Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

07 Mart '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Annem duymasın! Ama, evlense keşke...

Annem duymasın! Ama, evlense keşke...
 

Az biraz önce, babasının vefatından sonra annesinin evlenmek istediği ve de bir damat adayı bulmasıyla ilgili bir itiraf okudum.

Eee, ne güzel diye düşünürken, bir baktım ki itirafın sonu da, yorumlar da başka…

Hangi evlat, bir diğerinin vefatından ya da yollarını ayırmalarından sonra istemez ki anne ya da babaları mutlu olsun!

Benim aklım bunu almıyor!...

Aldığı bir nokta var, anneler, babalar, oğullarına kız seçme haklarına sahip olduklarını düşünürken ve de uygularken…

Kızlar, evlilik onayı almadan evlenemezken…

Başlık paraları ile satılırken…

Kız, ya da erkek, dizlerinin dibinden ayrılınmaması istenirken…

Okula gitme hakkı elinden alınıyorsa, dizlerinin dibinde oturma pahasına…

Gelinler sevilemiyorsa bir türlü, koparılamamış bağlardan ötürü…

Doğurdukları çocukları üzerinde her türlü hakka sahip olduğunu düşünen tüm anne ve babalar:

Çocuklarınız sizin uydularınız değildirler!

Kendi ayakları üzerlerinde durabilecekleri zamana kadar onlara yaşamı öğretmek, hak ettikleri sevgiyi, saygıyı, güveni oluşturabilmektir görevimiz yalnızca…

Her biri, kendi kanatlarıyla uçacaktır, her biri kendi yeteneğince uğraş verecek, kendi yolunu kendisi belirleyecektir!...

Yanlış da olsa yolu…

Neyin kime göre yanlış, neyin kime göre doğru olduğu konusunda bir denklem var mıdır?

Anne ve babalar çocukları üzerinde haklar gördüğünce, çocuklar da doğru orantılı olarak aynı haklara sahip olduklarını düşüneceklerdir elbette, günü geldiğinde…

İstediği kızla evlenememiş bir adam, babasının vefatından sonra annesinin yeniden evlenmesine onay verir mi ki?

Aslında, çoğu kişi, yeniden evlenmeyi bile düşünmez, ya da düşüncesini söylemez, ayıptır çünkü!...

Oooo, yakışmaz ayol bize…

Ne yakışır?

Kişiliksiz, mutsuz insanlar…

Mutsuzluğundan dolayı hep birilerini suçlayanlar, ki çok da aramaları gerekmez, hep bir “dur!” diyenleri olmuştur… Oysa, girseydi o yola kendi özgür iradesi ile, iyi ya da kötü, kendi kararı olacaktı…

Her kararımız güzel olacak da değildir elbet, bunlar da işte insanı büyütecek, ama, özgür irade ile alındığı takdirde…

Huzursuz insanlar…

Çatık kaşlar…

Mutsuzken mutlu gibi duran suratlar…

Neden?

Ayıp!...

Önemsediğimiz insanların mutlu olmalarını engelleyen tonla kurallarla kuşatılmış bir toplum!

Karısını, annesini çekiştirir, ört şu omzunu!

Sebep?

Etraftaki adamlar bakacak!

Plajda, top oynayan bir anne, ya da sevgili, eğlenmeye gidilmiş ya, o an için de odur onlar için eğlence ve etraftaki üç adamın bakması ile top oynamaya “dur” denilir…

Neden?

Çok seviyorum o yüzden!

Eeee… Çok seviyorsan, bıraksaydın ya oynasaydı topunu…

Olmaz!... Etrafta bakanlar var!

Ama… Hiç tanımadığın üç adam, herkese baktığınca bakıyor diye, hiç tanımadığın ve muhtemelen bir daha da görmeyeceğin insanları önemserken, annen yada sevgilini önemsemiyorsun sen!

Hiç tanımadığın insanlar yüzünden, onun, hani çok sevdiğinin, mutluluğunu kısıtlıyorsun sen!

Hani, bu nasıl bir sevgi?

Kişilerin her birinin özgürlüğünü kendilerine vermedikçe, ne gerçek anlamdaki sevgiden söz edilebilir, ne de sağlıklı ilişkiler kurulabilir.

Tüm bunlar aileyi de, ekonomiyi de, siyaseti de etkiler…

Haa, bu arada, anne var ya, keşke rahmetli babamdan sonra evlenmek istesen, ahh ne mutlu olurum bir bilsen…

Bilsem ki yanında sana değer veren bir yoldaşın var…

Bilsem ki, her ihtiyacın olduğunda yanı başında olan…

Kağıt oynadığınız, sohbet ettiğiniz, gezmelere gittiğiniz biri var…

Babamın yeri elbet ayrıdır, ama, inan ki anne, en çok ben sevinirim!

Çünkü… Mutlu olman mutlandır beni…

Çünkü… O paylaşımı ben sana sunamam ki!...


Gülgün Karaoğlu
Mart,07/08

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara