Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Mayıs '15

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Anne Gözünden Kız İsteme

Anne Gözünden Kız İsteme
 

Nasıl bazı özel günlere takıntım varsa,özel sözlere de takıntım var.Ne demek kız istemek? Eskiden  kızların rızası olmadığı zamanlarda,erkek anaları hamamda kız beğenir ve gidip isterledi. Kız  da boyun eğerdi.Erkek de belki de gönlü başkasında olmasına rağmen susardı.

Evlilik mutlu sürerse keramet sayılırdı. Sürmezse de mutlaka kadında hata aranırdı. Belki ülkemin doğusunda hala böyle işliyor sistem ama kız verilmezse ne oluyor? Kız kaçıyor. Sonra da aile karar veriyor ve sevdiğine verilmeyen kız toprağa veriliyor.

Nerden girdim şimdi buralara ben bambaşka işler anlatacaktım.
 
Hani ben Çin’e gitmiştim ya, oğulcuğum da tam da o sırada sevdiğine hayat boyu birlikte olmayı teklif etmiş ve “evet” yanıtını almış. Ben bir kısa mesajla durumdan haberdar oldum. Çok sevindim. Çok sevindim. Ama sırada uygulanması zorunlu olan prosedürler zinciri vardı.Ben ne kadar kaçınırsam kaçınayım, olmadan olmayacak işler vardı.
 
Birinci adım olarak Tuğçe’yi tekrar bağrıma bastım.Oğlum onu bağrına bastığı için ben iki kere bastım.
 
Takvimlere baktık ve aile ile tanışmak için bir gün belirledik. Sonra da sonrasında da ben,oğlum ve flört bey Tuğçe’nin ailesiyle bir akşam yemeği yedik.
 
Heyecanlandım.
 
Takvimlere baktık ve hem “kız istemek” hem de nişan için bir akşam belirledik. Günler hızlı mı geçiyor nedir cart diye o gün de geldi. Benim fikrim hiç abartmadan,flört beyle birlikte giderek bu süreci en sakin şekilde sonlandırmaktı ama öyle olmadı.
 
Nişan gecesinden önce Bilsel ile birlikte oturup yemek yerken,Nevin telefon etti ve Londradaki Türkan Türkiyede olduğuna göre onu bu geceye davet etmemin doğru olacağını söyledi.

Bunu duyan Bilsel bana bir tuhaf baktı. Hadi  gidiyoruz dedim Bilsel’e. Nevin’e onun da gelip gelemeyeceğini sordum ve telefondan gördüm ki havalara zıpladı. Türkan’a telefon ederek haber verdik.
Zira o Göcekteydi. Sevindi. Ağlayan üç kızın ağlamaları bitince “ne giyeceğiz” sorunları başladı. Ben kendimi tamamen yan tarafa aldım. Abartmayacağım ya.
 
Kızlar çırpınırken ben de Tuğçe’ye ve annesi Füsun hanıma telefon ederek konuklar için izin aldım.
 
Tören Tuğçe’nin ailesinin yazlık evinde yapılacak. O sabah kızlar ortadan kayboldu. berberlerdeler. Bandırmadan dayım ve yengemin çiçekleri ve kuzen Esra ve annesinin çiçekleri geldi. Muhteşemler.
Ben de siparişini daha önceden verdiğim  nişan güllerini aldım ve Can’ı beklemeye başladık. Bu arada kızlar geldi. Süslenmişler ve ağlıyorlar.

Ancak ortak karar aldık ve olmayan kirpiklerimize rimel sürmedik,panda gibi görünmemek için. Ağlayacağız ya panda olacağız. En çok Bilsel ağlar,onu sıkı sıkı tenbihledik ama Bilsel çok dürüst, “söz veremem ” dedi.
 
Ellerimizde çiçeklerimiz, çocuklarımıza bereket getirsin diye yarım nar figüründe gümüş kabımızın içinde çikolatamız (benimle gondol almam gerektiği konusunda epey dalga geçtiler bu arada) takım elbiselerinin içindeki oğulcumun da arabasına yerleşerek yola koyulduk.
 
Heyecanlandım.
 
Füsun hanım evde önce bizim resmi konuşmaları yapacağımızı sonra da davetlilerin geleceğini söylemişti ama o da ne, ev kalabalık. Dayılar,halalar,eşleri ve çocukları ve yakın arkadaşlar. Ben utanırım bu durumlarda ve utandım gene.

