Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Eylül '10

 
Kategori
Bebek - Çocuk
 

Anne ben oyuncak istemiyorum, işe gitme !!

Anne  ben oyuncak istemiyorum, işe gitme !!
 

Ben bugün kadınların en önemli sorunlarından birini dile getirmek istiyorum.

"Çalışan anne ve çocukları"

Şükür, o günleri çoktan geride bıraktım, ama zorluğunu bildiğimden, o günler atlatıldıktan sonra annede ve çocukta oluşan ruh halini çok yakından takip ettiğimden bu konuyu çok çok önemsiyorum.

Etrafımdaki çalışan anneleri gözlüyorum. O kadar çıkmaz içindeler ki, bir yandan onlara bir yandan da çocuklarına acıyorum desem yalan söylemiş olmam.

Öncelikle önemsediğim bir çocuğu yetiştirmek, ve bunu anneden daha iyi hiç kimsenin yapacağını da düşünmüyorum. Yetiştirmek derken, bakmak, beslemek olarak söylemiyorum ben. Gerçekten hayata hazırlamak, iyi, doğru ve güzeli benimsetmek, doğru insan yetiştirmek benim kast ettiğim.

Annenin de özellikleri önemli tabi, neyi ne kadar değerli görüyor hayatta ve yetiştireceği çocuğa ne verecek? Ne olursa olsun, annenin verecekleri bir başkasının vereceklerinden kat kat üstün olur kanaatindeyim.

Ben de çalıştım ve çocuğumu annem baktı gündüzleri, gece gelince aldım. Doğduğu ilk yıl uzaktı oturduğumuz yer , çocuğu düşündüğümüz için anneme yakın taşındık. Mecburen. Çok ta iyi etmişiz.

Yine de zordu benim için. En zoru da telefon annesi olmaktı. Zorluk, telefonun tuşlarını çevirmekten değil tabi, aklının hep evde olmasından kaynaklı. Çünkü evlat başka birşey. Ateşlendi mi, yedi mi , içti mi, yaramazlık yaptı mı, saat başı arıyorsun işte... Biraz da kendini suçlu hissediyorsun. Ona doğruları öğretememek, sorumluluk verememek, söylediklerinin ve yaptıklarının yanlışlığını düzeltememek, aklına takıldığı herhangi bir konuda yardımcı olamamak insanı suçlu hissettiriyor doğal olarak.

Bir yandan da hiçbir şeyini görmüyorsun, ilk adımını, ilk cümlesini, ilk dişini çıkardığı anı görememek, ilk anne deyişini duyamamak çok acı geliyor. Zamanla kendi kendine kızıyorsun, sinirleniyorsun, değer mi diyorsun... Ama ekonomik şartlar veya insanın o yaşlardaki idealizmi mecbur bırakıyor.

Allahtan ben, şimdikiler gibi yuvalarda, bakıcı elinde büyütmemişim. Yapamaz, iş hayatıma son verirdim herhalde...

Bakıcı ayrı sorun, yuva ayrı sorun, servis getirdi, götürdü ayrı sorun, güvenmek te başka bir sorun.

Çocuk için ise en büyük sorun anne kucağından başka bir kucakta büyümek . Sevgi eksikliği oluyor çocukta ister istemez. Onun için yemek yaparken eteklerimden ayrılmaz, beni kapı dışarı çıkartmaz, işe gitme anne diye yalvarırdı arkamdan.

"Ben bişey istemeyeceğim anne, oyuncak alma bana, işe de gitme" derdi çocuğum.

Annemle büyümesinin de artıları olduğu kadar eksileri de oldu tabi... Akşamları eve aldığımızda törpülemeye çalışsak ta tam istenilen gibi olmuyor işte...

Bu nedenle, tüm gününü kendi evinde ve annesiyle ve ailesiyle yaşasaydı daha iyi olacağı düşüncesini hala taşıyorum.

Ayrıca, bir çocuk yetiştirmek, dünyaya bırakacağımız en değerli hediyemiz bizim. Yetiştirdiğimiz çocuklar geleceğini de belirliyor yaşadığımız toplumun .

Şimdi ben de anneanne olmaya aday adayıyım. Bakarmısınız çocuğumuza deseler, seve seve bakarım ama, kendin bak kızım en iyisi o , en azından 3-4 yaşına kadar, sonra biz büyükler ilgileniriz tabi ki, bakarız, büyütürüz, okula götürüp getiririz, oynarız, uyuturuz.

Ama ne olur sen büyüt kızım ... Çocuk sahibi olma planlarını da ona göre yap derim.

Katılrımısınız katılmazmısınız bilmem ama, benim düşüncem bu.

28.9.2010

 
Toplam blog
: 2
: 3717
Kayıt tarihi
: 30.07.10
 
 

Camın arkasından bakıyordum ne zamandır gelemiyordum yanınıza, dedim ki benim de yazacaklarım var..