Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Mayıs '12

 
Kategori
Bebek - Çocuk
 

Anneciğim ben kardeş istiyorum

Anneciğim ben kardeş istiyorum
 

canım kardeşim


Anneciğim ben kardeş istiyorum – Diyaloglar

 Oğlumla bu sohbeti ilk yaptiğimizda henüz 4 yaşındaydı.

Uğurböcekleri sınıfındaki 3 arkadaşının anneleri hamileydi ve sınıfında sık sık aileye katılacak bir bebeğin güzelliklerini dinliyordu. Bir akşam banyo saati sonrası günlük sohbetimizi yaparken öylesine birden bire söyleyiverdi: “anneciğim ben bir kardeş istiyorum, bana kardeş alır mısın ?    

Tam da boşanma sürecini çocuğumuzu incitmeden, olumlu atlattık, düzenimizi kurduk diye düşünürken hazırlıksız yakalandım. Bana böyle bir soru yöneltmesini hiç ama hiç beklemiyordum.

Önce derin bir nefes aldım ve sorusunu yineledim : “sana bir kardeş almamı mı istiyorsun ?”

Bu, vereceğim cevabı düşünmek için zaman kazanmak, ve sorusunu doğru anladığımdan emin olmak için başvurduğum bir yöntem.

 “Evet anneciğim, benim icin hastaneden bana bir kardeş getirmeni istiyorum. Batu’nun annesinin karnında bebek var, hastaneye gidip eve getirecekelrmiş, biz de alalım mı ? ”

 “Ama benim karnımda bebek yok ki bitanem. Anneler kendi karınlarındaki bebeği hastaneden alıp eve getirirler, başkasının bebeğini alamayız biz.”

 “Ben de senin karnında mıydım anneciğim?”

 “Evet canım, tüm bebekler önce annelerinin karnında olur. Sen de benim karnımdaydın.”

 “Peki nasıl yemek yiyordum senin karnındayken?”

 “Senin göbek deliğinle benimkinin arasında özel bir boru vardı, benim yediğim içtiğim herşeyi sende yemiş ve içmiş oluyordun. O yüzden benim sevdiğim yemekleri sen de çok seviyorsun. Sen benim karnımdayken sana dinlettigim müzik CDsini bebekken de ninni olarak dinletiyordum sana, hemen uykuya dalıyordun.”

 “Peki annecim, ben senin karnından dışarı nasıl çıktım ?”

 “Sen büyüyüp dışarıda yaşamaya hazır olduğunda hastaneye gittik ve doktorlar seni çıkarttılar.”

“Peki ama nasıl çıkarttı doktorlar?”

“Doktorların özel ve değişik bir bıçağı olur, o bıçakla benim karnımı seni çıkartabilecekleri kadar birazcık  kestiler ve seni çıkartıp kollarıma verdiler. Minicik ellerin ayakların vardi. Çok ama çok güzel ve tatlı bir bebektin.”

 “Doktorun bıçağı canını acıttı mı annecim?”

“Hayır bitanem, çünkü önce bana bir ilaç verdiler. Ben gözlerimi kapatıp uyudum. Uyandığımda sen yanımdaydın, hemen kollarıma alıp sarıldım sana. Hiç canım acımadı. Doktorlar ve hemsireler çok akıllı ve bilgilidir, annelerin ve cocukların canını acıtmazlar.”

Kısa bir sessizlik, anlattıklarımı anladığını gösterircesine başıyla onaylıyor ve “başkasının bebeğini alamayız hastaneden, senin karnında bebek olması lazım, ancak o bebeği alıp eve getirebiliriz.”

 O günkü sohbetimiz burada noktalanıyor ama belli ki sorularının arkası kesilmeyecek. Oğlumla yaptığımız bu diyaloğu anlattığım pedagoğumuz ve terapistim benzer yorumları yapıyor: Algısı ve muhakeme yeteneği çok yüksek bir çocuk. Çok güzel sorular soruyor ve tatminkar cevapları alabilmeli. 4 yaş çocuğu için çok başarılı bir “mantık zinciri kurma” yetisi var. Sorularına basit ama gerçekci cevaplar vermeye davam edin, geçiştirmeyin.