Öpüşüp kokuşarak bir koltuğa oturduk. Benim ve flört beyin arasına Can oturdu.
Flört beyin gözleri yaşarmaz mı? Ben ağlamamaları konusunda uyarılar yaparken onu unutmuştum. Can ikimizin arasına oturunca bir duygu seli oldu.
 
Tuğçe öylesine zarif ki o kadar olur. Bize ne içeceğimizi sordu,hepimiz “su” dedik zira dilimiz kurudu.Ben çaktırmadan kızlara sordum,isteyeyim mi diye,telaşlıyım ya ne olacaksa olsun. Gözleri ile beni ayarladılar. Sonra Tuğçeciğim kahveleri getirdi.

Can’ın kahvesine  gaz-tuz bişeyler attılar mı diye sordum. (Olur a böyle bir durum varsa bileyim,çocuğu da sokakta bulmadım yani.) Korkacak bir durum yokmuş.Kahvelerimizi içtik,bir sessizlik oldu. Anladım ki benden bir beklentileri var.

“Şimdi siz benim bir şeyler söylememi bekliyorsunuz ama biz kahvemizi de içtik ben oğlumu alıp gideyim artık ” dedim ve herkes sanırım bekleyişin de verdiği gerginlikle kopmaz mı. Türkan da “vallahi,yapar mı yapar ” demez mi? “İlk defa kapısından adımım attığım bir evde ve ilk kez karşılaştığım insanların arasında daha önce kendimi hiç bu kadar rahat hissetmemiştim. Sevgi dolusunuz. Teşekkür ediyorum” dedim ki tek kelimesinde uydurukluk yok. Sevgi dolular.

“Çok özenle yetiştirdiğiniz kızınız Tuğçe ile gurur duyduğum oğlum Can elele tutuşmuşlar ve yürekleri de yüreklerine değmiş.Çıktıkları bu yolda sizin de izninizi istiyorum.Ama kendimi bir de eski usul ifade edeyim,Allahın emri ve Peygamberin kavli ile kızınız Tuğçe’yi,oğlumuz Can’a istiyoruz” dedim.

Aaaaa bizim kızlar başta olmak üzere herkes ağlaşıyor. Ağlaşmayanın bile gözleri yaşlı. Füsun hanım,baba Aydın beye “hadi Aydın cevap ver” dedi. Aydın bey evet dedikten sonra ben “bir ikinci sorum daha var” dedim. Aldım ya sazı elime. “Çok özenle yetiştirdiğim,gözünün içine baktığım oğlum Can’ı ailenize kabul ediyormusunuz? ” diye sordum. Kızlar koptu.

Bu soruya ilk önce anneanne cevap verdi. “O bizim oğlumuz” dedi. Sonra da Aydın bey ve Füsun hanım Can’ın onların oğulları olduğunu söylediler. İçim rahat etti.
 
Heyevcanlandım.
 
Hepimiz ayağa kalkışarak,birbirimize sarıldık ve bu adımı kutladık. Ben Oğlumun aklını kutladım. Bu kadar akıllı bir karar verdiği için yüreğim çarptı.
 
Ben kalabalık aileyi severim ya. Can bana ilk kez Tuğçe’den söz ettiği zaman aile kalabalık mı diye sormuştum. Edindiğim deneylerden bildiğim kadarı ile eğer erkek tarafının ailesi kalabalıksa sorun yaşanabiliyor.Ama eğer kız tarafının ailesi kalabalıksa sorun daha az yaşanıyor. Tabii normal ailelerden söz ediyorum.
 
Oğlum arkadaşlarına takım elbiselerini giyerek gelmelerini tenbihlemiş.Hepsi de çakı gibi gelmezler mi?Hepsinin yanında da dünya güzeli kızlar yok mu? Tuğçe’nin arkadaşları da bir o kadar güzeller mi? Bir ara Türkan dedi ki “bu kadar güzel kızı bir arada görmedim.” Doğru.
 
Füsun hanımın,anneannenin ve dayının hazırladığı birbirinden güzel yiyeceklar ikram edildi.  Tuğçe’nin dayısının yüzükleri takmasından sonra da 3 katlı nişan pastasını kesti çocuklarımız ve evliliğe adım attılar. Ne evliliği,hayata adım attılar. Hayatlarının bir başka evresine adım attılar.
 
Biz saat 22.30 gibi izin isteyerek ayrıldık ve Can bizi arabamıza kadar geçirerek,geri döndü.
 
O artık benim değil,Tuğçe’nin yoldaşı.
 
Güvem Türe
 
Toplam blog
: 5
: 208
Kayıt tarihi
: 20.01.15
 
 

Okul Öncesi Eğitim Uzmanı  ..