyle:
-İşkembe-i Kübra' dan sallama..!
düşüncesinden vazgeçmelisin. Şu an bakıyorum da Ertuğrul Hoca aslında bizde çok derin izler bırakmış. Anlattığı derse ilişkin şeylerin pek çoğunu şu an hatırlayamıyorum ama verdiği hayat dersleri halen çok taze. Sevgili Hocam belki fırsat bulup size çokca bunları anlatamadım ama gerek öğrenciliğim ve de gerekse araştırma görevlisi olduğum dönemde sizinle beraber çalışmak ve sizden ders dinlemek ayri bir zevki. Tüm arkadaşlarım ve kendi adıma size minnettarız.
Sizin gibilerin çoğalarak artrması dileğiyle.. Sevgiyle kalın..!
Hoşcakalın..!
Peki keramet nerede. Sınıf aynı sınıf, öğrenciler aynı öğrenciler. Aynı öğrencilerin oldukça hatırı sayılır bir yüzdesi derslerin bazılarına hiç girmiyor bile. Bu davranışın doğruluğu veya yanlışlığı tartışılır ama aynı insanlar bu derse gelince ayakta kalmayı bile göze alıp derse geliyor. Sizleri fazla meraklandırmak istemem. Bunun tek bir nedeni var; o da -Eğitimci- farkı. Yani Ertuğrul Eriş farkı.
Ertuğrul Eriş, üniversite yıllarında ondan ders dinlemiş ve bu sayede Lojik Devreler gibi nefret edilme potansiyeli yüksek bir dersi herkese sevdirmiş gerçek bir eğitimci. Bizler onu tanıdığımızda bilmekle anlatmanın çok farklı şeyler olduğunu ve Ertuğrul Hoca' nın her iki şeyi de çok iyi yaptığını anladık. Hocanın bize kazandırdığı en güzel şey:
- Hiçbir şeyi ezberlemeyin, nasıl yapacağınızı ve metodunu bilin..!
düşüncesi olmuştu. Onun sınavlarında asla bir önceki sınavda çıkmış bir soruyu ikinci defa göremezdiniz. Her zaman farklı sorular hazırlardı. Bu da insanları soru ezberlemeye değil, çözüm yollarını anlamaya iterdi. En sevdiğimiz ve bazen de tatlı bir ürpermeyle korktuğumuz yanı da hiçbir itirazı veya farklı görüşü nedensiz kabul etmezdi. Eğer mevcut durumu veya çözümü kabul etmiyorsan bunu alternatif çözümünle veya önerinle dile getirmelisiniz. Bunu yapamıyorsanız onun tabiriyle:
-İşkembe-i Kübra' dan sallama..!
düşüncesinden vazgeçmelisin. Şu an bakıyorum da Ertuğrul Hoca aslında bizde çok derin izler bırakmış. Anlattığı derse ilişkin şeylerin pek çoğunu şu an hatırlayamıyorum ama verdiği hayat dersleri halen çok taze. Sevgili Hocam belki fırsat bulup size çokca bunları anlatamadım ama gerek öğrenciliğim ve de gerekse araştırma görevlisi olduğum dönemde sizinle beraber çalışmak ve sizden ders dinlemek ayri bir zevki. Tüm arkadaşlarım ve kendi adıma size minnettarız.
Sizin gibilerin çoğalarak artrması dileğiyle.. Sevgiyle kalın..!
Hoşcakalın..!