Çocuk ve cinsellik başlıklı bulabildiğim kaynakları okuyup, aynı yaşlarda çocuğu olan arkadaşlarımla fikir alış-verişi yapıyorum. Kendimce gelebilecek sorularına karşı hazırlanıyorum. Ama çocuğumu doğru bilgilendirebilecek miyim bilmiyorum....

Bir süre sonra beklenen soru geliyor: “annecim senin karnında ne zaman bir bebek olacak?”

“Benim karnımda bir bebek olması biraz güç tatlım, çünkü bebek icin hem anne hem de baba lazım.”

Babam var ya annecim, bebek olmaz mı yine de karnında ?”

“Biz babanla aynı evde yaşamıyoruz tatlım, sadece anne tek başına bebek yapamaz”

“Baba ne yapıyor ki annecim ?”

Derin bir nefes alıyorum, yutkunuyorum, ne diyeceğimi bilemiyorum ve kısık bir sesle ağzımdan şu cümle çıkıyor:  “bebeği annenin karnına baba yeleştiriyor tatlım, bu annenin tek başına yapabileceği birşey değil”

“Peki ama baba bebeği nasıl yerleştiriyor annenin karnına?”

Eyvahlar olsun! Çok yanlış yerlere gitti konuşma, nasıl çıkacağım şimdi içinden....

Soruyu tekrarlayarak ümitsizce zaman kazanmaya çalışırken 4 yaşındaki oğlum cevabı kendi buluyor:

“Bir tür makina ile mi acaba”

Gülümseyerek rahatlıyorum:  “Evet canım makina gibi birşey ile”

Tamirci Many hayranı bir erkek çocuğu ve her yanımız oyuncak aletlerle dolu, aletlerle yatıp aletlerle kalkıyoruz, sayamadığım kadar çok matkabi, vidası, ingiliz anahtarı var..... Muhtemelen de onlardan birini düşündü bu cevabı bulduğunda.

Ne kadar doğru ne kadar yanlış bilmiyorum ama bu zor soruyu şimdilik atlatmış görünüyorum. Bulduğu cevap onu tatmin etmiş olsa gerek, uzunca bir süre bu konu tekrar açılmıyor.

“Kardeş” ve “bebek” konuları gündemimize gelmemişti, taaa ki geçen haftaya dek.

Bu bir çeşit sınav olsa gerek; bu sene gittiği menekşeler sınıfında çok sevdiği bir arkadaşının yeni kardeşi oldu ve bu minik bebek gündemimize ana başlık oldu.

 “Annecim ben bir kardeşim olsun çok istiyorum, acaba senin kanına bir bebek koyamaz mıyız?”

“Tatlım bunun için bir baba gerekli, anlatmıştım sana, tekrar anlatıyım ister misin?”

“Ama senin baban var ya zaten, o koyamaz mı bebeği?”

Eyvahlar olsun “babalar” çok karıştı, nasıl izah etsem ki....

“Benim babam bebeğim babası olamaz ki bitanem...”

“Çok yaşlı olduğu için mi olmaz?”

 “Hayır hayatım öyle değil, bebeğin babasının benim kocam olması gerekiyor.”

Tabi yaa, kocam kelimesi doğru kelime, nasıl daha önce düşünemedim bunu...

 Ve şu an 5 yaşında olan oğlum çözümü yine kendisi buluyor:

“O zaman sana bir koca bulalım annecim. Bebeği karnına koysun ama sonra gitsin. Ben seninle hastaneye gidip alırım bebeği !”

 

 
Toplam blog
: 43
: 340
Kayıt tarihi
: 24.04.12
 
 

Notre Dame de Sion Lisesi ve İstanbul İktisat Fakültesi İktisat Bölümü mezunu, hayatla mücadelesi..