- Kategori
- Anneler Günü
Anneler bir güne sığmaz

Gazete ve TV lerde giderek artan reklamlar ve özel ilaveleri, öyle gösteriyor ki ‘’Anneler günü’’ dolayısıyla, geçen yıl Anneler Günü’ndeki 750 milyon alışverişi sollayacak, 1 trilyon liraya ulaşacak. Kapıcının kutuya koyduğu gazete anneler günü ilaveleri ve raklamları nedeniyle ağırlık olarak neredeyse 2 kg. yakındı!.
Kemal Derviş, kriz nedeniyle Türkiye’ye ilk geldiğinde, halkın arasında gezerken söylemişti. Doğru muydu, şaka mıydı?. Anlayamamıştık o zamanlar. . ‘’Bugünlerde sevdiklerinize hediye alın ki, bu bile ekonomiye bir katkıdır, piyasa canlanır’’demişti.
Böyle günler güzel de, kadınlarımızı sadece bugünlerde hatırlıyoruz galiba. Hayır hatırlamıyoruz da, sermaye sahibi zorla hatırlatıyor. Gözünüzün içine soka soka.
Ben de her Anneler gününde, bu ittirmeceye, zorlamacaya üzülürüm ama, kadınların genlerinde var olan, hediye zaafına ve duygusallığına da saygı göstermek zorunda kalırım. Şükür ki annem hayatta diye dua ederim.
Önce Sevgililer günüyle başlar. 15 Şubat Dünya Sevgililer Günü.. Heryerde koca koca kalpler görürsünüz. O gün ülkede bir SMS fırtınası yaşanır. Bizim delikanlılığımızda, cep telefonu nerde?. Postaneden konuşayım desen, evlerde telefon yok.Cep ne gezer? Üstelik, cep delik cepken delik, kevgir misin be kardeşim? Hadi parayı buldun, kızı da… Nereye götüreceksin?. Memlekette alışveriş merkezi mi var?. Hadi o da var. Araba? Memlekette Anadol’dan başka araba yok. Onda da 8 ay sıra. Öyle istediğin yere zırt, fırt belediye otobüsü de yok. Ne yapsın o zamanın gençleri de platonik takılırdı. Romantik olurdu aşklar. Parayla, pulla ölçülmezdi. Hıçkırık romanındaki aşkından ince hastalığa yakalananlar bizden bir nesil önceydi ama, satış rekorları kıran aşkından geberen, ‘’Veremli Kız’’plağı bizim piyasaların eseriydi. Plakta da öksürükten başka bir şey yoktu.
Can Dündar’ın geçenlerde yazıp, satışa çıkardığı ‘’Aşka veda’’ kitabındaki ‘’eski aşklar yok’’ sözleri epey tartışma yarattı ki Dündar bana göre duygu ve düşüncelerinde sonuna kadar haklı.
‘’Güller anlatsın sana olan sevgimi, güller anlatsın yalnızlığımı, çaresizliğimi. Yavaş yavaş eriyen yüreğimi güller anlatsın, ben anlatamadım’’
Yukardaki güzel sözleri ben yazmadım. Sevgilliler gününde kullanılmak için, sermaye tarafından hazırlanmış güzel sözler dizisinden alıntıdır. Bunun gibi bir sürü vardır. Ben bunu seçtim. Yani olay o kadar sahte ki, yürekten bir ‘’seni seviyorum’’ diyebilse, karşı taraf daha mutlu olacak. Herşeyin alt yapısı hazırlanmış. Yorulmaya gerek yok.. Klişe.
Burada başlıyor ilk sömürü.
Sonra, 8 Mart. Uluslar arası Dünya Kadın Günü.
Bir sürü politik nutuk. Mecliste kadın sayısı 72 yılda %4 ü geçmemiş. Bu durum, bu yıl, kadınlar tarafından bıyık takılarak protesto edildi. Eskiden’’sakalımız yok ki anlatalım’’ diye bir söz vardı. Artık pek kullanılmıyor. Ortalık kirli sakaldan geçilmediği için mi nedir? 8 Mart günü son zamanlarda, benim de şahit olduğum üzere, şirketlerde, çalışan bayanlara çiçek verilerek, güzel bir jestle kutlanmaya başlandı. Çalışan kadınlarımızın, işyerlerindeki hakları, evdekinden daha fazla ve daha insaflı. Az çok ekonomik özgürlüğü olduğundan vaziyeti zaten kurtarıyorlar. Onlarda çok fazla sorun yok da, büyük kesimi oluşturan, kaynana dırdırından, çocuk bakımından ve koca dayağından bıkmış, töre ile kısıtlanmış bu kesim için, 8 Mart Kadınlar Günü’nün, Dünya Caretta Carettalarını koruma ve yaşatma gününden farkı yoktur. Haberi bile olmaz.
Sonra Anneler günü vardır. Eğer bu memlekette, bu kadın olmanın güçlüğünde, hayatın dikenli yollarından yara almadan geçip, elinizi öpecek bir veya birkaç hayırlı evlat yetiştirebildiyseniz ne mutlu size. Bilin ki, onlar istemese bile, sermaye, o gün onları size gönderecektir. Fazlasıyla hak ettiğiniz hediyenizle birikte.
Bu yazıyı yazmama sebep olan haberi bugün okudum. Bir taksi şoförü, karısının kucağına bir bebek bırakıyor. ‘’Al buna bak’’diyor. Kimisi çocuk sahibi olmak için türbeleri dolaşırken, kimisine de iki çocuğu varken, üçüncüyü de doğurmadan kucağında buluveriyor. Kadın şüpheleniyor. ‘’Nedir bu ya, anası babası yok mu, kaç haftadır arayan soran yok’’? Diye soruyor kocasına. Cevap olarak, tekme ve yumruklar geliyor. Sonra çocuklarla beraber kapının önüne. Kadın karakola, adam firara.
Yılda üç defa, kadına değer veren günleri kutlayan güzel memleketimde, herşey kağıt üzerinde kalır. Kadının ne hakkı, ne sığınacağı bir yeri vardır. Hala dayağı yiyen kadın, parayı yiyen sermayedir. Kimsenin de umurunda değildir. Kucağınızda çocuk buldu mu, bu ne diye sormayacaksınız. Çocuğu cami avlusuna bırakamayacak kadar vicdanlıymış, vicdansız diye sevgi gösterisinde bulunup, bağrınıza basacaksınız.
Bütün bunların, Meclisteki kadın sayısının artmasıyla, onların mücadelesi ile düzelebileceğine inanıyorum. Tabi milletvekili veya bakan olmanın cazibesine kapılmazlarsa…
Bu arada tüm annelerimizin Anneler günü kutlu olsun.
Kalan 364 günde onları sakın unutmayın. Dünyanın en kutsal varlıklarına göstereceğiniz saygı ve sevgi için yılın aylarının, günlerinin yetmeyeceğini aklınızdan çıkarmayın.
Ne mutlu annesi hayatta olana, özlediği zaman gidip ona sarılana. .